Dolar

34,8656

Euro

36,6417

Altın

3.050,24

Bist

10.058,47

Hilal Kaplan'dan Ertuğrul Özkök'e: Bir zahmet çık aradan!

Ertuğrul Özkök ile AK Parti Sözcüsü Hüseyin Çelik arasındaki tartışmaya Yeni Şafak gazetesi yazarı Hilal Kaplan da katılarak 'Özkök, kendi tabirinle 'aynadaki suratın tabak gibi' ortadayken, bir zahmet çık aradan!' dedi.

12 Yıl Önce Güncellendi

2013-08-25 12:33:10

Hilal Kaplan'dan Ertuğrul Özkök'e: Bir zahmet çık aradan!

Hilal Kaplan'ın Yeni Şafak gazetesindeki "Ertuğrul Özkök 'iş başında'" başlıklı (25 Ağustos 2013) başlıklı yazısı şöyle:


Türkiye'de medya, uzun yıllardır patronun ve askerin memnuniyetini sağlamak için sivil hükümetlerle mücadele etme alanı olarak kullanıldı. Talimat ya patrondan ya askerden gelirdi ve 'meydan savaşı'nı hep bu türden gazeteciler yürütürdü. Bazı medya patronla-rını ve askeri memnun edemeyen hükümet, derhal medyanın hedefine konurdu. Bu minvalde Özkök, patronu için gerekirse 'emir eri', gerekirse 'iş bitirici' olan gazeteciler arasında bulabileceğimiz en sarih örnektir.

Ancak gerçekten Türkiye'de her şey olabiliyorsunuz ama rezil olamıyorsunuz galiba. Özkök, medya-asker-hükümet denklemin-deki en zelil örneklere imza atmış bir genel yayın yönetmenliği yapmış, Ahmet Kaya'yı hedef göstermiş, başörtülü kadınların üniver-siteye girme ihtimalini '411 el kaosa kalktı' manşetiyle karşılamış ve daha pek çok zulümde başı çekmiş olsa da bugün hâlâ köşe-sinden -pardon 'nehir kenarı'ndan- gazetecilik ahkâmı kesebiliyorsa, bunu ülkemizde 'rezil olma imkânı'nın yokluğuna borçluyuz. Utanmamış, dün de yine 'talimat gazeteciliği' adı altında, Ak Parti'ye kategorik muhalefet yapmayan gazeteleri hedefine koymuş.

Rezil olamayanı rezil edemeyebiliriz ama hatırlayabiliriz. Aşağıdaki telefon kayıtları, 22.10.1998 tarihinde Özkök ile dönemin dev-let bakanı Güneş Taner (2004'te Türkbank ihalesine fesat karıştırmaktan Mesut Yılmaz'la beraber Yüce Divan'da yargılandı) arasın-daki konuşmadan alınmıştır. Bir dönemin gazetecilik anlayışını görmek bakımından ibretliktir:

Özkök: Sen şey de mi, şeyden mi dinliyorsun beni açıktan mı?

Taner: Hı, tabii alayım. Ha şimdi söyle.

Özkök: Ya şimdi Güneş biz biliyorsun bir tane karton fabrikası kuruyoruz Kocaeli'nde, ondan sonra size bir teşvik başvurumuz var.

Taner: Tamam.

Özkök: 50 milyon dolara kadar teşvik veriyorsunuz, şey pardon 50 milyon dolar en az olacak. Bizimki 130 milyon dolarlık falan bir teşvik...

Taner: Eee, veririz.

Özkök: Senin masanda duruyormuş bu.

Taner: Yoo, daha bana gelmedi.

Özkök: Gelmiş sana, öyle dediler bana.

Taner: Dur bakayım bana gelmedi ama şimdi sordururuz söyle bakayım, isim ver.

Özkök: Meyta.

Taner: Meyta mı?

Özkök: Meyta galiba, evet Meyta mı Meyfa mı öyle bir şey karton fabrikası.

Taner: Bana teşvik uygulama genel müdürünü bağlar mısın? Ha sen söyle bana ben öbür telefonla istettim.

Özkök: Bir sor bakalım bir öğren yahu?

Taner: Ben şimdi öğreneyim de ne olduğunu durumun.

Taner: Dur bir dakka... Alo ya bir şey sorucam sana, bu şeyle ilgili bir teşvik bizde bekliyor mu? Meyta diye karton fabrikası... Korkmaz Yiğit mi, hayır Milliyet grubunun değil ya, bu şeyin Meyta da bu şeyin Aydın

Doğan'ın tamam...

( ...)

