Abdülkadir Selvi: Bizim diktatör
Yenişafak yazarı Abdülkadir Selvi dünden bügüne Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ı köşesine taşıdı...
12 Yıl Önce Güncellendi
2013-08-12 04:02:32
Her göreve seçimle gelen.
Aynen Obama gibi Merkel gibi Cameron gibi…
10 kez seçime girdi. Beyoğlu Belediye Başkanlığı ile milletvekilini seçimini kaybetti ama ondan sonraki her göreve seçimi kazanarak geldi.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı için SHP'den Zülfü Livaneli, ANAP'tan İlhan Kesici, DYP'den Bedrettin Dalan'la yarıştı.
Bizim diktatör İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminde yüzde 25 oy oranı ile birinci çıktı Allah sizi inandırsın ki, o göreve seçimle geldi.
Bizim diktatör seçimle geldi ama sizin demokratlar onu seçimle göndermedi. Siirt'te şiir okuduğu için, önce görevden alındı, sonra hapse atıldı.
Hollywood yıldızları o gün de hayattaydı, o gün de Hollywood ünlüsüydü ama sesleri çıkmadı.
Recep Tayyip Erdoğan cezaevinden çıkınca dağa çıkmadı. Mücadelesini yine demokratik hukuk devleti içinde verdi.
AK Parti'yi kurdu.
AK Parti Genel Başkanlığı'na seçimle geldi.
3 Kasım 2002 seçimlerine girdi.
DYP'den Tansu Çiller'le, CHP'den Deniz Baykal'la, MHP'den Devlet Bahçeli ile DSP'den Bülent Ecevit'le, ANAP'tan Mesut Yılmaz'la, Genç Parti'den Cem Uzan'la yarıştı ve kazandı.
Partisi tek başına iktidar oldu ama kendisi seçimlere sokulmadı.
Hollywood yıldızları o gün de ünlüydü ve o gün de sesleri çıkmadı.
O tarihten sonra Recep Tayyip Erdoğan tam 3 genel seçime 2 yerel seçime girdi. 2 referandumda yarıştı. En son seçimde 21 milyon kişinin oyu ve yüzde 50 destekle iktidar oldu.
Anlayacağınız bizim diktatör bulunduğu her makama seçimle geldi. Aynen Obama, Merkel ve Cameron gibi…
Ha bu arada 27 Nisan'da bizim diktatöre karşı askerler muhtıra verdiler. Allah'ın işi işte. Demek ki diktatörlere de muhtıra verilebiliyormuş.
Ne mi yaptı bizim diktatör? Muhtıraya karşı durdu.
O zaman da ünlüydü Hollywood yıldızları, ama konuşmadılar.
Bırakın The Times'e ilan vermeyi, tek sütunluk açıklama bile yapmadılar.
Muhtıra yetmedi.
Üstüne üstlük bir de partisini kapatmaya kalkıştılar.
Bu durumda ne yaptı bizim diktatör?
Partim kapatılırsa ben de dağa çıkarım mı dedi.
Yok.
Gitti mahkemeye, her hukuk devletinde olduğu gibi savunmasını yaptı.
O zaman da ünlüydü Hollywood yıldızları ama o zaman da konuşmadılar.
En azından demokratik hukuk devletinde, demokrasinin vazgeçilmez unsurları olan partiler kapatılamaz demediler.
Sonra hukuk galip geldi, partisi kapatılmadı.
Bizim diktatör bu durumda ne yaptı biliyor musunuz?
Darbelerle hesaplaşma dönemi başlattı, darbecilerin yargılanmasının yolunu açan Anayasa değişikliğini gerçekleştirdi, onu da yine millete götürüp yüzde 58 oy oranı referandumda kabul edilmesini sağladı.
Çetelerle, cuntalarla, Ergenekon'la ve darbecilerle mücadele dönemini başlattı.
Aynen Yunanistan'da, Şili'de, Arjantin'de olduğu gibi, darbecilerin yargılanması, Gladio'dan hesap sorulması da bizim diktatörün zamanında yapıldı.
Birinci, ikinci, üçüncü demokratikleşme paketleri yine bizim diktatörün zamanında çıkarıldı, dördüncüsü ise yolda.
Bunları yılbaşı için hazırlanmış hediye paketi sanmış olmalılar ki, Hollywood yıldızlarından ses çıkmadı.
Alevi çalıştaylarıyla Alevi sorununa el uzattı, Dersim'den özür dileyerek yeni bir devrin kapısını araladı.
Sıra Uludere'de…
Ha bu arada bizim diktatör bir de çözüm süreci başlattı.
Hem de bizim Hollywood ünlülerinin Gazze'ye misket bombaları ile dökme kurşun operasyonu yaptığı sırada İsrail'e destek açıklaması yaptığı bir dönemde.
Wikipedia'ya göre Occupy Wall Street eylemlerinde 32 kişi hayatını kaybetti, Hollywood ünlülerinden ses çıkmadı, ABD Başkanı Obama'nın, 'Öldürülen ben olabilirdim' dediği siyahi genç Martin'in öldürülmesi hakkında seslerinin çıkmaması gibi.
Her şeyi anladım da Hollywood yıldızları, bir şeyi anlamadım bizim diktatörler hep demokrasiyle geldi, sizinkiler onları darbeyle gönderdi.
Bunun adına da siz demokrasi dediniz…
SON VİDEO HABER
Haber Ara