Abdülkadir Selvi: Dersim'de Kürtleri değil kendi geleceğimizi zehirlemişiz
Yenişafak Gazetesi yazarı Abdülkadir Selvi bugünkü 'Bese Hozat neden dağlarda' başlıklı yazısında PKK'daki önemli noktaları kaleme alıyor...
12 Yıl Önce Güncellendi
2013-08-13 05:05:15
Bu sözler, 1 ay önce PKK'nın eş başkanlığını üstlenen Bese Hozat'a ait…
Temmuz ayında PKK yönetiminde çok önemli değişiklikler oldu.
Biz bunun çözüm sürecine dönük yüzüne odaklandık.
Doğru bir iş yaptık. Ama onun ötesinde de analiz edilmesi gereken değişiklikler yaşandı.
Bunun başında da PKK'nın her kademesinde kadınların eş başkanlık görevini üstlenmeleri geliyor.
Biz PKK'da Murat Karayılan'ı ya da Cemil Bayık'ı hadi bir adım daha ileri gideyim Behoz Erdal'ı ya da Sabri Ok'u tanıyoruz. Zorlasanız buna 5 isim daha ilave edebiliriz ama onun ötesinde yok.
Aslında 30 yıldır mücadele etmemize rağmen PKK'yı da yeterince tanıdığımız söylenemez.
Hele örgüt içinde kadınların etkinliğini pek bilmiyoruz. Hele Bese Hozat'ı hiç tanımıyoruz.
Ama tanımamız ve iyi analiz etmemiz gereken bir portre. PKK'da kadınların Öcalan'a bağlılıkları çok yüksek. Bese Hozat'ta da bu fark ediliyor.
Lise eğitimi nedeniyle kısa bir süre Kayseri'de yaşamış, onun dışında hayatı Dersim'de ya da dağlarda geçmiş.
Tunceli Hozatlı. Alevi-Kürt kimliğine sahip.
Neden dağa çıkmış?
'Bizi PKK'ya yönelten Dersim'deki katliamlar oldu. Aile katledilmiş. Dedem, amcalarım. Benim nenem anlattı bunları. Kaçmış gitmiş dağda bir taşın altına saklanmış. Yandaki köyden bir kadını getirip hamile kadının karnını yarmışlar. Köye gelmişler insanları samanlığa doldurup yakmışlar. 5-6 çocuk kalmış.'
Bu PKK'nın iddiaları diyebilirsiniz. Türkiye Cumhuriyeti'nin en uzun süreli Dışişleri Bakanlarından, Cumhurbaşkanı vekili İhsan Sabri Çağlayangil de, 'Ordu zehirli gaz kullandı. Mağaraların kapısının içerisinden bunları fare gibi zehirledi. Ve yediden yetmişe o Dersim Kürtlerini kestiler' demişti.
Hem de ulusalcılığın kalesi CHP'nin genel başkanı olan Kemal Kılıçdaroğlu'na verdiği röportajında…
Türkiye'de PKK'yı en iyi anlayan isimlerden birisi Cem Ersever'di.
''Siz PKK'yı dağda aramayın. PKK akademik kariyerini Diyarbakır Cezaevi'nde yaptı'' demişti.
Bese Hozat'ın anlatımlarına dönecek olursak, bence asıl vurucu cümle şu: 'Bu sende bir hafıza oluşturuyor. Bunu süreçle (PKK olarak) dayatıyorsun.'
Yani…
O gün mağaralara doldurup fare zehirler gibi zehirlediğiniz Dersim Kürtlerinin torunları dağlarda.
Bir de Alevi kimliği var.
'Kürt ve Alevi olduğun bilindiğinde ötekileştiren, küçümseyen, aşağılayan bir yaklaşım var. Alevilik, ahlaksızlık, kafirlik, Allah'ı, dini, Kur'an'ı olmayan bir şey olarak yansıtılıyordu.'
Bu sözler de Bese Hozat'a ait.
'Kayseri'de ötekileştirmeyi Alevilik ve Dersimlilik üzerinden yaşadım.'
Her ötekileştiren silah alıp dağa çıksın ya da bir terör örgütü kurup mücadele etsin demiyorum. Ama bu durum şapkayı önümüze koyup düşünmeyi gerektirmiyor mu?
Bu devlet ötekileştirilen kesimler ve onların yaşadığı travmalar üzerine oturuyor.
PKK, Kandil'den değil bu travmalar üzerinden yükseliyor.
Geldiğimiz durum.
İnek pasaportu bile verilmeyen Suriye Kürtleri, geçici yönetim ilan etmek üzere. Fiili özerkliğe sahipler.
Saddam'ın kimyasal gazla katlettiği Irak Kürtleri çoktan özerk yönetimlerini kurdular.
Biz 30 yıldır amansız terör saldırısı ile karşı karşıyayız. Demokratik yoldan sorunu çözebilme çabasındayız. İran'ın ne olacağı belli değil.
Kendi ellerimizle ektiğimiz kan çiçekleri dağlarda silah oldu bizi vuruyor.
PKK'daki kadınları incelerken bir şey dikkatimi çekti.
Alevi Kürt kadınların önemli bir kısmı Maraşlı.
Pazarcık ya da Elbistan.
Paris suikastında öldürülen Fidan Doğan gibi…
Doğum tarihleri 1978 sonrası.
Yani 150 Alevi vatandaşımızın öldürüldüğü Maraş katliamı sonrası.
Aslında o gün Dersim'de Kürtleri değil kendi geleceğimizi zehirlemişiz, aslında o gün Maraş'ta Alevileri değil kendi geleceğimizi katletmişiz.
Haber Ara