Ahmet Hakan'ın Hürriyet gazetesindeki "Sen solculuk yapmıyorsun din düşmanlığı yapıyorsun" başlıklı (24 Eylül 2013) yazısının ilgili bölümü şöyle:
Başbakan Erdoğan demiş ki:
Peygamber efendimiz tek önder, rehber ve hayatı bizim için izdir.
Çocuklarımız seçmeli dersleri seçerken buna dikkat edelim.
Anne-babaların yavrularının geleceği için bu konuda hassas davranmalarında yarar var.
Bu arada “Bediüzzaman Sempozyumu”na katılan bazı bakanlar, Said-i Nursi’yi övmüşler, “Onun gibi yaşamalıyız” demişler.
*
Bütün bunlar karşısında adı “Sol” olan gazete, hakaret üstüne hakaret yağdırmış.
Attıkları manşetler şunlar:
Böyle buyurdu yobaz.
Gericilikte birbirleriyle yarıştılar.
Gericilik tüm çıplaklığıyla ortaya çıktı.
*
Bir Başbakan, kendi seçmenlerine “Çocuklarınız için seçmeli dini temalı dersleri seçerseniz iyi olur” dediğinde...
Yani bunu tavsiye ettiğinde...
Sırf işin içinde “dini bir tema” olduğu için...
Adı “Sol” olan gazete ona “yobaz” ya da “gerici” sözcüğünü manşetten boca ediyorsa...
Said-i Nursi’yi öven bakanlara, sırf bu yüzden “gerici” ve “yobaz” sıfatlarını uygun görüyorsa...
Ogazetenin yaptığı şeye solculuk denmez.
*
Peki ne denir?
Solculuk adına din düşmanlığı yapmak denir.
Hatta yobazlık denir.
Hatta gericilik denir.
Dini bir tema gördüğünde aklına gelen ilk sözcük “yobaz” ise, sen yobazın dik alasısındır.
Dini bir tavsiye gördüğünde aklına gelen ilk sözcük “gerici” ise, sen gericinin dik alasısındır.
Gerisi ise teferruattır.