Mesele, AK Parti-camia kavgası değil!
Zaman Gazetesi yazarı Abdülhamit Bilici bugünkü yazısında cemaat ve AK Parti üzerine ilginç tespitlerde bulundu...
12 Yıl Önce Güncellendi
2014-01-07 02:11:54
Abdülhamit Bilici, "Mesele, AK Parti-camia kavgası değil!" başlıklı yazısında, Başbakan Erdoğan'ın danışmanı Yalçın Akdoğan'ın Gezi olayları sırasında Şehir Üniversitesi'nde katılmış olduğu bir panelde söyledikleri üzerinden yazısını derinleştiriyor.
İşte Bilici'nin o yazısı:
Akşamında Gezi olayının kontrolden çıktığı gün, Şehir Üniversitesi’ndeki panelde, AK Parti’nin 10 yıllık serüveni konuşulacak; Başbakan Erdoğan’ın danışmanlarından Yalçın Akdoğan da görüşlerini paylaşacaktı. Kritik günde söyleyecekleri önemliydi.
Akdoğan, darbe girişimleri, kapatma davası, gece yarısı bildirileriyle geçen serüveni anlattı. Önemli tespitlerinden biri, iktidar-muhalefet ilişkisine dair sözleriydi. 10 yılda muhalefet; sanki devletmiş gibi statükocu bir tutum izlerken, AK Parti iktidarda olmasına rağmen muhalefet dilinin dönüştürücü enerjisinden yararlanmıştı. Bu önemliydi, zira benim gibi hükümeti destekleyen birçok isim, devlet içindeki vesayetçi yapıya karşı milletin muhalefetini temsil ettiği için AK Parti’yi savunuyordu.
Yine Akdoğan’a göre AK Parti, içinden geldiği “Siyasi İslamcı” çizgiye mesafe koymuştu. Adil düzen gibi sonuçları test edilemeyen ve bir kesime hitap eden politika yerine somut başarıya dayanan ve herkese hitap eden reel politikalar benimsemiş ama idealleri unutmamıştı. İslamcı bir hareket olmamasına rağmen Müslümanlar için İslamcı siyasetten daha çok fayda sağlamıştı. Meşruiyeti sürekli tartışılan yüzde 20’lik bir tabandan, 12 Eylül 2010’daki referandumda yüzde 58’lik bir toplumsal koalisyona ulaşmasını sağlayan sır da buradaydı. AK Parti, ne bir İslamcı parti ne de Refah Partisi gibi bir kimlik partisiydi. Özelleştirmeden AB siyasetine her alanda Milli Görüş’ten farklı politikalar izliyordu. Siyasette Menderes ve Özal’ın çizgisini referans alıyordu. Nitekim Akdoğan, referandumda ulaşılan rekor başarının, tek başına AK Parti’ye ait olmadığını kabul ediyor; bunu, gerçek demokrasi isteyen liberal, İslamcı, sosyal demokrat, muhafazakâr, Kürt, Alevi gibi geniş bir yelpaze ile birlikte hareket etmenin sonucu olarak görüyordu. AK Parti sadece lokomotifti.
Değerlendirme güzeldi ama o günü değil, birçok açıdan en az 2 yıl öncesini anlatıyordu. AK Parti hâlâ lokomotifti ve daha iyi alternatif belirmemişti. Ama hem lokomotifin istikameti hem de yüzde 58’i oluşturan vagonlarla ilgili ciddi sıkıntılar başlamıştı. İktidar sözcüleri, açıkça gelecek 10 yılın ve yol arkadaşlarının geçmişten farklı olacağını söylüyordu.
YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ!!!
SON VİDEO HABER
Haber Ara