Salih Tuna: Yılanın başına dikkat
Yenişafak yazarı Salih Tuna bugünkü yazısında yolsuzluk operasyonunu başka bir ayrıntıda ele aldı...
12 Yıl Önce Güncellendi
2013-12-21 05:01:39
Bir gün bahçenizde yılanın başının ezildiğini görürseniz teşekkür etmekle yetinmeyin; bunu kim öldürdü diye sorun; bugün yılanın başını ezen yarın sizin başınızı ezer.
Bu ifade bana ait değil; tırnak içine de mahsus almadım.
Zira 2007'de muttali olduğum günden itibaren öylesine hafızama kazıdım ki adeta müellifi ben oldum.
Lakin...
Söz konusu ifadeyi daha da çarpıcı hale getiren bizzat ifadenin sahibi:
Mahir Kaynak...
Takdir edersiniz ki herhangi biri değil, 9 Mart cuntacılarını deşifre eden ünlü istihbaratçı işte.
O günden beri nerde bir yazısını okusam, nerde bir konuşmasını dinlesem, her şeyden evvel bu sözünü nasıl şerh edeceğine dikkat kesildim.
Eyvallah, ben de biliyorum şerhe, tevile muhtaç duymayacak kadar muhkem bir söz olduğunu. Yine de söz sahibinin özelliğinden mütevellit somut örnekler üzerinden acaba bir şeyler söyler mi diye merak ediyordum.
Merakım fazla sürmedi...
Ergenekon ve Balyoz soruşturmalarının alabildiğine yoğunlaştığı bir safhada yaptığı bir konuşmada şöyle dedi: 'Son zamanlarda bir de bakıyoruz ki adeta bir iyilik meleği var ve bizi darbeden kurtarmak için binlerce sayfa belge getiriyor, önümüze döküyor. Kim yapıyor Allah aşkına, diye soran yok. Halbuki ben her zaman şunu söylerim, 'Bir gün bahçenizde yılanın başının ezildiğini görürseniz teşekkür etmekle yetinmeyin, bunu kim öldürdü diye sorun. Bugün yılanın başını ezen yarın sizin başınızı da ezer' deyin. Şu anda biz bilmediğimiz kimselerin desteğine mazharmış gibi, bizi darbelerden kurtaracakmış gibi hava içindeyiz. Halbuki başka hedefleri, başka amaçları var ve bu amaçları hiçbirimiz bilmiyoruz...'
Bu konuşmadan 3-4 yıl sonra da olsa o 'başka hedef ve başka amaçları' biraz olsun öğrenebildik değil mi?
Türkan Saylan, Kuddusi Okkır, Nedim Şener, Ahmet Şık, Hanefi Avcı, OdaTV davası, Org. İlker Başbuğ ve Behiç Gürcihan gibi isimler etrafında söz konusu soruşturmalara ilk günden beri yaptığım eleştirilere tahammül etmeyen, hatta bühtan eden, kimi zaman da küfreden sevgili okur sen de biraz olsun kendine gelebildin değil mi?
Hâlâ gelemediysen şu hale bak da anla artık:
Ergenekon'un 1 numaralı ismi diye sağda solda adı geçirilen Mehmet Haberal bırakıldı, Mustafa Balbay bırakıldı ama BDP milletvekilleri dün itibariyle yine bırakılmadı.
28 Şubat soruşturmasında Org. Karadayı'nın bile 'ben yapmadım o yaptı' yollu suçladığı, ağırlaştırılmış müebbetle yargılanan Çevik Bir tahliye edildi; 28 Şubat'ın en büyük mağduru 60 kitap yazarı Salih Mirzabeyoğlu 14 yıldır içerde.
Çevik Bir'i bırakan yargı Doğu Perinçek veya Tuncay Özkan'ı neden bırakmaz, sormayacak mısın?
Org. İlker Başbuğ ve Hanefi Avcı neden tutuklu sorgulamayacak mıyız?
Neyse, Prof. Mahir Kaynak'ın sözünü kesmiştik, isterseniz bıraktığı yerden devam etsin: 'Gazeteler sabahtan akşama kadar diyorlar ki, şu yakalandı, şunu öğrendik, şunu bildik... Ben yakalananları savunmuyorum. Belki suçlu belki suçsuzdurlar. Ben bu tür tartışmaların içerisine girmiyorum. Sadece diyorum ki, arkasında kim var, bize iyilik gibi görünen eylemin (...) Şu anda Türkiye'de ciddi bir operasyon vardır. Bu operasyonun amacı Türkiye'nin ideolojisini değiştirmektir...'
Bence 'Türkiye'nin ideolojisinin değiştirilmesi' vurgusunun üzerinde ciddi ciddi düşünmemiz lazım.
Türkiye bir süredir maalesef milli reflekslerini kaybetmiştir. Eskiden açık bir şekilde dış müdahalelere maruz kaldığımızda muhalefetiyle iktidarıyla bütün bir ülke iyi kötü ortak bir tepki koyardı.
Şimdi öyle mi ya!
Baksanıza, İsrail-Neocon ittifakının büyük bir stratejik saldırısına maruz kaldığımız şu günlerde ABD Büyükelçisi ayağına çağırıyor, CHP Lideri de koşup gidiyor.
Ey ahali!
Bu utanç sadece CHP'nin değil, hepimizindir.
Şayet, Sayın Baykal o iğrenç kaset operasyonuyla devrilmeseydi CHP Genel Başkanı olarak böylesi bir günde Ricciardone'nin ayağına gider miydi?
Kaç kez söyledim; bir daha söyleyeyim; kim yolsuzluk yaptıysa kime ulaşırsa ulaşsın, sonuna kadar gidilsin, fitil fitil burunlarından getirilsin.
Ama 'opera/syon'un gayesi gayet nettir: Yolsuzluk kamuflajıyla milli iradeye ipotek koymak!
Açık seçik yazıp çizdiler; Edelman ve Wolfowitz'in hazırladığı dosyayı referans göstererek, Erdoğan'ın, iktidarı milletin oylarının belirlediğini sanmasının haddini bilmezlik olduğunu dile getirdiler.
Hedefleri belli: Milet iradesine haddini bildirmek!
Bunu zaten herkes biliyor. Soru şu şimdi: Bunlarla birlikte hareket eden beşinci kol kim?
Hüseyin Kocabıyık bakınız ne diyor: 'Türkiye ne vakit büyük devlet olma arzusunu hayata geçiren bir hamle yapsa bu şirret mekanizma Türk milletine ihanet ediyor; demokrasiye müdahale ediyor, seçimleri ifsat etmek istiyor.(...) vatanını seven hiçbir oluşum bu ihanetin içinde olmaz. Öyleyse kim bu beşinci kol?..'
Bence 'Beşinci kol' da artık belli.
Yolsuzluk yılanının başını ezme kamuflajıyla meşruiyet kazanmak isterken kartvizitini düşürdü çünkü.
SON VİDEO HABER
Haber Ara