'Amerikan raporlarında ılımlı İslam'
Yeni Akit gazetesi yazarı Abdurrahman Dilipak bugünkü köşe yazısında okurlarıyla 2003 yılında yayınlanan çarpıcı bir Amerikan raporunu paylaştı...
12 Yıl Önce Güncellendi
2014-01-20 13:50:41
İşte Abdurrahman Dilipak'ın 'Amerikan raporlarında ılımlı İslam' başlıklı bugünkü(20.01.2014) yazısı;
Sevgili Dostum Demir İnal bir Amerikan raporunun özet tercümesini gönderdi bana. Ben de bu günki olayları anlamak bakımından 2003 yılında yayınlanan bu özeti sizinle paylaşmak istedim..
17 ve 25 Aralık operasyonları ve sonrası gelişmeler bana 10 yıl evvel okuduğum, senede 100 milyon Dolar civarında paralar harcayıp araştırmalar yaptıran “çok tutucu” bir vakıf olan Smith Richardson Vakfı’nın finanse ettiği ve yine tutucu RAND Corporation adına Cheryl Benard adlı sosyolog, roman yazarı ve de İslam ve Müslümanlardan hiç hoşlanmayan bir Siyonist hanımın hazırladığı 88 sayfalık bir Raporu hatırlattı. Olanlara çok ışık tutacağına inandığım raporun özetini dikkatinize sunuyorum. Söz konusu “araştırmacı” yazar’ın önemli bir özelliği de Amerika’daki “tek Neocon Afganlı”, Amerikan burslarıyla okumuş, daha sonra Amerikan Savunma Bakanlığında, Beyaz Saray’da üst düzey danışmanlıklar yapmış, Amerika’nın Afganistan ve Irak istilaları planlamasında rol almış, Amerika’nın BM Temsilciliğini ve Amerikan istilaları sırasında Afganistan ve Irak Büyükelçiliklerini yapmış, aynı zamanda büyük petrol şirketlerine Afganistan üzerinden Pakistan’a indirilmesi planlanan Orta Asya petrol-gaz boru hattı danışmanlığını da yürütmüş Zalmay Halilzad’ın eşi olmasıdır. Bu hatun yazdığı romanlarda makalelerde ve araştırmalarda hep İslam, İslam kültürü ve başörtüsü aleyhinde bulunmaktadır.
2003 yılında hazırlanan “MEDENİ, DEMOKRATİK İSLAM – Ortaklar, Kaynaklar ve Stratejiler adlı rapor’un (http://www.rand.org/content/dam/rand/pubs/monograph reports/2005/MR1716.pdf) ana teması, bir türlü Batı kültürünü hazmedemediğinden “Çağdaşlaşma, Demokratikleşme ve Ekonomik gelişmeden” nasibini alamadığı için her konuda gelişmiş Batı için gittikçe artan bir biçimde “tehlike” arzeden Müslümanları nasıl medenileştirir, tehlikesizleştirir, manupile eder ve de nihayet Batı’nın lehine kullanabiliriz, yani Batı’nın (tabii özellikle ABD’nin) İslam ülkeleri üzerindeki hegemonyasını nasıl devam ettirebilirizdir.
Rapor, bir taraftan İslam dinini, Batının Hıristiyanlığa yaptığı gibi, bir şekilde bir inanç olmaktan çıkarıp eskimiş bir kültür haline gelmesinin gerektiğini ima ederken diğer yandan 1.5 milyarlık İslam dünyasının içindeki çok çeşitli fikir, politika, ideoloji farklılıklar ve de bunlar arasında çeşitli mücadeleler bulunduğundan söz ederek bu mücadelenin tarafları arasından ABD’ye yakın ve de kullanabilecek kişi ve grupların nasıl seçilip, yetiştirilip diğerlerine üstün kılınabileceğinin formülünü ortaya koymaya çalışıyor. Bu meyanda Müslümanları dört gruba ayırarak her birine karşı neler yapılması gerektiğini anlatıyor. Söz konusu gruplar arasında Fundementalistlerden ve de Laiklerden mümkün olduğunca uzak durup, Gelenekçiler ve Çağdaşlıkçılar üzerine konsantre olunması, bu yolla İslamın “lightlaştırılabileceği” savı ile bu gruplar ve de nasıl ele alınmaları gerektiği özeti de şu şekilde oluyor;
Kökten dinciler (fundementalistler): Çağdaş Batı değerlerini, demokrasisini ve hukuk sistemini kabul etmedikleri gibi bunlara düşmanlar ve de Batı’nın teknolojilerini kullanarak kendi otoriter ve baskıcı rejimlerini kurmak istiyorlar. Gelenekçiler: Fundementalistler kadar katı olmamakla beraber yine de muhafazakar olup çağdaşlık, yenilik ve değişime karşı temkinliler.
