MGK’nın 2004’teki ‘Cemaat’ kararının anlamı
Alper Görmüş: Filmin sonunu baştan söylemek gibi olacak ama: Ben o dönemin şartlarına baktığımda, 2004 kararının altındaki hükümet imzalarını, hükümetin “Cemaat’i bitirme” kararlılığı olarak değil; “hükümeti bitirme” kararlılığındaki darbeci generallere karşı hükümetin oyalama taktiği olarak değerlendiriyorum.
12 Yıl Önce Güncellendi
2013-11-30 06:40:10
Alper Görmüş'ün Türkiye gazetesindeki "MGK’nın 2004’teki ‘Cemaat’ kararının anlamı -1-" başlıklı (30 Kasım 2013) yazısı şöyle:
Biliyorsunuz, Mehmet Baransu imzasıyla 28 Kasım’da Taraf gazetesinin sürmanşetinde “Gülen’i bitirme kararı 2004’te MGK’da alındı” başlıklı bir haber yayımlandı.
Aynı gün, orada burada bu haberi benim iki yıl önce duyurduğuma, dolayısıyla da “eski” olduğuna dair çok sayıda iddia yer aldı.
Doğru, MGK’nın asker üyelerinin 2004 Haziran toplantısında hükümeti Gülen Cemaati konusunda sıkıştırdıklarını... Ağustos 2004 toplantısında ise bir tavsiye kararı aldırdıklarını ben 24 Şubat 2012’de Taraf’taki köşemde yazmıştım... Kaynağım ise Darbe Günlükleri’ydi...
Fakat bu, Baransu’nun haberinin “eski” ve önemsiz olduğunu göstermez; ortada bir belge ve o belgenin bütün ayrıntıları var.
***
Benim bugün başlayıp üç bölümde tamamlayacağım bu yazıdaki amacım başka... Ben, o kararın alındığı şartları incelemek ve ortaya çıkacak dönem bilgilerini söz konusu kararı yorumlamada kullanmak istiyorum...
Şöyle de söyleyebilirim: Bu yazılar üzerinden, o kararın, maddelerindeki açık ifadelere rağmen 2004’te Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AK Parti) “Gülen Cemaati’ni bitirmek” için adım attığının belgesi olarak sunulup sunulamayacağını tartışmak istiyorum.
Türkiye’deki “iktidar”, “cemaat” bölünmüşlüğünün keskinliğine uygun bir biçimde, ikinci kesimden gelecek itirazları duyar gibiyim: “Kardeşim, imzalar ortada, hâlâ ne diyorsun sen?”
Şu aşamada bu sorunun sahiplerine sadece Türkiye siyaseti üzerine konuştuğumuzu, burada bazı şeylerin ilk anda göründüğü gibi olmayabileceğini hatırlatmak istiyorum... Biraz sabrediniz diyorum, o dönemi bir gözden geçirelim, sonra isterseniz “hâlâ ne diyorsun sen” diye sormaya devam edersiniz...
(Bu retrospektif sayesinde, belki bazı şeyleri zihnimizden biraz fazla uzaklaştırdığımızı da idrak etmiş oluruz.)
***
Filmin sonunu baştan söylemek gibi olacak ama: Ben o dönemin şartlarına baktığımda, 2004 kararının altındaki hükümet imzalarını, hükümetin “Cemaat’i bitirme” kararlılığı olarak değil; “hükümeti bitirme” kararlılığındaki darbeci generallere karşı hükümetin oyalama taktiği olarak değerlendiriyorum.
***
Yine de, burasının Türkiye olduğu uyarısını kendime de yapmak ve 2004 kararının başka okumalara da açık olduğunu belirtmek isterim.
O nedenle, kendimi, 2004 kararını AK Parti’nin “Cemaat’i bitirme” iradesinin belgesi olarak değerlendirenlerin ilave argümanlarını dinlemeye açık tutuyorum; özellikle de, bu tavsiye kararının hükümetçe yürürlüğe konulup konulmadığına ve hükümetin, başta MİT olmak üzere istihbarat kurumlarını harekete geçirip geçirmediğine dair argümanlarla ilgili olarak. (2004’teki MGK kararına dair daha önce yazdığım yazılarda ve İmaj ve Hakikat kitabımda ben de bu yönde sorular sormuştum.)
Hükümet, bu çerçevede en küçük bir adım atmadığını net olarak belirtti. Zaten, kararı izleyen yıllar boyunca da Cemaat’ten hiçbir sızlanma duymadık. Bu durumda, iddia sahiplerine bunun tersini gösterme yükümlülüğü düşüyor. Aksi takdirde, bu belge anakronik bir ittirmeceden fazla bir anlam taşımayacak.
***
Dünkü gazetelerde “dönemin koşulları”na dair bazı örnekler başlıklar halinde yer aldı. Ben, pek bilinmeyen birkaç ilave örnek üzerinden, o imzaların neden ilk anda akla getirdiği anlamı taşımadığını göstermeye çalışacağım. Yarın...
NOT: Bugün için söz verdiğim TESEV raporuyla ilgili ikinci yazımı 5 Aralık’ta yayımlayacağım.
SON VİDEO HABER
Haber Ara