Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Hürriyet yazarından Baransu yazısı: Gazetecinin köstebekten farkı!

Hürriyet Gazetesi yazarı Akif Beki bugünkü yazısında, MGK belgelerini yayınlayan Taraf Gazetesi muhabiri Mehmet Baransu'yu savunduğu iddialarını isim vermeden sert bir dille eleştirdi...

12 Yıl Önce Güncellendi

2013-12-11 04:00:11

Hürriyet yazarından Baransu yazısı: Gazetecinin köstebekten farkı!

Akif Beki, "Gazetecinin köstebekten farkı" başlıklı yazısında, MGK belgelerini yayınlayan Taraf Gazetesi muhabiri Mehmet Baransu'yu savunduğu iddialarını gazetecilik çerçevesinde sert bir dille eleştirdi. Beki, suçun belgeyi yayınlanda değil sızdıranda olduğunu belirtti.

İŞTE BEKİ'NİN O YAZISI:

YAZMAK farz oldu, çünkü ‘Organize köstebeklerin medya kolu’na gazeteci süsü vermekle suçlanıyorum.

Bütün kabahatim de, ‘Bavulcu’ koduyla nam yapan Taraf muhabirini gazeteci yerine koymak.
Gazeteci gibi göstererek, gazetecilikle bağdaşmayan faaliyetlerini meşrulaştırmışım sözde.
Son işini biliyorsunuz, 2004 tarihli bir MGK belgesini patlattı.
Yanı sıra, MİT içinden sızdırıldığı anlaşılan birkaç ham bilgi notunu da...
Başbakanlık, MGK ve MİT, devletin gizli belgelerini ifşa ettiği için hakkında ayrı ayrı suç duyurusunda bulundular.
Ben de şöyle dedim:
İşlevsel belge yayınlayan gazeteyi, operasyon gazeteciliği yapmakla eleştirebilirsiniz.
Meslek etiği açısından gazetecilik mi, kuryelik mi yaptığını sorgulayabilirsiniz.
Ama kriminal olan, sızdırma eylemidir.
Suçu sızdıranda ararsınız, sızdırılan bir belgenin yayınlanmasında değil...
Haksız mıyım?

Devletin yatak odasına destursuz giren, her türlü evrakının suretini alıp ihtiyacına gören Taraf gazetesinde yayımlatan bir ekip var. Köstebek şebekesi de diyebilirsiniz...
Gazeteci ortada duruyor, ona ulaşmak kolay. Köstebekleri yakalamak ise zor.
Kolay hedefe yönelmek yerine zor olanı önerdim ben de...
Gizli belgelerini korumak devletin görevidir zira, gazetecinin değil.
Devlet, mahrem evrakına göz kulak olamıyorsa gazeteci ne yapsın!
Yanlış mı dedim?

Gazeteciyi, köstebek şebekesinin uzantısı olmakla, işbirliği içinde çalışmakla, operasyonun parçası gibi faaliyet göstermekle mi itham ediyorsunuz?
Olabilir, bu mümkün.
Taraf gazetesi de yakın geçmişte, Ahmet Şık ve Nedim Şener gibi gazetecilerin uğradığı tutuklama ve soruşturmaları ‘gazetecilik faaliyetiyle ilgisi yok’ diye lanse etmişti.
“Gazetecilikten tutuklanmadılar” manşeti, “Gazetecilik faaliyetinden değil terörist olmaktan yargılanıyorlar” keskinliğindeki yazıları hâlâ güncel.
Demek ki her haber ve kitap yazımı, gazetecilik faaliyeti olmayabiliyor. Bazıları teşekkül halinde kara propagandaya, bazıları da psikolojik harekât benzeri örgütlü suç eylemlerine girebiliyor.
Ama benim kriterlerim değişik.
Ahmet Şık ve Nedim Şener olaylarında, tavrımı açıkça koydum.
Bugün de aynı noktadayım.
Ya somut kanıtlarınızı sunun ya da iddianızı kanıtlayana dek suçlamanızı çekip susun...
Elinizde, gazetecinin suça iştirakini ispat eden kesin bir delil bulunmadıkça gizli belge neşretmenin gazetecilik faaliyeti olmadığını söyleyemezsiniz.
Söylersiniz de kimseyi ikna edemezsiniz.
Devletin gizli belgeleri, yasal koruma altındadır. En ileri demokratik sistemlerde de böyle.
Fakat o belgelerin ifşasına karşı yargıyı harekete geçirdiğinizde bir basın özgürlüğü tartışmasının fitilini de ateşlemiş olursunuz.
Değer mi?

Gazeteciye köstebek muamelesi çekmek yanlıştır.
Köstebeği devlet içinde aramalısınız.
Şayet bir köstebek şebekesiyle ilişkilendiriyorsanız gazeteciyi, o zaman da aradaki bağı sağlam kanıtlarla ispat etmek mecburiyetindesiniz.
Aksi sabit oluncaya kadar, yayın yoluyla her ne çirkeflik arz ederse etsin kişi gazetecidir.
Adamdan sayıp yüzüne bile bakmazsınız ama gazetecidir, köstebekle bir tutamazsınız.

 

 

Haber Ara