Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Ahmet Taşgetiren'den Gülen'in 'mektubuna' kritik analiz!

Star Gazetesi yazarı Ahmet Taşgetiren bugünkü yazısında, Fethullah Gülen tarafından Başbakan'a gönderildiği iddia edilen mektupla ilgili ilginç tespitlerde bulundu....

12 Yıl Önce Güncellendi

2014-01-07 02:27:22

Ahmet Taşgetiren'den Gülen'in 'mektubuna' kritik analiz!

Ahmet Taşgetiren, "Olayı doğru görmek" başlıklı yazısında, mektupla birlikte cemaat kanadından gelen cevapların ve yapılan açıklamaların aslında, "“Başbakan mektubun muhatabı değil” gibi bir çıkış, en başta “Başbakan muhatabımız değil” gibi istiskal içeren muhtevası ile, çok yanlış bir duruşu ortaya koyuyor" diye belirtti.

İşte Taşgetiren'in o yazısı:


İster mücadele seçilsin, ister barış, her ikisi de olayın doğru görülmesi ile doğru ilerler.

“Başbakan mektubun muhatabı değil” gibi bir çıkış, en başta “Başbakan muhatabımız değil” gibi istiskal içeren muhtevası ile, çok yanlış bir duruşu ortaya koyuyor. Hem mektupta “Başbakan da okusun” denecek hem de, Başbakan muhatap olmayacak. Nasıl bir iş bu? Belli ki Cumhurbaşkanına yazılan her şeyin, icra noktasında geleceği son nokta Başbakan’dır.

O zaman doğru bakışın birinci şartı Başbakan’ın kıymet-i harbiyesini takdir etmektir.

Sonra 17 Aralık operasyonuna bakışta anlaşmak gerekiyor: Bu bir yolsuzluk operasyonu mu, yoksa yolsuzluğun kılıçları keskinleştirmek için kullanıldığı bir araçsal hadise mi?

Sonra “Paralel yapı algısı”na bakışta anlaşmak gerekiyor. Başbakan’a sırtından bıçaklandığı algısı veren bir şeyi, siz hiç önemsemiyorsanız, orada da çözüm yolunda ilerlenemez. Şu anda bu algı, belki de Camia dışında herkes tarafından kabul edilir durumdadır ve hatta iktidar “Bu sonucu sen kendi ellerinde doğurdun” suçlamasına maruz kalmaktadır.

Sonra, bu süreçte kim kiminle yanyana duruyor sorusu doğru cevaplandırılmadan içine girilen savaşın - mücadelenin her ne ise, sağlıklı bir kuvvet değerlendirmesi yapılamaz ve bu sağlıklı yapılmadığı takdirde de, belki de her iki taraf için az hasarla sonuçlanabilecek bir süreç, her iki tarafa, ve ötesinde Türkiye’ye büyük hasar verebilir.

Şevket Eygi’nin, Habertürk gazetesine verdiği demeçte ilgi çekici bir cümle vardı, “Cemaat gemileri yaktı, ama kıyıda değil denizin ortasında” diyordu. Bu gerçek midir? Bence şu anda Camia tarafından yapılması gereken en hayati değerlendirme budur.

Benim gözlemim şu:

Şu anda Camianın duruşuna en hasbi olarak sahip çıkan kesim, tabiatıyla Camianın en bağlı insanlarıdır.

İkinci halka, Camianın hizmetleri ile bir şekilde alakalı olmakla birlikte, Hükümete ve Tayyip Erdoğan’a kılıç sallanılmasından büyük rahatsızlık duyan çevredir. Bunların duygu dünyası çok karmaşıktır. Ama şu söylenebilir: Bunlar, olayın Hükümete ağır bedel ödetecek bir noktaya gelmesi durumunda Tayyip Erdoğan’dan ve Hükümetten yana olacaklardır.

YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ!!!

SON VİDEO HABER

Suriye'deki dehşeti anlattı: İşkenceden derimiz yüzülüyordu

Haber Ara