Yenişafak yazarı: Hakan Fidan'la Uğur Mumcu arasında ilginç benzerlik
Yenişafak yazarı Salih Tuna bugünkü yazısında Hakan Fidan'a uluslararası arenada gelen tehditleri Uğur Mumcu ile karşılaştırarak arasındaki benzerliğe yazısında yer verdi...
12 Yıl Önce Güncellendi
2013-10-23 06:09:24
'İsrail terör devletine' bağlı Irkçı Siyonist medyanın, 'Türkiye İstihbarat Şefi bir sabah arabasında özel bir sürprizi hak ediyor' tehdidi bana fena halde Uğur Mumcu'nun katledilmesini hatırlattı.
Çünkü...
1993'te, o 'örtük darbe' yılında, Ankara'da evinin önünde arabasına konan özel bir sürprizle (C4 tipi plastik bomba) Uğur Mumcu paramparça edilmişti.
Mumcu, katledilmesinden evvel malum 'kirli savaş' hakkında kapsamlı bir araştırma yapıyordu.
Mahut savaşın muvazaalı olduğuna dair çok önemli bulgular ele geçirmişti.
Daha sonraki yıllarda ayan beyan ortaya çıkan, PKK'yla MİT arasındaki ilginç ilişkileri yıllar öncesinden dermeyan edecekti.
'İç tehdit' sıralamasında birinciliği kimi zaman (mesela, 28 Şubat'ta) 'irticaya' kaptıran PKK'yla (en hafif ifadeyle) 'çok tuhaf' bir savaş yürütülüyordu.
MİT o dönemlerde Başbakanlığa bağlı değildi; tam anlamıyla Genelkurmay'ın kontrolündeydi.
Genelkurmay da (ateşkes döneminde bile) 'Bütün silahlı güçlerinizi sakın sınır dışına çıkarmayın' diyebilen o felaket zihniyetle henüz yüzleşmemişti.
Hulasa...
'Kürt-Türk savaşı' diye sunulmaya çalışılan bu kirli savaş, dış dinamiklerle bunların yerli işbirlikçilerinin Türkiye'yi kontrol etme vasıtasından ibaretti.
Uğur Mumcu işte bu 'vasıtanın' tekerine çomak sokan adamdı.
Hakan Fidan da işte bu kirli 'vasıtayı' durduran en önemli aktörlerden biridir.
Bunu da 'Kürt sorununu' Oslo'dan Ankara'ya taşıyarak 'çözüm sürecini' başlatan siyasi iradenin hizmetinde gerçekleştirmiştir.
Lakin dış dinamiklerin söz konusu kontrol vasıtasını durdurmak yetmez, hepten yok etmek gerekir.
Bunun için çalışılıyor şimdi.
Eskiden 'Kürt sorununa' çözüm arayışı içinde olanlara karşı köstek olan, hatta tuzak kuran MİT'in yerinde bugün 'Kürt sorununu' çözmek için çalışan bir MİT var artık.
Vaktiyle 'Kürt sorununa' çözüm getirmek için girişimde bulunanlara çok ağır bedel ödetmişlerdi.
Özal'ın sırf bu sebeple 93 Nisan'ında zehirlendiği konusunda geniş bir konsensüs olduğu hepinizin malumu. Yine bu sebeple 28 Şubat'ta Erbakan'ı düşürmek için irtica raporları hazırlamışlardı.
'Yeni Türkiye'nin Hakan Fidan yönetimindeki MİT'i, 'Eski Türkiye'deki gibi iç tehdit değerlendirmelerine tezvirat katkısı yapan, hiçbir şey bulamazsa provokasyonlara imza atan, CIA'nın, MOSSAD'ın şunun bunun taşeronluğunu yapan bir teşkilat değildir.
Irkçı Siyonist networkun Hakan Fidan sıkıntısı da buradan kaynaklanmaktadır.
İşin ilginç tarafı şu:
Hakan Fidan'ı hedef seçenler, malum tezviratla (MOSSAD ajanlarını İran'a bildirmek) Batı kamuoyundaki hazır algıyı devreye sokmak için İran'ı mevzubahis ettiler.
24 Ocak 93'de Uğur Mumcu katledilir katledilmez merkez medya da, yıllar yılı oluşturulan 'irtica' algısı üzerinden İran'ı işaret etmişti.
Hatırlayalım lütfen:
Dönemin laikçi esnafı, endişeli modernleri sokaklara dökülmüştü. En ön saflarda da Aydınlıkçılara varıncaya kadar bilumum ulusalcılar vardı.
Hep bir ağızdan 'Mollalar İran'a' diye bağırıyorlardı. (Molla dedikleri de 'irtica' diye diye sabah akşam aşağıladıkları, yaşam tarzlarına matine-suare hakaret ettikleri mütedeyyin kesimlerdi.)
Uzun lafın kısası...
'Kirli savaşın' yollarına taş döşeyen MİT'in ipliğini pazara çıkarmak isteyen Uğur Mumcu'ya, 'bir sabah arabasında özel bir sürprizi reva gördüler.'
O 'kirli savaşı' durdurmak için çırpınan 'Yeni Türkiye''nin MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ı da tehdit ediyorlar
Paniklerini de anlamak lazım tabii:
Bir sabah uyanmışlar ki 'Eski Türkiye'nin yerinde yeller esiyor.
SON VİDEO HABER
Haber Ara