Çağdaşlıkçılar: Hem İslamı hem de kendilerini ve çevrelerini “çağdaş”laştırmak istiyorlar. (Yazar bu kategoride dünyadan bazı “çağdaş” İslam önderlerinin arasında, esasen genelde İslam ülkeleri arasında istediklerine en yakın buldukları (o tarihlerde) Türkiye’den Şerif Mardin ve de “Sufizmden etkilenmiş” çeşitlilik, hoşgörü ve şiddet karşılığı tavsiye edip birçok genç müridi olan Fethullah Gülen.. Laikler: Dinin devletten ve dünya işlerinden ayrı olmasına inananlar.
Yazar yukarıdaki sıralamayı yaptıktan sonra ABD ve Batı’nın menfaati için bu grupların arasından hangileri ile çalışılabilir veya hangileri kullanılabilir ve de bunun için neler yapmak lazım olduğunu sıralıyor; Fundementalistlerden, Batı kültürüne olan düşmanlıkları sebebiyle, çok gerektiğinde kısa süreli bazı ihtiyaçların haricinde müşterek bir sahada çalışabilmek mümkün değildir. Onlara uygulanacak strateji: İslam yorumlarını, “çelişkilerini” öne çıkararak sorgulanmalı. Terör ve teröristlerle aralarında ilişki kurulmalı, şiddet hareketleri abartılarak kötülenmeli. Yobaz, ilerlemeye ve kalkınmaya karşı ve de bunu yapacak kabiliyetten yoksun oldukları ileri sürülmeli. Bu kesimin önde gelenlerinin yolsuzluk, uygunsuz işler gibi durumlarını araştırıp ortaya çıkaracak medya mensupları desteklenmeli. Bu gruplar arasında bölünme yaratılmalı ve desteklenmeli. Finans kaynaklarının önü kesilmeli..
Gelenekçiler: Fundementalistlerle araları açılmalı, onların aleyhine olan fikir, çalışma ve matbuat desteklenmeli ve dağıtılmalı. Gelenekçiler arasından öne çıkanları eğitim, seminer, burs gibi yollarla eğitilip desteklenmeli. Mezhep farklılıklarını öne çıkararak özellikle Hanefi mezhebi ve Sufizm desteklenmeli Çağdaşçılarla aralarında yakınlık ve işbirliği sağlanmaya çalışılmalı. Batı fikriyatına yakın olanlar öne çıkarılmaya çalışılmalı.
Çağdaşlıkçılar: Laiklik ve çağdaşlığın geçerli ve olumlu normlar olduğu işlenmeli. Bireysellik öne çıkartılarak desteklenmeli, bireysel başarılar öne çıkartılmalı. Eserlerinin ve fikirlerinin yayımlanmaları ve dağıtımı desteklenmeli. Geleneksel İslami yorumlara karşı fikirleri ve çalışmaları yayımlanıp dağıtılmalı. STK halinde hareket etmeleri fikirlerinin daha büyük kitlelere yayılması desteklenmeli. Dini yorumları Fundementalist ve Geleneksel yorumlara karşı desteklenmeli.. Laikler: Dinin devletten ayrılması fikri işlenmeli ve desteklenmeli. ABD ve Batı karşıtları ile Milliyetçiler, solcular ve Fundementalistlerle işbirliği yapmaları engellenmeli.
Benard’ın raporu tipik bir Oryantalist bakış açısı ile, İslam dini dolayısıyla, geri kalmış olan Müslümanların ABD ve Batı tarafından, bu modası geçmiş, bağnaz inançtan uzaklaştırması ve de nihayetinde kendi menfaatleri istikametinde kullanabilmesinin yollarını gösteren bir çalışma olurken her İslam ülkesinde “kullanabilecekleri” insanların tipolojisi ve nasıl seçilip, finanse edilip, desteklenebileceği ve eğitilebileceklerinin bir planı olması bakımından 17 ve 25 Aralık “Operasyonları” na ışık tutacağına inanmaktayım. Bu anlatılanlar size bir şeyler hatırlatıyor mu? Selam ve dua ile..
SON VİDEO HABER
Haber Ara