'Sarıgül'ün kitabını okumadım'
Beyoğlu Belediye Başkan aday adayı Aylin Kotil, eğer seçilirse eski eşi Mustafa Sarıgül'le uyumlu bir şekilde çalışabileceklerini söyleyerek, kendisine de yer verilen Sarıgül'ün 'Ne Bir Eksik Ne Bir Fazla' adlı kitabını okumadığını dile getirdi.
12 Yıl Önce Güncellendi
2013-11-20 01:50:39
CHP'nin Beyoğlu Belediye Başkan aday adayı ve Mustafa Sarıgül'ün eski eşi Aylin Kotil ile Gazeteport'tan Doğucan Cömert konuştu:
Öncelikle samimi bir kişiliğe sahip olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Söyleşiye geçmeden önce adaylık süreci ve gündeme dair kısa bir sohbet imkanı bulduk. Sohbet esnasında son derece kararlı ve azimli olduğunu gördüm. "İstanbul'u ve Beyoğlu'nu alacağız" diyecek kadar kararlı. Bu kısa sohbet sorularıma cevap bulma konusunda beni daha da sabırsızlandırdı. Öyleyse hemen başlayalım dedik...
Sizce İstanbul ve Beyoğlu'nun en önemli sorunu nedir? Beyoğlu için ne tür projeleriniz var?
İstanbul'un en büyük sorunu trafik ve ulaşım. Beyoğlu'nda yaptığımız anketlerde ise temizlik sorunu ön plana çıkıyor. Ben sokakları gezerken bunun sebebini daha iyi anladım. Ana arterlerde çöp konteynerleri varken ara sokakların hiçbirinde çöp konteyneri yok. 2014'e girerken, Beyoğlu halkı hala naylon poşetleri sokağa atmak zorunda kalıyor. Özellikle yaz aylarında çirkin bir görüntü ve koku oluşuyor.
CHP sizi neden aday göstermeli sizce? Sizi diğer adaylardan ayıran bir özelliğiniz var mı?
Aday adaylığımı açıkladıktan sonra yaptığım çalışmalarda gördüğüm şu ki toplumun her kesiminden olan insanlara yaklaşabilmek önemli bir özellik. Onları anlayabilmek ve empati kurabilmek bir siyasetçide olması gereken en önemli özelliklerden biri. İnsanlardan aldığım tepkilere göre ben de bu özelliklere sahip olduğumu düşünüyorum.
Siyasete girmek nereden aklınıza geldi?
Her insanın siyasi fikri vardır diye düşünüyorum. Siyasi fikri olmayan insanı kabul etmiyorum ben. Ülke koşulları ve içinizde oluşturduğu sıkıntılı durum, artık ben de elimi taşın altına koymalıyım bilinci ve bir şeyler yapmak, hayıflanmayı bırakıp işin içine bizzat girme isteği ağır bastı diyelim. Biz üzerimize düşeni yapmazsak çocuklarımıza diyecek sözümüzün olmayacağını düşünüyorum.
Beyoğlu AK Parti için önemli bir ilçe. Özellikle Kasımpaşa'da Sayın Başbakan'a karşı duyulan ayrı bir sevgi ve saygı var. Buralarda nasıl karşılanıyorsunuz?
Kasımpaşa'da çok iyi karşılandığımı söyleyebilirim. Çünkü ben de Rizeliyim. Başbakan da Rizeli. Ben onlara bir adım attığımda onların bana iki, üç adım attığını gördüm. Bu tamamen iletişim meselesi.
Halkın beklentileri ne doğrultuda?
Oradaki halk hizmet bekliyor. Yeterince değer ve saygı görmediklerinin farkındalar.
Siz Beyoğlu Belediye Başkanlığı için aday adayısınız. Eski eşiniz Sayın Mustafa Sarıgül ise İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı için aday adayı olacak gibi gözüküyor. İkinizin kazanma şansı nedir? Birlikte kazandığınız takdirde ortaya nasıl bir işbirliği çıkacak?
Seçime kazanmak için girilir. Biz büyükşehiri de Beyoğlu'nu da alacağız. Ben olayım başkası olsun, hiç farketmez. Kişiselleştirmiyorum olayı. Neticede yetişkin insanlarız. Böyle bir şeyi sorun edecek yapıda insanlarsak yönetime talip olmamalıyız.
Uyum sağlayabileceğinizi düşünüyorsunuz yani.
Eğer sağlayamıyorsak, takılıyorsak bu tip şeylere bence hiç şehir yönetmeye kalkmayalım.
Bu arada Sayın Sarıgül'ün hayatını anlatan kitabı okudunuz mu? Size de yer veriliyor kitapta.
Hayır, okumadım.
Bu seçimlerde farklı bir seçenek olarak HDP de ön plana çıkıyor. Sayın Sırrı Süreyya Önder, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı için aday adayı olduğunu açıkladı. Oyların bölüneceği söylentisine katılıyor musunuz?
