Mehmet Barlas, "AK Parti iktidar olabilmek için kendini değiştirmelidir" başlıklı yazısında, AK Parti'nin iktidar olma beklentisi içinde olduğunu, böyle bir beklentinin her zaman yerini bulmayacağını mevcut söylem ve vizyonların yenilenmesi gerektiğini, Başbakan Erdoğan'ın yaklaşımlarının daha ılımlı bir hale dönüşmesinin getirilerinden bahsettti.
İşte Barlas'ın o yazısı:
İktidardaki muhalefet konumundan bir türlü çıkamayan AK Parti, yeni bir seçim zaferi ile "Belki bu defa iktidar olduğumuz kabul edilir" beklentisini sürdürmekte...
Ama çok kolay gerçekleşebilecek bir beklenti değil bu.
Her seçim zaferinden sonra iktidardaki muhalefeti hedef alan ve muhalefetteki iktidarın çeşitli sahipleri tarafından tezgâhlanan değişik biçimlerdeki darbe girişimleri devam ettiğine göre, bu kısır döngü mart ayındaki yerel seçimlerden sonra da süreceğe benziyor.
Bu kısır döngüyü sona erdirmek de, iktidardaki muhalefet olan AK Parti'ye düşmekte galiba...
Öncelikle AK Parti'nin ve Başbakan Erdoğan'ın bu "Yeni Türkiye" söylemini artık terk etmeleri gerekiyor...
Bir kriz patlatmalılar
Yok efendim, Türkiye her açıdan 21'inci yüzyılın iddialı ülkesi olacakmış... Kürt realitesi de kabul edilecek ve bu konu güvenlik alanından siyaset alanına alınacakmış... Boğaz'a yeni köprüler ve denizaltı geçitleri yapılacak, enerji darboğazı aşılacakmış.
Bu gibi hedefler geride bırakılmadığı sürece, Türkiye'nin siyasi istikrara kavuşması ve çeşitli biçimlerdeki darbe girişimlerinin bir yerde sona ermesi mümkün değildir. Oysa bir ekonomik krizin patlamasına izin verseler, gecelik faizler yüzde 7000'e çıksa ve yapılacak devalüasyonu birileri haber alıp önceden döviz alabilseler, muhalefetteki iktidarın sözcüleri AK Parti için de "Bu iktidar 1000 yıl sürecek" demezler miydi?
Birbirlerine mektup atabilirler
Ya da Cumhurbaşkanı Gül ile Başbakan Erdoğan bir MGK toplantısında birbirlerine Anayasa kitapçığı fırlatsalardı ve birbirlerine "Nankör kedi" diye bağırsalardı, bu darbeler sarmalı sona ermez miydi?
Durumu güncellemek için birbirlerine Anayasa kitapçığı yerine Fethullah Gülen'in mektubunu da atabilirlerdi...
Tabii bir de bu "Her seçimi biz kazanırız" iddiası da artık can sıkmaya başlamış durumda.
Ne demek sürekli seçim kazanmak yani? Seçim kazananların canları can da, hiç seçim kazanamayanların canları patlıcan mı?
Seçim zaferi ille de halkın katılımı ile mi elde edilmelidir yani?
Kurultaylardaki seçim zaferleri de, zafer değil midir?
YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ!!!