Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Babacan'dan laiklik vurgusu

Türkiye'nin AB için bir külfet olduğunu ifade eden Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Babacan, Türkiye'nin şimdi ise bir değer niteliği taşıdığını belirtti.

12 Yıl Önce Güncellendi

2013-10-24 11:18:37

Babacan'dan laiklik vurgusu


Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, ABD'de katılığı bir toplantıda, ''AB için bir külfetti, şimdi ise bir değer niteliği taşıyor. Her yıl bir ya da iki ülke problem çıkaracak ama süreci devam ettirmekte ısrarcıyız'' dedi.

Türkiye Yatırım Haftası kapsamında ABD temaslarına devam eden Ali Babacan, Seattle Dünya İş Konseyi tarafından düzenlenen toplantıda, "AB'nin Türkiye'ye bakış açısı değişiyor. 15-20 yıl önce Türkiye AB için bir külfetti, şimdi ise bir değer niteliği taşıyor. Her yıl bir ya da iki ülke problem çıkaracak ama biz devam edeceğiz, süreci devam ettirmekte ısrarcıyız'' dedi.

AB sayesinde Türkiye'nin çok yol kat etmiş olmasına rağmen, Demokrasinin daha iyi bir noktaya gelmesi için hala AB'ye ihtiyacı olduğunu söyledi. Babacan, ''Demokratik hakların gelişmesi adına, AB'ye girmek hala bizim için faydalı. AB'nin son dönemde yaşadığı ekonomik sorunlarına rağmen hala çekiciliğini koruması, demokratik değerleri sayesindedir'' şeklinde konuştu.

Amerikalı işadamlarına, bir dönem AB Bakanlığı ve Başmüzakereci görevlerinde bulunduğunu da belirten Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, AB sürecinin ilerlediğini ancak Türkiye'nin büyük nüfusu sayesinde AB parlamentosunda elde edeceği söz hakkının, Fransa ve Almanya gibi ülkeleri ürküttüğünü söyledi.

"Etnik ve dini inanışlara eşit uzaklıkta olunmalı''

Bazı Amerikan gazetelerinde "Türk hükümetinin daha mezhepsel yaklaşım sergilediğini ve seküler çizgiden uzaklaştığı" yönünde haberlerin doğru olup olmadığı yönündeki bir soruya ise Ali Babacan, ''On yıllarca Türkiye'de laiklik anlayışı sağlıklı değildi. Daha Anglosakson bir laiklik anlayışına varmak istiyoruz. Etnik ve dini inanışlara eşit uzaklıkta olunmalı. Türkiye'de Müslüman çoğunluk ve gayrimüslim azınlıklar yaşıyor. Dini özgürlükler konusunda şimdi normalleşiyoruz. Halkımızın da isteği bu yönde'' yanıtını verdi. Babacan, sözlerine son açıklanan demokratik paket ile gelen özgürlükler ve nefret suçlarına verilen cezalarda yapılan artırımları da ekledi.

-"ABD'de içkinin tamamen yasaklandığı bir dönem olmuştu"-

Bir soru üzerine, özgürlük ve haklar konusunda içki kısıtlaması konusuna da değinen Babacan, ''Osmanlı zamanında bile içkiyi yasaklamaya çalışan sadece bir padişah çıktı, o da geri tepti. ABD'de içkinin tamamen yasaklandığı bir dönem olmuştu, o da geri tepti'' şeklindeki sözleri ile Türkiye'de içkinin yasaklanması gibi bir durumun olmadığını, sadece Amerika'da da olduğu gibi, alkol satışı ile ilgili saat kısıtlaması ve okullara belirli uzaklıkta olma zorunluluğu getirildiğini belirtti.

Yeni pakete göre siyasi partilerin hazine yardımı almak için gerekli oy oranını yüzde 3'e indirdiklerini de belirten Başbakan Yardımcısı Babacan, ''Bazen iyi iletişim kuramıyoruz bu doğru'' diyerek, Türkiye'deki mevcut durumun ve yeni kazanımların daha iyi anlatılması gereğine vurgu yaptı.

Babacan, Seattle'lı işadamlarına, THY'nin Amerika'nın birçok bölgesine günde bir veya daha fazla uçuş gerçekleştirdiğini, aradaki ticari ilişkileri geliştirmek adına, aktarma yoluyla da olsa Seattle ile Türkiye'nin birbiri ile bağlantısı olduğuna değindi.

-''Ekonomik alanda yapılan değişimler Türkiye'yi ''first class'' bir ekonomi yaptı''

Son 11 senede Türkiye'nin büyük değişim yaşadığını ve bu sürede birçok ekonomik ve siyasi reformlar gerçekleştirildiğini, sosyal değişim ve açık bir toplum olmanın ekonomik gelişme adına çok önemli bir gelime olduğunu belirten Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, ''Ekonomik alanda yapılan değişimler Türkiye'yi ''first class'' bir ekonomi yaptı'' dedi.

