Yıldıray Oğur, İran-PKK ilişkisini deşifre etti
Rejimin özel kuvvetleri Pasdaran’ın Komutanı Muhammed Pakpour'dan Kandil İtirafı: “3 yıldan bu yana Kandil'deki kritik bölgelerin kontrolü bizde, hatta Kandil’e giden yollar açıyoruz...”
12 Yıl Önce Güncellendi
2013-10-07 20:05:58
* Türkiye sınırına yakın Urumiye'ye 1979'dan beri Şii Vali atayan İran neden birden bire PKK'ya yakınlığı ile bilinen Kürt bir vali atıyor?
* 2012'de çatışmada öldürülen 2 İranlı PKK'lının cenazesi neden 1 yıl Malatya Morgu'nda bekletildi?
* Rejimin özel kuvvetleri Pasdaran’ın Komutanı Muhammed Pakpour'dan Kandil İtirafı: “3 yıldan bu yana Kandil'deki kritik bölgelerin kontrolü bizde, hatta Kandil’e giden yollar açıyoruz...”
İşte Yıldıray Oğur'un İran-PKK ilişkisini deşifre eden analizi;
Kimsenin dikkatini çekmemiş bir cenaze haberi. 2012 yılındaki çatışmalarda ölen iki PKK’lının bir yıldan uzun zamandır Malatya Adli Tıp Kurumu’nda bekleyen cenazeleri alınıp Hakkari Yüksekova’nın İran’a en yakın noktasındaki mezarlıkta toprağa verildi. Çünkü iki PKK’lı İranlıydı ve İran devleti PKK’lıların cenazelerinin bile sınırı geçmesine izin vermemişti. Gecikmenin nedeni de buydu. İlamlı Ruhullah Sidinecat ve Merivanlı İdris Fereci'nin cenaze için Hakkari’ye gelen aileleri sınırın öte tarafında mezarlıktan aldıkları toprağı götürebildiler.
İRAN, PKK'YA YAKIN BİR VALİ ATADI
Aynı günlerde sınırın tam karşısındaki Urumiye’de ise İran rejimi kritik bir adım attı. 79 Devrimi’nden beri sadece Şiileri vali olarak atayan rejimin “güleryüzü” Cumhurbaşkanı Ruhani, ani bir kararla Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı şehre bir Kürt'ü vali olarak atadı. Vali Feridun Himmeti, sadece rejime sadık, İran İçişleri Bakanı’na yakın bir isim değil. Aynı zamanda başta Cemil Bayık olmak üzere PKK’ya da yakınlığıyla bilinen bir İranlı Kürt.
İRAN, KAMIŞLI'YA TEMSİLCİLİK AÇIYOR
Ruhani’nin ABD ziyaretinden önce acilen başlattığı Kürt açılımı bununla da sınırlı değil. Rojova’ya bir heyet gönderen, Esed’e Kürtlerle arayı iyi tut tavsiyelerinde bulunan İran yönetimi 2014 Şubat’ında Kamışlı’da da bir temsilcilik açmaya hazırlanıyor.
Peki İran neden durup dururken Kürtlere açılım başlattı?..
Soruyu haklı kılan yakın bir tarih var. İran, 2011’de Kandil’e ortada çok mühim bir sebep yokken ağır bir saldırı düzenlemiş, PKK ana karargâhını kuşatıp, örgütü PJAK’ın İran’daki tüm faaliyetlerine son verdiren bir anlaşmaya mecbur bırakmıştı.
PKK, İRAN'LA SAVAŞI HİÇ ŞART SÜRMEDEN HEMEN BİTİRDİ
PKK yakaladığı militanlarını doğrudan idam eden, Kürtlere göz açtırmayan İran’la savaşı hiç şart ileri sürmeden bitirmiş, militanlarını da yine hiçbir bahane göstermeden Kürtlere açılım yapan Türkiye’ye geri çekmişti.
