Dolar

34,8685

Euro

36,6367

Altın

3.019,87

Bist

10.022,94

Kaset hazırlığı mı var?

GYV'nin ve Fethullah Gülen'in son günlerde yaptığı kaset açıklamaları akıllarda 'Acaba seçim öncesi kaset hazırlığı mı var?' sorusunu oluşturdu.

12 Yıl Önce Güncellendi

2013-12-06 13:20:04

Kaset hazırlığı mı var?

Dün, Fethullah Gülen’e yakınlığıyla bilinen Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı tarafından yapılan açıklamada, "Özel hayatın mahremiyetini ihlal edici ahlak dışı metot ve girişimlerin, tekrar denenebileceğine dair endişe verici işaretler görüldüğü” ifadesi dikkatlerden kaçmadı.

Fethullah Gülen de bir süre önce, cemaate ait herkul.org sitesinde, "CD'ler oluşturmak, chiplere değişik şeyler yüklemek, bazı kimselerin haysiyet, şeref, namus ve iffetiyle alakalı bazı şeyleri teşhir etmek suretiyle onları yıkmak ve devirmek, bir mü'minin yapmaması gereken şeylerdir!" demişti.

Yapılan bu açıklamaların ardından Yenişafak yazarı Abdulkadir Selvi bugünkü köşe yazısında "Bu bir tehdit ya da uyarı mı, yoksa kasetler savaşı öncesinde ön alma mı?" sorusunu sordu.

İşte Abdülkadir Selvi'nin "Sırada ne var?" başlıklı o yazısı:

Solcular favorilerinden, ülkücüler bıyıklarından fişleniyordu.

Parkanın sol cebine konulan Cumhuriyet Gazetesi ya da Kur'an tefsiri okumak hayatınızın karartılması için yetiyordu.

Bir Nur talebesinin evinde yapılan aramada, Risale-i Nur Külliyatı'ndan, 'Ramazan İktisat ve Şükür Risalesi'ni bulan polis, evdekilerin tevkif edildiğini ancak örgüt lideri olduğundan şüphelenilen Ramazan'ın tüm aramalara rağmen bulunamadığını kayıtlara geçmişti.

Örgüt evine baskın yapan polis, duvarda asılı Marx'ın fotoğrafını göstererek, 'Kim bu' diye sormuş, 'Dedem' cevabını alınca da, 'Sakallı hacı dedenden de mi utanmadın, komünist oldun' diye fırça çekmişti.

Bu tür fişlemelerle birçok insanın canı yandı.

Filin kulağındakini dinlemeyi başaran MİT her nedense, bağlı olduğu başbakanları devirecek olan darbeleri haber alamıyordu.

Demirel, 'MİT her gün size Afrika'da hangi kabile hangi kabileden kaç kişiyi öldürdü diye haber verir ama Ankara'da altınız oyulur, darbe hazırlanır haber vermez' demişti.

12 Mart'ı kendisine bağlı MİT'ten değil, İran Şahı Rıza Pehlevi'den öğrenmişti Süleyman Demirel.

O nedenle MİT, bizde rejim açısından da büyük önem taşıyan bir kurum. Hedefte olmasının bir hikmeti var. Başbakan'a dershane üzerinden açılan savaşın dönüp dolaşıp, MİT saldırısına dönüşmesinin arkasında yatan da bu.

Başbakan'ın Başdanışmanı Yalçın Akdoğan'ın, 'Seçim sürecinde, Cumhurbaşkanlığı sürecinde, AK Parti'yi yıpratma kampanyasıdır. İkincisi Tayyip Erdoğan'ın önünü kesme çabasıdır. Seçim sürecine girdiğimiz bu dönemde bunlar sürpriz değil. Doğrudan Erdoğan'ın halk üzerindeki algısı üzerinde oynayan bir faaliyet olduğunu görüyoruz' tespiti çok önemli.

Peki fişlemelerin, 2004 MGK kararlarının, dershane tartışmasıyla ne ilgisi var?

Var.

Hem de asıl amaç dershane değil, Erdoğan dememizin nedeni bu.

Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı tarafından yapılan açıklama ile bu bir kez daha teyit edilmiş oldu.

Dershanelerle ilgili yapılan açıklamada 2004 MGK kararları ve fişlemeler üzerinden yürütülen mücadelenin sahiplenilmesi de bunu gösteriyor.

Dershane bahane Erdoğan'la mücadele şahane...

Her mücadelenin bir dili var. Bunun da şifrelerini çözecek olursak, 2004 MGK belgesiyle, 'Bakın askeri vesayeti gerilettiği ve MGK'da Paşalara, 'Kes ulan' dediği rivayet edilen Erdoğan, MGK'da, cemaate karşı alınan kararları kuzu kuzu imzalayan bir adam.

Ayrıca iktidarı süresince Gülen hareketi başta olmak üzere dindarlara kol kanat gerdiğini düşündüğünüz Recep Tayyip Erdoğan, tam tersine cemaati bitirmek için planlar yapan ikiyüzlü bir insan.

Medya ve istihbarat savaşları aynı zamanda bir algı ve imaj savaşıdır. Burada amaç, dik duran Erdoğan imajını yıkıp, ikiyüzlü, yüzüne gülüp arkadan iş çeviren bir Erdoğan portresi oluşturmaktır.

Bir yandan Erdoğan'a karşı kirli ittifaklar içine girilirken, diğer yandan doğrudan Erdoğan'ın imajını sarsmaya yönelik profesyonel bir kampanya yürütülüyor.

Fişlemelere gelince.

Dünyanın en kirli işi.

Ama burada servis edilenler, tarih ve sayı verilip, MİT'in resmi yazışması olarak işlem görmüş, istihbarata dönüşmüş unsurlar değil.

Peki ne?

Önceden mezhebinden siyasi görüşüne, cinsel tercihinden tarikatına, cemaatine kadar yalan yanlış fişlenip, hayatı karartılan insanlarla ilgili olarak Abdullah Gül'ün Başbakan olduğu ilk günlerde 2002 yılının Aralık ayında MİT'e ve Emniyet İstihbarat'a gönderilen talimatta görev birimi dışında, kişisel durumları içermeyen ve şifahi olmayıp yazılı haldeki bilgiler üzerinden güvenlik soruşturması yapılması talimatı verilmiş.

Bu fişlerde yılda 450 bin soruşturma yapılan MİT'in havuzundaki bilgiler. MİT içerisinde bir yapı, bunları servis etmek suretiyle, 'Bakın Başbakan'ın en güvendiği isim olan Hakan Fidan'ın döneminde MİT'te bunlar yapılıyor' diye mesaj veriyor. Bir taşla iki kuş misali.

Hem Erdoğan hem Hakan Fidan vuruluyor.

Geniş bir şekilde fişleme işinin perde arkasını ve kirli ittifakı yazacaktım ama Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı'nın açıklamasındaki, 'Önceki seçimler arifesinde denenmiş olan özel hayatın mahremiyetini ihlal edici ahlakdışı metod ve girişimlerin, tekrar denenebileceğine dair endişe verici işaretler görülmektedir' cümlesi midemi bulandırdı.

Ama şaşırmadım.

Bu bir tehdit ya da uyarı mı, yoksa kasetler savaşı öncesinde ön alma mı?

Birkaç gündür ısrarla, cemaatle hükümet arasında arabuluculuk yapmaya çalışan isimler hedef alınıyor.

İki isim vardı.

Hüseyin Çelik

Yalçın Akdoğan.

Akdoğan bir süredir, Hüseyin Çelik ise dünden itibaren hedef haline getirildi. Bir irade, savaşı sürdürmek için, 'Aracıları vuruyor'

Sonra da bu açıklama geldi.

Açıklamanın savaşın süreceğinin işareti olduğu kesin, ama bakalım bu savaş ne kadar kirli bir savaş olacak?

Kaynak: Kaset hazırlığı mı var? - Güncel - Star Gazete http://haber.stargazete.com/guncel/kaset-hazirligi-mi-var/haber-813360#ixzz2mh0y6z3s

Haber Ara