Mümtazer Türköne: PKK, Gezi’ye çıkacak mı?
Zaman Gazetesi yazarı Mümtazer Türköne bugünkü yazısında: Bayık’ın “Gezi özeleştirisi”, sezon başlayınca PKK’nın kitlesel eylem pazarına çıkacağını haber veriyor.
12 Yıl Önce Güncellendi
2013-09-05 03:21:18
Hepimizin kafasını karıştıran bir tablo var ortada. PKK’nın silahlı adamları şehirlerde dolaşıyor. Dağa çıkan adam sayısı artıyor. Kimlik kontrolü yapıyor. Bingöl’de 200 kilo patlayıcı ele geçiriliyor. PKK’lı ve BDP’li isimlerden sürekli açık veya üstü kapalı tehditler geliyor. PKK/BDP önümüze yansıyan bütün görüntülerde bildiğimiz “kaba tehdit” yöntemine başvuruyor. Bu yöntem mafya tekniklerinden pek farklı değil: Ülkenin üzerine “çöküp” istediğini elde etmek için, bildiğiniz tipik “tutmayın beni” repliğini tekrarlıyor. Mesele şurada: PKK’yı tutan kimse yok. Buna rağmen, “tutmayın, yıkarım, yakarım” demeye devam ediyor. Bu durumda iki sorunun cevabını aramamız lâzım: Birincisi PKK ne istiyor? İkincisi, istediğini elde edemezse tehdit ettiği gibi şiddete başvurur mu?
Bu kadar sık ve yüksek perdeden tehditlerde bulunmak PKK’nın şiddete başvurmayacağının, daha doğrusu başvuramayacağının işareti. PKK rüştünü, sadece silahlı eylemlerle kanıtlamış bir örgüt. Barış süreci, PKK’nın kendisini var eden bu şiddetten vazgeçmesi üzerine inşa edildi. Bu yüzden varoluş sorunları yaşıyor. Bu ontolojik boşluğu kapatmak için şiddetin kendisinin değil de sadece lafının geçtiği tehditlerde bulunuyor. PKK’nın verdiği şiddet fotoğraflarının ve sözlerinin amacı süreci baltalamak değil, bu boşluğu doldurmak. Hiyerarşiyi ve disiplini muhafaza edebilmek ve safları sıkı tutabilmek için “sert” bir duruş sergiliyor. Tehdit mesajları, PKK’nın kendi tabanına yönelik propagandadan ibaret. Cemil Bayık’ın BBC’ye verdiği mülakatta verdiği “Gezi’ye çıkarız” mesajı, bu içi kof tehditlerden biri. PKK’nın lider kadrosu çok konuşuyor. Bu kadar çok lafın içine, ince politikaların gizlenmesi çok zor. PKK, sokak şiddetini yaygınlaştırma tehdidi ile kamuoyu ve hükümet üzerinde baskı kurmayı, tabanına da bildik yöntemlerle kendini gerçekleştireceği ve ifade edeceği kanalları açmayı böylece barış sürecine ağırlığını koymayı amaçlıyor. Gezi Parkı eylemlerinin, toplumun bir kesiminde yarattığı sempatiyi kullanarak ittifaklar geliştirmeyi planlıyor. Demek ki PKK, Gezi eylemlerinin devamı olarak bu ay içinde başlayacak kitlesel şiddet eylemlerine bütün ağırlığını koyacak. Ancak bir problem var. PKK’nın dâhil olması durumunda, Gezi eylemcilerinin oluşturduğu geniş koalisyon sürdürülebilir mi?
Yırtıcı kuşlar meydana çıktığı zaman güvercinler ortadan kaybolur. PKK’nın ağırlığını koyacağı eylemlerde diğer grupların tam kadro yer alması çok zor. Çevrecilerin, Kemalistlerin, eşcinsellerin, radikal sol grupların, CHP’lilerin, ulusalcıların PKK’nın yer aldığı eylemlerde kendi bağımsız kişilikleri ortadan kalkar. Sonuç: Güvercinler kaybolunca Gezi, PKK’nın tek başına rol aldığı bir sahneye döner. Yani, sona erer.
Demek ki tehditler PKK’nın PKK’ya propagandasından ibaret. PKK’nın ne istediği, sorusunun cevabını bu tehditlere pabuç bırakmadan başka yerde aramak lazım. Kürt konferansı yeniden ertelendi. Suriye’de PKK/PYD, geniş Kürt tabanı üzerinde silahla kurduğu hegemonyayı sürdürmekte zorluk çekiyor. Kürt Konferansı hazırlık komitesi üyelerinin PKK’nın “Rojawa’da katliam” iddiasını çürütmesi, derinlerde kıran kırana bir nüfûz rekabetinin sürdüğünün işaretlerinden biri. Olan şu: PKK’nın politik hedefleri ile Kürt sorunu arasındaki bağlar zayıflıyor. PKK, diğer Kürt gruplarına ve Türkiye’ye yönelik çıplak bir iktidar savaşı yürütüyor. Karşımızda Kürt ulusal davası ile bağlarını kopartmış, Kürt sorununu iktidar aracı olarak kullanan bir siyasî hareket duruyor.
Kısaca PKK şiddet değil iktidar istiyor. Şiddet tehditlerini de iktidardan pay almak ve silahla sağladığı hegemonyayı sürdürmek için sıralıyor. Barış sürecine değil, bu tehditlere anlam vermek için PKK’nın iktidar hesaplarına bakmamız lâzım.
SON VİDEO HABER
Haber Ara