Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

ABD'nin hedeflerini İran gerçekleştiriyor

Yıllardır düşman olan, defalarca savaşın ucundan dönen İran ve ABD nasıl oldu da anlaştı? İsrail ve Körfez ülkeleri bu konuda ne diyor?

12 Yıl Önce Güncellendi

2013-11-27 11:10:06

ABD'nin hedeflerini İran gerçekleştiriyor

İran ile BM Güvenlik Konseyi'nin 5 daimi üyesi ve Almanya (5+1) arasındaki, İran'ın nükleer programına ilişkin müzakerelerde anlaşmaya varıldı. 6 aylık süre zarfında İran, kararlaştırılan oranda uranyum işlemeye devam edecek. Bunun karşılığında da bazı yaptırımlardan muaf olacak. Ancak bu anlaşmanın ardında farklı nedenler yattığı da konuşuluyor. Yıllardır düşman olan, defalarca savaşın ucundan dönen İran ve ABD nasıl oldu da anlaştı? İsrail ve Körfez ülkeleri bu konuda ne diyor? Bu soruları Ortadoğu Uzmanı Mustafa Özcan cevapladı. Mustafa Özcan, bize Mısır’la yaşanan büyükelçi krizini de yorumladı.

İRAN BATI’NIN YENİ GÖZDESİ

İran ABD ve Avrupa’yla nükleer konusunda geçici bir anlaşmaya vardı. Bu durum İsrail’i ve Suudi Arabistan’ı kızdırdı. İran’la Batı niye anlaştı sizce? İlişkiler neden böyle iyi noktaya doğru evriliyor?

Aslında İran’la ABD genel olarak bölgede sıkışmış durumda. Dolayısıyla bir rahatlama içine giriyorlar. Bölgede ABD yeni dostlar kazanmaya çalışıyor. Irak savaşında biliyorsunuz Donald Rumsfeld’in İşte Almanya’yı, Fransa’yı örnek göstererek “eski dostlar” tabirini, Çek Cumhuriyeti, Polonya falan için de “yeni dostlar” tabirini kullanmıştı. ABD, Afganistan’dan 2014’te, önümüzdeki yıl çekiliyor. Dolayısıyla Suriye meselesinde ABD yeni dostlar ediniyor. İslamcılık onlara Suriye’de ve her tarafta zor geliyor. Batı, Şii kampında yer almayı stratejik anlamda uygun görüyor. Bundan dolayı da Şii kampını tercih ediyor. Aslında herkes Türkiye’nin Sünnilik yaptığını söylüyor. Avrupa Parlamentosu Sosyalist Grup Başkanı Hannes Swoboda da aynısını söylüyor; “Türkiye Sünnicilik yapıyor”, “Suriye’de İslamcılık bizim kırmızı çizgimizdir, düşmanımızdır” diyor. Bunu sadece El Kaide için değil, tüm İslamcılar için söylüyorlar. Onlarında bu bölgedeki hedeflerini İran gerçekleştiriyor. Gerçekten de öyle. İslam dünyasını bu şekilde parçalıyor bölüyor. İslam dünyasının enerjisini kendi içine veriyor, boşaltıyor. Afganistan’dan çekildikten sonra Amerika “Sünni aşırılara” karşı, onların kendi ifadesidir bu” İran’a ihtiyacı var. Bunu Thomas Friedman yazdı. Carnegie Endowment’ten Karim Sadjadpour da aynısı söyledi. “Suriye’de İslamcı radikallere karşı Batı-Şii ittifakının alt yapısı var” dedi. İsrail ise “Buradan ne kopartırım” diye müzayede yapıyor. ABD Dışişleri Bakanı John Kerry’nin açıklaması var, “Nükleer anlaşma İsrail’in güvenliğini temin edecektir” diyor. Kerry, yalan mı söylüyor? İsrail’in huyudur o? İran vurulsa bile kendisine oradan bir pay çıkarmak ister. Yani İsrail’in huysuzluğudur o her zaman. İsrail, yüzde 5 veya yüzde 5’in altında zenginleştirilmiş uranyum yerine bütün İran’ın tesislerinin sökülmesini, tahrip edilmesini istiyordu. O köktenci bir çözüm istiyordu. Amerika ve Batı ise İran’ın iddia ettiği gibi sivil veya tıbbi nedenlerle uranyum üretebileceğini ve bunun yüzde 5’i geçmeyeceğini düşünüyorlar. O noktada pazarlık olmuş durumda. Batı nezdinde daha fazla taviz koparmak için mızmızlık, yaramazlık yapıyor İsrail. Yani İran’a bir şeyler veriyorsunuz beni de görün diyor, başka bir şey değil.

