Fethullah Gülen: Sürekli hançer yiyorum
Zaman gazetesi yazarı, dershane tartışmaları süresince açıklamaları ile gündeme gelen Fethullah Gülen'in sağlık durumu hakkında bilgi verdi.
12 Yıl Önce Güncellendi
2013-12-07 13:31:39
Hükümet dershanelerin kapatılacağını açıklayınca Gülen cemaati ile iktidar arasında peş peşe yapılan açıklamalarla gerilim tırmanmıştı. Bu süreçte Fethullah Gülen'in açıklamaları Herkül.org sitesinde yayınlandı.
Peki Gülen'in tüm bu süreçteki sağlık durumu nasıldı, Gülen nasıl bir ruh halindeydi? Bu soruya Zaman Gazetesi yazarı Ahmet Kurucan bugün köşesinde yazdığı yazıyla cevap verdi. Gülen'in son gelişmeler nedeniyle son derece üzgün olduğunu belirten Kurucan yazısında "Bu yazıyı kaleme aldığım gecenin gündüzünde gün boyu oradaydım. Saymadım ama sanırım 10 defa tansiyonuna bakılmıştır doktorlar tarafından. Keşke birisi çaktırmadan yüzüne zoom ederek fotoğrafını çekse ve görseniz üzüntünün yüze yansıyan şeklini. Gözlerinin altında ağlamaktan kaynaklanan ve adeta torba olmuş aşağıya doğru sarkan şişkinlikleri." ifadelerine yer verdi.
İşte Kurucan'ın yazısındaki o kısım;
Maddi bir delil isterseniz şunu söyleyebilirim; bu yazıyı kaleme aldığım gecenin gündüzünde gün boyu oradaydım. Saymadım ama sanırım 10 defa tansiyonuna bakılmıştır doktorlar tarafından. Keşke birisi çaktırmadan yüzüne zoom ederek fotoğrafını çekse ve görseniz üzüntünün yüze yansıyan şeklini. Gözlerinin altında ağlamaktan kaynaklanan ve adeta torba olmuş aşağıya doğru sarkan şişkinlikleri. Bir yazıma başlık yapmıştım bir zamanlar Sezai Karakoç'tan ilham alarak: "Ne kadar ağladığı gözyaşlarından değil, gözlerinden belli."
"ÖLSEM DİYORUM.."
"Böyle hadiseler karşısındaki duyduğum üzüntüyü benim hissiyatıma sahip olmayan anlayamaz. Annem-babam, dedem-ninem ve kardeşlerim bir anda ölseler bu kadar üzüntü duymazdım. Bakın ölsem diyorum." Öğle namazı öncesi âdeti olduğu üzere ezanı dinlediği koridora açılan odada söyledi bu cümleyi. Tam karşısında duvara asılı ekranda İstanbul Eminönü'nden çekilmiş kısa bir video kaydı var. Onu seyrediyor. Bir tarafta vızır vızır işleyen arabalar, diğer tarafta bir yerlere koşuşturup duran insanlar. Gözü oraya takıldı ve sustu. Hocaefendi ne düşünüyordu bilmiyorum ama ben "ölsem" kelimesine takılmıştım. Çok geçmedi, sanki kalbimden geçenleri okumuşçasına: "Ölsem diyorum ama sonra bu hizmete bir zarar gelecekse şu zehir zemberek hayata katlanmak lazım."
"GÖZLERİ DERİNLERE DALDIKÇA DALIYOR"
Rahatlamıştım ama Hocaefendi'nin düşünceli hali devam ediyor. Gözleri derinlere daldıkça dalıyor. Yetmiyor, bu derinliklerin daha da derinine ve derununa inmeye çalışıyor. Uzun Ramazan günlerinde şeker rahatsızlığının etkisiyle herkesi buğulu görmesi gibi, şimdi de herkesi buğulu gördüğüne adım gibi eminim. Ne düşündüğünü tahmin etmek zor değil. Ülkemizin bin bir tane dış ve iç gaile ile çevrili siyasî, iktisadî, sosyal ve kültürel yapısına ilave edilen bu sorun nasıl çözülür diye düşünüyor sanırım. Hakta sebat adına verilen inat duygusunun yanlış kullanıldığı zaman, hem ferdin hem de ortak aklın fonksiyonunu nasıl da yok ettiğini düşünüyor da olabilir.
"AMAN HA DİKKAT"
Yaklaşık iki yıldır sohbetlerin hülasasına bakın; sanki hizmete karşı böylesi bir tavır bekliyormuş da etrafına "aman ha dikkat" mesajları veriyordu Hocaefendi. Daha doğrusu ben bugün yaşananları görünce böyle yorumluyorum o iki yıllık sohbetlerdeki üslup vurgusunu, hased-rekabet-düşmanlık çizgisindeki uyarılarını. "Hazmedilememeyi hazmetmek." diyordu mesela. "Sizin yaptıklarınıza değil varlığınıza bile tahammül edemeyenler." diyordu bir başka defasında. "Bazen müminin rekabeti kâfirin küfründen daha fazla zarar verebilir." dahi demişti bir keresinde. Ve sonra "Başkaları sizi kendilerine göre tanıtmadan önce siz sizi tanıtın ve acele edin." diyordu.
SON VİDEO HABER
Haber Ara