Arap seçkinleri siyasal islamı geri itiyor
Ramzy Baroud: Tarih boyunca İslam ve Arap egemen sınıflar arasında başarılı bir birlik oluşturulamamıştır. İslamcılar ya seçildi ya da çatışma hüküm sürdü. Bu çatışmaların kötü sonuçları Arap yöneticilerin yönetimde ne kadar zeki olduğuna bağlı olarak çeşitlilik kazandı. Ürdün'de İslam muhalefet partileri ve egemen sınıf arasında her zaman düşük seviyeli anlaşmazlık olmuştur.
12 Yıl Önce Güncellendi
2013-08-07 17:17:53
TIMETURK / HABER MERKEZİ
Ramzy Baroud*
Mevsimler gelip geçiyor ama Arap ülkeleri süregelen karmaşanın içinde kalmaya devam ediyor. Bunu Arap Baharı olarak adlandırdılar ama bu bahar eğer var olduysa gerçekten bitmedi ve şimdi çok daha karmaşık bir hal aldı.
İsrail politikacıları ve analistleri tarafından tercih edilen bir terim olan İslam Kış'ıda yok. Arap isyanlarının İslami boyutu faydasının ötesinde bir propaganda aracı olarak siyasi gerçekleri anlayan biri tarafından ele alınmalıydı. İslam her zaman Arap uluslarını anlamada birleştirici unsur olmuştur ve olacaktır.Siyasal İslam, bazı açılardan politik ifade, yönetim ve Batı eğilimlerine karşı bir hukuk platformu olarak İslam arasında bir asırlık mücadelenin bir tezahürü olarak devam eden çekişmenin kalbinde yer alır.
Tarih boyunca İslam ve Arap egemen sınıflar arasında başarılı bir birlik oluşturulamamıştır. İslamcılar ya seçildi ya da çatışma hüküm sürdü. Bu çatışmaların kötü sonuçları Arap yöneticilerin yönetimde ne kadar zeki olduğuna bağlı olarak çeşitlilik kazandı. Ürdün'de İslam muhalefet partileri ve egemen sınıf arasında her zaman düşük seviyeli anlaşmazlık olmuştur.
Ama tüm başarısız deneyler nispeten düşük bir maliyetle olmadı. Cezayir'de uyum çabası çok yanlış gitti. 1991 Cezayir iç savaşı bir on yıl sürdü ve 200.000 kişinin ölümüne neden oldu. Bu kadar kanlı olması gerekmiyordu çünkü oldukça umut verici bir şey ile başlamıştı : Seçim. İslami Kurtuluş Cephesi elinde bir güvence kaybı gibi görmesi korkusuyla iktidardaki Ulusal Kurtuluş Cephesi ilk turdan sonra seçimleri iptal etti.
Verilen söz Cezayir'in en büyük ikinci kabusuna dönüştü, ilki 1954-1962 sömürge Fransa'nın özgürlük çabaları daha da kanlıydı. O zaman tam bir felaket için bütün malzemeler yerindeydi. Derin zenginleştirilmiş iktidar partisi ile ülkeyi yöneten güçlü bir ordu vardı.
Ayrıca egemen sınıfın samimiyetinden şüphe eden radikal bir genç nesil oluşmuştu. Seçimleri iptal etmek bardağı taşıran son damla oldu ve bu katliamın tek ortak paydasıydı. Şimdi bile Cezayir gidecek bir yol haritası olmadan çok çatışmalar sonucunda sıkışıp kalmış durumda.
Genellemelerden kaçınmak gerekse de bazı medyaların Arapları ve Müslümanları bir söylem içine aldıklarını biliyoruz. Cezayir ve Mısır arasındaki benzerlikler esrarengizdir.
25 Ocak 2011'de Mısırlılar egemen seçkinlerin mutlak gücünü kırma amacıyla ayaklandılar. Ama bunun uzantısı olarak devrim daha geniş bölgeyi ve Hüsnü Mübarek rejimine yardım eden uluslararası holdingi hedef almış olabilirdi. Aslında hamileri 'iletişim ağ' olmadan başta ABD olmak üzere Mübarek saltanatını sürdürmede asla başarılı olamazdı. Mısırlılar dış politika gündemini geliştirmek için çok az zaman yada kaynak buluyorlardı. Çünkü devrimleri çok fazla engelle karşı karşıya geldi ve sabotaj girişimleri oldu.
Aynı eski bozuk medyayı kullanarak bu milletin koruyucusu ve devrim muhafızı olarak kendini tanıtmasına rağmen bir yandan ordu hala yetki sahibidir. Diğer taraftan toplu isteği somut bir şeye dönüştürmek için Mısırlılara izin veren uyumlu bir yapı yoktu.
Her birinin dürüstçe ve demokratik İslamcı partilerin kazandığı tek forum; seçim ve referandumdur. Adil ve şeffaf seçimler olabilir ama sonuçları Mübarek rejiminin su yüzüne çıkmasına neden oldu.
Asla dağılmayan altyapısını kullanarak güçlü iş adamları tarafından sahip olunan bir çok bozuk medyaya rağmen eski rejim kendisine karşı devrimi kendisine döndürmeyi başardı. 30 Haziran 2013'ü zekice sattı, protestolar 25 Ocak 2011 ayaklanmasından sonra yanlış yolu düzeltmek için bir çağrı gibiydi. Mübarek'i protesto eden milyonlar demokratik yolla seçilmiş Mursi'yide protesto ediyordu.
Mısır şu anda iç savaş konusunda diğer bir Cezayir olmada ilk adımını attı. Darbe liderleri yaptıklarının etkilerini tam olarak anlayabilirler mi?
2010 yılının Aralık ayında dünyaya ilham veren küçük bir ülke olan Tunus'un üzücü destanı çok geride değil. Milliyetçi politikacı Mohamed Brahmi'den sonra başka bir yüksek profilli politikacı Chokri Belaid suikaste kurban gitti.Tunus, hükumeti devirmek isteyen ve yönetim için demokratik hak talep edenler arasında kaldı. Her iki yolda da İslamcılar laiklere karşı hedefiyle bazı şüpheli eller Tunus'u uçuruma itmek istiyor.
Suriye bu zamana kadarki en kanlı örnek. Suriye iç savaşında çatışma ile ilgili umutlar yüksekti ama savaş hızla tehlikeli bir mezhep savaşına dönüştü.
Üzücü bir şekilde Arap rejimi kazanç elde ediyor. Bazıları bunu savaşla, bazıları askeri darbe ile ve bazıları da komplo planlayarak yapıyor. İsyanlar pahalıya mal olsa da şuda bir gerçek ki, eski Orta Doğu paradigmasının güçlü seçkinleri yeniden canlanması mümkün olmayan gibi görünen zayıf halkları ezen müthiş müttefikler tarafından desteklendi.
Uluslararası sendikasyon köşe yazarıdır ve PalestineChronicle.com'un editörü
BU MAKALE AYŞE EREM TARAFINDAN TIMETURK İÇİN TERCÜME EDİLMİŞTİR
SON VİDEO HABER
Haber Ara