Özkök: Hakikaten ya bu Türk Ticaret Bankası olayı... Bu gazete yine bir şey yapıyor bir tarafa.

Taner: Hı...

Özkök: Yazıyoruz abicim.

Taner: Yazmanız lazım çünkü yarın siz de çok zor durumda kalırsınız ya.

Özkök: Evet.

Taner: Mehmet Emin'le görüşmüş seninki.

Özkök: Evet görüştü, görüştü.

Taner: Ondan sonra tekrar görüşecekler herhalde.

Özkök: Onun havası ne?

Taner: Ben şey yaptım ona dedim ki yahu yap bu işi...

***

Özkök: Doğru, doğru. Peki yahu Güneş, verin artık bunu satış falan verin bunu ya.

Taner: Ya vericez de şimdi devletin yani şimdi.

Özkök: Abi, devlet ilk defa mı kağıt verecek Allah aşkına yapmayın bu yahu.

Taner: Ya mesele o değil, bütün mesele şimdi sorumluluk meselesi var.

Kimin ne sorumluluğu, şimdi bunun içersinde bunun ne kadarı bana ait, ne kadarı başbakanın sorumluluğunda belli değil ki. Yani şimdi ben kalkıp da emniyetin çok gizli diye Merkez Bankası'na yazdığı ve

Merkez Bankası Başkanı'nın bana göstermediği dokümanı ben nasıl vereyim ki.

Özkök: Ne olacak abicim, sen kendini koruyacaksın ya...

(…)

Özkök: Ben seni orada yazayım mı peki bunu?

Taner: Yazma. Yani bir numara çekme, çünkü olduğu takdirde bir sürü şeyin içersine şey olur yani habercilik açısından senin işine yarar da benim işime yaramaz. Yani bunu alacağın yer Başbakan. Senin başbakanı yakalayıp, alman lazım. Gelsene Ankara'ya.

Özkök: Bugün mü? Abi dün oradaydım ben.

Taner: Niye haber vermedin, ben akşam Zafer'i başbakana götürdüm.

Geldiğin zaman beni niye aramıyorsun. Ben sana dedim ya sen beni boş veriyorsun diye. Oğlum bak biz bu işlere katılmadık ha korkma benden.

Özkök: Yahu ne korkucam senden bırak Allah aşkına yahu. Benim başka işim vardı dün akşam.

Taner: Bilmiyorum tabii, ne işin vardı ama?

Özkök: Hı hı..tahmin ettiğin işim vardı.

***

Taner: Söyleyemem oğlum söyleyemem yapamam. Yani biliyorsun ne onunkini sana ne de seninkini ona söyleyemem onun için gel buraya, kendin başbakana gel.

Özkök: Telefonlara bile çıkmıyor artık adam.

Taner: Kim?

Özkök: Mesut.

Taner: İşte böyle zamanda arayı şey yap.

Özkök: Arayı ne yapalım ben kardeşim çıkmıyor bile telefonuma yahu...

Taner: Sen de telefonla uzaktan idare etmeye çalışıyorsun.

Özkök:
Bugün onun ağzından manşet yaptım, daha ne yapayım.

( .... )

Taner: Valla ipucu falan veremem. Gel diyorum sana sen dinle beni, atla uçağa gel ne işin var?

Özkök: Yarın sabah 8 uçağıyla şeye gidiyorum Paris'e. Rahmi Bey'in davetlisi olarak gidicem.

Taner: Ulan çok mu önemli Rahmi Koç'un davetlisi olmak?

Özkök: Önemli abicim önemli.

Ertuğrul Özkök, 2010 yılında, 'Aynaya baksak, ne görürüz?' başlıklı yazısında, bu görüşmeyi kabul etmiş; eleştiri aynasında karşı-laşacağı yine kendi yüzü olacağı için gazetecilik ahkâmı kesmemeye söz vermişti. O yüzden diyorum ki: Medya patronu-siyaset-gazeteci denklemini konuşalım, sorgulayalım, eleştirelim. Ama Özkök, kendi tabirinle 'aynadaki suratın tabak gibi' ortadayken, bir zahmet çık aradan!

Not: Kayıtlarla bağlantılı manidar bir yazı okumak isterseniz: Ertuğrul Özkök, 'Güneş Taner politikası desteklenmeli', 23.09.1997 http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/haber.aspx?id=-265565

Kayıtların tamamı: http://www.dorduncukuvvetmedya.com/arsiv/kaset.htm



SON VİDEO HABER

İstanbul'dan Halep'e giden Suriyeliler konuştu

Haber Ara