İRAN: KANDİL'İN KONTROLÜ BİZDE
Geçen hafta gözlerden kaçan kritik bir açıklama İran’ın bölgeye ne derece hakim olduğunu ortaya koydu. Rejimin özel kuvvetleri Pasdaran’ın Komutanı Muhammed Pakpour, Yeni Şafak’ta Çetiner Çetin’in haberine göre şöyle dedi: “3 yıldan bu yana Kandil'deki kritik bölgelerin kontrolü bizde, hatta Kandil’e giden yollar açıyoruz...”
Peki, PKK İran’a neden bu kadar çabuk teslim olmuştu?
Bunun İran PKK’yı kullanıyor, şu İran’ın adamı gibi kriminal analizlerden daha basit bir cevabı var; PKK, İran’dan korkuyor. Ve bunda da çok haklı.
Çünkü İran kimsenin yapıp ettiklerini sorgulayamadığı, kimseye hesap vermeyen bir devlet. İdam kararları verirken de, askerî operasyon düzenlerken de, başka ülkelerde silahlı proxy örgütler kurdururken de kimsenin bir şey diyemediği, dese de bunu dinlemeyeceği çok açık, ne yapacağı kestirilemeyecek başına buyruk bir devletten bahsediyoruz.
Türkiye ise tam tersi. Yapıp ettikleri hakkında hem içeride hesap vermesi gereken bir kamuoyu var, hem dışarıda kendisini izleyen sorgulayan bir dünya.
Ama işte bu İran da Kürtlere karşı açılım yapmak zorunda kaldı.
Bu açılımın en büyük motivasyonu da tabii ki bölgedeki en büyük rakip Türkiye’nin Kürtlere doğru attığı yeni adım.
İçeride beğenilmeyen, PKK’nın “kabak” diye dalga geçtiği paketle Türkiye’nin Kürtlere doğru attığı yeni adımın, Kürtlerin cenazelerini bile kabul etmeyen İran’ın yeni lideri Ruhani’yi telaşla açılım yapmaya teşvik ettiğine şüphe yok. (Bizzat İran’a yakın bilinen Cemil Bayık, İran rejiminin çözüm sürecinden hoşlanmadığını açıklamıştı)
Telaşlananlardan biri de Beşar Esed. “Gözlerini parlatan hediyeler sunan” Yurt “muhabiri”ne konuşan Beşar Esed de ilk kez bu kadar açık Suriyeli Kürtlere ve PKK’ya mavi boncuk göndermiş:
“Kürtlere gelince, onlar da her Suriyeli gibi kendilerini savunuyorlar. Özellikle en baştan beri vatan ve devletin yanında yer alarak güçlü bir duruş sergilediler. Kürtler halk olarak bir duruş sergiliyor. Bu teröristlere karşı mücadelemizde her oluşumu destekleriz. Kürtler de dahil. Vatanı koruyan herkesi destekleriz. Parti ve oluşumları ile birlikte... Bu kriz Kürtlerin vatanseverliğini ortaya koymuştur. İleride hangi yönetim olursa olsun herkes bu dönemi hatırlayacaktır.”
Kürtler yine ateşkeste, barışta kazanıyor. Türkiye gibi bir demokraside, büyük bir ekonomide elde ettikleri kazanımlarsa bütün bölgedeki Kürtlerin hayatını değiştiren bir ivme oluşturuyor. Sıradan bir Kürt’ün hayatındaki karşılığı açısından Türkiye’de elde edilen kazanımlarla, İran, Suriye gibi otoriter rejimlerden elde edilen akıbeti meçhul stratejik kazanımlar hatta Irak’ta bağımsızlığa doğru atılan adımlar kıyas edilemez.
Bunu bir de her şeyi Kandil çözer zanneden Cemil Bayık’ın anlaması gerek. Öcalan yakalandıktan sonra iki yıl Şam’dan Kandil’e gitmeyen Cemil Bayık’ın…
SON VİDEO HABER
Haber Ara