Körfez’deki Araplar ise şundan çekiniyorlar. İran tekrar bölgenin jandarması mı oluyor? Batı’nın İran’la anlaşmasının nedenlerinin arasında o var. Baktığınız zaman İran, Yemen’den, Lübnan’a kadar Körfez ülkelerinde her yeri karıştırıyor. Lübnan’da, Suriye’de, Irak’ta Lübnan’da devlet onların elinde. Dolayısıyla Körfez ülkeleri, İran tarafından kuşatılma sendromuyla karşı karşıyalar. Bu Türkiye açısından da geçerli. Katar, Suudi Arabistan, Türkiye artık Batının ve ABD’nin eski dostları haline geliyor. İran Batı’nın yeni gözdesi haline geliyor. İsrail şaşırtmasın. Zaten İsrail, Filistinliler’i ezmek için İran meselesini kullandı. İran onun için bir korkuluk, bugüne kadar tersini görmedik.

MISIR BALTACI BİR DİPLOMASİ UYGULUYOR

Mısır, Türkiye büyükelçisinin ülkeyi terk etmesini istedi. Türkiye’de buna karşılık verdi. Darbeden sonra ilişkiler düzene oturmadı. 1954 yılında Cemal Abdülnasır’ın darbesi sonrası da böyle bir gelişme yaşanmış. Bu konuda ne söyleyeceksiniz?


Onu birçok sefer yazmışlar. Ali Özbek’in hatıratında da var. Mısır’daki kraliyet ailesinden biriyle evliymiş. Nasır toprak reformu yapınca arazileri müsadere etmiş ve Büyükelçi buna tepki göstermiş. Bu tepki üzerine Mısırlılar’da tepki göstermiş. Sadece o değil. Nasır döneminde gerçekten baltacı bir demokrasi oluşturulmuş. Yani tabiri caizse diplomaside baltacılık uygulanmış. Bu çerçevede bir çok Türk talebesi sınır dışı edilmiş. Emin Saraç Hoca bunlardan bir tanesi. Dolayısıyla 1954’de orada olan Türk büyükelçisi Fuat Tugay yanlış bir adım atmış olabilir. O normaldir. Bende o büyükelçi hakkında pek olumlu bilgiye rastlamadım. Nasır’ın davranışı baltacı bir anlayışı temsil ediyor. Bu diplomasi alanda baltacılıktan başka bir şey değil. Mısırlılar dünyanın en büyük baltacıları. Tarihte Hz. Osman’ın şehadetinde, Hz Ali’nin iktidarını pekiştirememesinin temel nedenleri arasında Mısırlı baltacılar var.

Bu Fuat Tugay’la alakalı olarak şöyle deniliyor, Ali Özbek’in hatırasında var, bu zat Kral Faruk’un yeğeniyle evliymiş. Mısır’da büyük imkânları varmış. Bir resepsiyonda Abdül Nasır’ı azarlamış, onunla tokalamamış, Cemal Abdül Nasır tepki göstermiş. Abdül Nasır Türkiye’ye de, “Bu sizin büyükelçiniz mi? Yoksa Hidiv ailesinin büyükelçisi mi?” diye mektup yazmış. Talebelere falan da çok kaba davranıyormuş.

Yani Mısır tarihi, baltacılar tarihi. Dolayısıyla Yapılan işin darbe olduğunu falan söyleyen Türkiye’ye yönelik tepkilerin ardında da bu var. O adamlar içte nasıl davranıyorsa dışarda Türkiye’ye falan öyle davranıyorlar. Adamlar çok çirkin, gerçekten Mısır’ı maganda bir kadro idare ediyor. Onlara baltacı diyorlar. Baltacılardan da başka bir şey beklenmez. Beklenen de gerçekleşiyor.

Peki bu gerginlik ne kadar sürer?

Bu rejim gitmeden bu gerginlik bitmez. Türkiye’nin geri adım atacak hali yok. Onlar suç bastırmak, kendini haklı göstermek için böyle davranmak zorundalar. Ondan farklı bir şey olmaz. Olumlu anlamda fazla bir gelişme olmaz.

Engin Dinç / on5yirmi5.com

Haber Ara