''Birçok ülkede hükümetler büyümek için büyük paralar harcamak zorunda kaldılar. Oysa Türkiye'de büyüme daha çok özel sektörün atılımları ile gerçekleşti'' diyen Ali Babacan, hükümetin bu durumdan dolayı harcamalarının limitli kaldığını ve iç borçlanmanın düşük seviyede olduğunu belirtti. Babacan, iç borçlanma ile ilgili yaptığı karşılaştırmada, ''Türkiye'deki iç borçlanmanın GSYİH'ye oranı ABD ve çoğu Avrupa ülkesinin üçte biri'' dedi.

Dünyadaki krizlere rağmen son 5 yılda Türkiye'nin finans sisteminde bir yaralanma olmadığını söyleyen Babacan, Seattle Dünya İş Konseyi üyelerine, sahip olduğu büyük potansiyelden dolayı, "İstanbul'u uluslararası alanda önemli bir finans merkezi yapmayı hedefliyoruz'' dedi.

Hem NATO üyesi olduklarının hem de Avrupa ile ilişkilerinin belirli bir düzeyde devam ettiğinin altını çizen Babacan, Türkiye'nin farklı coğrafi alanlara da uzandığını, Afrika Sahra altı bölgesinde Türkiye'nin yatırımlarının hızla ilerlediğini, diğer taraftan, Rusya, Hindistan ve Çin gibi doğu ülkeleri ile de ticari ilişkileri artırdıklarını ifade etti. Babacan Balkanlar, Ortadoğu ve Afrika'ya coğrafi yakınlığının dışında, bu bölgelerle olan tarihi ve kültürel bağlarının da Türkiye'yi yatırım yapılacak ülkeler arasında avantajlı konuma getirdiğini belirtti. Babacan bu bağlamda, Demokratik ve Laiklik özelliklerine sahip Türkiye'nin doğal olarak diğer Müslüman Ortadoğu ülkeler tarafından örnek alınma potansiyeli taşıdığı konusuna da değindi.

''Omuzlarımızda büyük bir sorumluluk var''

Türkiye'nin iç politikasının yanında dış politika duruşu ile de demokrasi, insan hakları ve özgürlüğü savunduklarını belirten Babacan, ''Her zaman barışın yaygınlaşmasını, anlaşmazlıkların diplomatik yollarla çözülmesini tercih ettik. Bölgemizde, sınırlarımızın ötesinde olup bitene karşı omuzlarımızda büyük bir sorumluluk var'' dedi.

Türkiye'de zenginlik ve refahın son 11 yılda çok fazla arttığını söyleyen Babacan, OECD yoksulluk standardı olan günlük 4.3 dolar seviyesinin baz alındığında, 2012 istatistiklerine göre Türkiye nüfusunun sadece yüzde 2,7'sinin bu standardın altında kaldığını belirtti. Babacan, 2002'de bu rakamın yüzde 30 gibi yüksek bir oranla temsil edildiği bilgisinin altını çizerken, yoksullukla mücadele elde edilen başarıya dikkati çekti. Babacan ayrıca, 7 milyara ulaşan dünya nüfusunun 1 milyarlık bölümünün günlük harcama gücünün 1 doların altında kaldığını da sözlerine ekledi.

''ABD, Japonya ve Avrupa'da büyümenin kırılgan''

''ABD, Japonya ve Avrupa'da büyüme kırılgan'' diyen Başbakan Yardımcısı Babacan, büyüme kadar büyüme kalitesinin de çok önemli olduğunu söyledi ve büyüme konusunda dünyanın birçok ülkesi umutsuzken, bazı ülkelerin ise sağlam büyüme anlamında problem yaşadığını belirtti.

Bir soru üzerine, ''Büyüme kriterlerinden bir tanesi doğrudan yatırımın artmasıdır'' diyen Ali Babacan, Türkiye'de Uluslararası Doğrudan Yatırım'ın (UDY) artması ile sermaye kaçışının nerede ise hiç olmadığını belirtti. Türkiye'nin 2002'de 36 milyar dolar olan ihracat rakamının 2012'de 153 milyar dolara ulaştığını, aynı dönemde AB'ye yapılan ihracat miktarının yüzde 60'tan 39'a gerilediğini kaydeden Babacan, Türkiye'nin bu sürede Ortadoğu ve Afrika gibi yeni pazarlardaki ihracat payını büyüterek bu dengeyi sağladığını ifade etti.

''Gelişmiş ülkeler, geçtiğimiz 10 yıla göre düşük büyüme gösteriyor'' şeklinde konuşan Babacan, AB'nin dışında, kısaca BRICS diye anılan (Brezilya, Rusya, Endonezya, Çin ve Güney Afrika) gelişmekte olan yıldız ekonomilerin ortak bir banka kurma çalışmalarından, Şangay Beşlisi'nden, G20'de olup da G8'de olmayan ülkelerden bahsederek, AB'nin dışındaki oluşumların varlığına ve çözüm arayışlarına dikkati çekti.






Haber Ara