Dolar

42,8465

Euro

50,6285

Altın

6.139,10

Bist

11.340,10

Tarihe tanıklık eden pasaj: 'Hacopulo'

Namık Kemal bu pasajda tutuklanmış, Jön Türkler burayı mesken edinmiş, Ahmet Haşim pasajdaki İran lokantasının müdavimiymiş...

13 Yıl Önce Güncellendi

2013-11-30 04:55:51

Tarihe tanıklık eden pasaj: 'Hacopulo'

Beyoğlu’nda geçmişi 1800’lere uzanan tarihî Hacopulo Pasajı, günümüze ulaşana kadar pek çok olaya tanıklık etmiş. Namık Kemal bu pasajda tutuklanmış, Jön Türkler burayı mesken edinmiş, Ahmet Haşim pasajdaki İran lokantasının müdavimiymiş... Hülasa ayakta kalan son tarihî yapılardan…

Çiçek, Aznavur, Akmar, Suriye, Atlas, Avrupa, Rumeli, Markiz… Adlarını peşi sıra yazdığımız İstanbul Beyoğlu’ndaki bu pasajlar 100 yılı aşan varlıklarıyla yakın tarihe şahitlik ediyor. Lakin içlerinden biri var ki yaşadığı olaylarla ve 142 yıllık tarihiyle diğerlerinden ayrılıyor: Hacopulo Pasajı.

Yücel Ergüneş'in Zaman gazetesindeki haberine göre, kurucusunun kim olduğu hakkında kaynaklar farklı bilgiler veriyor. Bir rivayete göre ilk sahibinin zengin Rum tüccar M. Hacopulo olduğu söylenirken, bir diğerine göre İstanbul’un ünlü Rum bankerlerinden Kiryako John Hacopulos olduğu anlatılıyor. Başka bir kaynak ise pasajın ilk sahibinin Galata bankerlerinden Yorgo Zarifi Hacopulo olduğu bilgisini veriyor.

Son otuz yılda ismi üç kez değişen pasaj, Danişment veya Han Geçidi olarak da biliniyor. İstiklal Caddesi ile Meşrutiyet Caddesi’ni birbirine bağlayan Hacopulo Pasajı’nın her iki caddeden giriş yapılabilen kapılarından başka, Panayia İsodion Kilisesi’ne açılan üçüncü bir kapısı var. Handa göze çarpan bir ayrıntı da farkında olmadan basıp geçtiğimiz zemini. Bizi günümüzden alıp yakın tarihe götüren Podima ismi verilen taşlar, Çatalca’ya bağlı eski Rum köyü (Podima) Yalıköy’den getirtilmiş ve orijinalliğini ilk günkü gibi koruyor.


Namık Kemal’in tutuklandığı han…

Pasajın bariz özelliklerinden biri, yakın geçmişe ait tarihi olayları bağrında saklaması. Osmanlı İmparatorluğu’nun son döneminde ortaya çıkan Jön Türklerin toplanma yeri burası. Sadece siyasilerin değil, ünlü şair ve yazarların da tanığı olmuş duvarlar. Ahmet Haşim, İran (Acem) Lokantası’na sıklıkla gelir, avluda da kahvesini yudumlarmış. O dönemlerde pasajın 13 numaralı dükkânında Ahmet Mithat Efendi’nin evinin alt katına kurduğu matbaa yer alıyormuş. Namık Kemal’in 13 Haziran 1872’de çıkardığı İbret Gazetesi de bu matbaada basılıyormuş. Fakat gazetenin buradaki ömrü 27 gün sürüp gazete kapatılmış. Ahmet Mithat Efendi ile Namık Kemal, Hacopulo Pasajı’nda tutuklanarak sürgüne gönderilmiş. Bu olaydan sonra pasaj Jön Türklerin buluşma noktası haline gelmiş.


Pasajın en eski esnafından, Madam Katia ve Celalettin Benli...

Şimdiki AVM’lerin bir nevi çekirdeği hükmünde olan pasajlar, dönemin en ünlü sanatkârlarını, ustalarını ve ünlü dükkânlarını bünyesinde barındırıyordu. Yazar Behzat Üsdiken’in ifadelerine göre, pasajda 1869’un sonlarına doğru açılan Adam Musiki Mağazası’nın üst katında bir dinleti odası bulunuyordu ve Dikran Çuhacıyan burayı 1874’te Türkçe opera sanatçıları yetiştiren bir okul haline getirdi. İlerleyen yıllarda İstanbul’daki ilk oda orkestrası bu mekânda açıldı. 1890’da Zoli adındaki sanatçı tarafından yeniden düzenlenerek tiyatro haline getirildi. Dönemin en ünlü modacıları, şapkacıları, terzileri de burada bulunuyordu. Bunlardan biri pasajda hâlâ şapkacılık yapan Madam Katia... Dükkânının geçmişi 1930’lara dayanan ve 56 yıldır model şapkalar üzerinde çalışan Madam Katia’nın pek çok ünlü müşterisi var. Annesi Madam Eva’dan aldığı emanetle şimdilerde dizi, film ve kliplere sipariş üzerine şapkalar tasarlıyor.

Altı tane cumhurbaşkanına gömlek diken Celalettin Benli de Hacopulo zanaatkârlarından. Pasajdaki ünlü Yorgo ustanın yanında yetişen Benli, 1965 yılında kendi dükkânını açan ilk Türk esnaf olma özelliğini taşıyor. Fotoğraf denince ilk akla gelen isimlerden biri olan Ara Güler’in babası Dacat Güler’in eczanesi de bu pasajda 38 numaradaydı.



‘Pasaj benimdir’ tartışması

Pasajda 1970’lerden bu yana süregelen bir sahiplik kavgası hakim. Tapu kayıtlarına göre ilk sahibi Elisavet Glanzmann. Yurtdışında olduğu için 1956-1966 yıllarında idare etmesi için Rum Nikola Yurla’ya vekâlet verir. Glanzmann 1969’da vefat edince kocası Alberto idareyi devralır ancak o da fazla yaşamaz. Alberto’nun kız kardeşi Amalia vesayeti devralır. O da burayı idare için tekrar Nikola’ya vekâlet verir. 1980’e dek bu durum devam eder. Nikola kiraları toplar. İşler bundan sonra değişir. Beyoğlu 2. Sulh Hukuk Mahkemesi’nden pasajın sahiplerinin kayıp olduğu ve buranın kayyumla idare edilmesi gerektiği yönünde bir karar gelir. Bu safhadan sonra Nikola, elinde pasajın kendine ait olduğunu gösteren bir belgeyle arzı endam eder. Ancak bu belgedeki imzaların gerçek vârise ait olup olmadığı konusunda ihtilaf oluşmuş ve yetkili merciler tarafından karar birliğine varılamamıştır. Nikola’nın sahte imzayla pasaja sahip olduğunu düşünenlerden Celalettin Benli, Nikola’ya karşı imza kampanyasını da başlatanlardan. Bu arada pasajın sahipliği konusunda Vakıflar Genel Müdürlüğü de işin içine girer. Uzun yıllardır devam eden sahiplik konusunda hâlâ bir netice çıkmamış durumda. Pasaj hâlihazırda bir kayyum tarafından yönetiliyor ve dükkânlardan kira alınmaya devam ediliyor.

Yorum Yap

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Haber Ara