Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın açıklamalarıyla daha da alevlenen “öğrenci evleri” tartışması, Erdoğan ile Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç arasında görüş ayrılığına yol açarken, konu köşe yazarlarının gündeminden de düşmüyor.
Hürriyet Gazetesi yazarı Ahmet Hakan bugünkü yazısının bir bölümünde Bülent Arınç'ın duruşunu destekleyen bir yazı kaleme aldı.
İşte o yazı:
BAŞBAKAN Erdoğan, daha önce de Bülent Arınç’ı açığa düşürmüştü.
Ne yaptı açığa düştüğünde Bülent Arınç?
Şu iki şeyi yaptı:
- BİR: “Parti içinde büyük çatlak” falan denmesin diye susmayı, yutkunmayı tercih etti.
- İKİ: Hakkının, hukukunun, şahsiyetinin korunmasını, gözetilmesini bekledi.
Ama ne oldu?
Hem sustuğuyla, yutkunduğuyla kaldı.
Hem de hakkını, hukukunu, şahsiyetini gözeten, koruyan çıkmadı...
SEVİN YA DA SEVMEYİN...
Beğenin ya da beğenmeyin...
Sevin ya da sevmeyin...
Benimseyin ya da benimsemeyin...
Bülent Arınç...
- Şahsiyetini ezdirmekten zevk duyacak...
- Makam mevki uğruna kişiliğini feda edecek...
- Kırmızı plaka falan için her türlü ezilmeyi katlanmayı şiar edinecek...
- İlelebet kum torbası olmayı kendisine layık görecek...
- Açığa düştüğü halde “hayır, açığa düşmedim” sözünü sürdürerek kendisine olan saygısını yitirmeyi göze alacak...
- Nimetlerden faydalanmak için iktidar çevresine sonradan yamanmış...
- Varlığını Başbakan’ın varlığına armağan etmiş...
- “Burada ikbal var” diyerek iktidar kapısına sonradan kapılanmış...
- Kariyer için bu işlere girmiş...
Bir siyasetçi değildir.
ARINÇ'IN BİR AĞIRLIĞI VARDIR
Gerçekten de Bülent Arınç’ın bir özgül ağırlığı vardır.
O ağırlık da şu iki özelliğinden kaynaklanır:
- BİR: “Kurucu babalar” içinde yer alması...
- İKİ: İktidarda olmanın kendisine kazandırdıklarını kaybetmemek adına sürekli açığa düşmeyi sineye çekebilecek biri olmaması...
YAPILAN ANALİZLER YANLIŞTIR
Başbakan Erdoğan, işte bu ağırlığı dikkate almadı, hiçe saydı.
Çok ciddi bir özensizlik yaptı Bülent Arınç’a karşı...
Arınç’ın çıkışı işte bu özensizliğe yöneliktir.
*
Yapılan analizlerin tümü yanlıştır.
Bülent Arınç’ın yaptığı...
- Cumhurbaşkanlığı seçimine yönelik planlı bir hareket değildir.
- Partiden kopma sinyali değildir.
- Planlanmış, hesaplanmış bir çıkış değildir.
- Bir hesaplaşmanın başlangıcı değildir.
- Sinsilik barındıran bir yaklaşım değildir.
Sadece ve sadece şudur:
Bir kişilik ayaklanmasıdır, bir onur çıkışıdır, bir şahsiyet sitemidir, bir “ezdirmem sana kendimi” feryadıdır.
Hatta şunu bile söyleyebiliriz:
Bülent Arınç’ın çıkışı, bir tür “Gezi hareketi” gibi bir şeydir.
Bülent Arınç, “kişisel Gezi hareketi”ni başlatmış ve bitirmiştir.
Budur ve bu kadardır.