Renkli ve hareketli bir seçim olacağı aşikar. HDP'nin İstanbul'da herhangi bir ilçeyi alabileceğini düşünmüyorum. İstanbul'u da alabileceklerini düşünmüyorum. Yeterince iyiyseniz, donanımlıysanız bu seçim kampanyasına yansır. Dış etkenler sizi etkilemez. Başkalarıyla ilgilenmektense kendimle ilgilenmeyi daha doğru buluyorum.
AK Parti'yi büyükşehirlerde nasıl bir gelecek bekliyor. Bir yandan Marmaray gibi büyük ve yankı uyandıran hizmetler sunulurken, diğer yandan bazı kesimler tarafından özel hayata müdahale edildiği söyleniyor. Bu gelişmeler seçimleri nasıl etkiler?
Aslında bunu hep birlikte göreceğiz. Ülkemizde insanlar patlama noktasına geldi. Tepkilerini dile getirdiler. Bunların hepsini seçimde göreceğiz. Çok büyük cümleler kurmak istemiyorum. Özel hayat, kişi hak ve özgürlükleri çok önemli. Kişi hak ve özgürlüklerinin görülmediği bir yönetim anlayışıyla karşı karşıyayız. En vahimi budur. Ben bunun seçimlere yansıyacağını düşünüyorum.
Herkesin Gezi Parkı eylemlerine odaklandığı bir anda, seçim barajıyla ilgili İstanbul'dan Ankara'ya bir yürüyüş gerçekleştirdiniz. Bu fikir nereden geldi aklınıza?
Seçim barajı zaten ülkenin en büyük sorunlarından biri. Seçim barajı sıfırlanmadığı sürece ve Siyasi Partiler Kanunu değişmediği sürece Türkiye'de demokrasiden bahsetmemiz imkansız. Benim mücadelem bunun içindi. Gezi olaylarının verdiği bir cesaret de vardı. Cesaret bulaşıcı oluyor zaten. Benden sonra da birçok insan yürümeye başladı. Bu da çok hoşuma gitti. Hep aklımdaydı bu ama dediğim gibi Gezi cesaret verdi.
İstanbul-Ankara yolunda sizde iz bırakan, unutamayacağınız bir olay yaşadınız mı?
Bize ulaşmaya çalışanlar oluyordu. Bir gün bizi bulamayan vatandaşlar Twitter üzerinden iletişime geçerek leylek kayalıklarına bizim için bir şey bıraktıklarını söylediler. Oraya gittik ve ağacın altında çikolatalar vardı. Yapılan bu jest çok şahaneydi.
Geçtiğimiz gün bir Diyarbakır buluşması gerçekleşti. Bu buluşmayı yerel seçimler için yapılan bir yatırım olarak değerlendirenler var. Sizce çözüm için samimi bir adım mıydı?
Seçimlerden dört ay önce böyle bir buluşmanın gerçekleşmesi samimi olup olmadığını sorgulattırıyor ister istemez.
Peki, siz 'Yeni Türkiye' söyleminden ne anlıyorsunuz?
Çözmeye çalışıyorum Başbakan Erdoğan'ı.
Kastedilen nedir yani tam olarak?
Gerçekten çözmeye çalışıyorum. Çünkü fikirleri sık sık değişiyor.
Dershanelerin kaldırılması gerektiğini düşünüyor musunuz?
Önemli olan, dershanelerin kaldırılması değil. Bir şeye kızıp bir şeyi kapatmak yanlış. Dün Muharrem İnce'nın çok güzel bir cümlesi vardı, "CHP'ye kızıp meslek liselerini kapatıyorsun. Cemaate kızıp dershaneleri kapatıyorsun" şeklinde. Eğitim sisteminizi böyle şeyler üzerine kuramazsınız. Öncelikle eğitim sistemimizi sorgulayalım. Dünyada yapılan bir araştırma var. Bir öğrencinin okulda öğrendiği bilginin hayata uygulanması bakımından yapılan bir araştırma. Biz bunda hep sondan ikinci çıkıyoruz. Bence buna kafa yoralım. Eğitim sistemimiz kökten değişiklik istiyor. Bu hükümetin şahane dediğim bir eğitim politikası yok.
AK Parti ile cemaat arasında bir çekişme olduğu da söyleniyor. Bu çekişme seçimlere nasıl yansır?
Onu göreceğiz. Çok büyük bir yansıması olacağını düşünmüyorum. Başbakan cemaati gözden çıkarmış, öyle gözüküyor.
Yaptırdığınız anketlerde oy oranınız nedir?
Parti içerisinde yaptırdığımız anketlerde ben önde çıkıyorum. Ahmet Misbah Demircan ile aramızda ise çok az bir oy farkı var.
Haber Ara