Dolar

34,8957

Euro

36,7306

Altın

3.012,17

Bist

10.058,63

Şahin Alpay: El Sisi İslamcı mı?

Zaman Gazetesi yazarı Şahin Alpay : ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, geçen hafta Pakistan’a yaptığı ziyaret sırasında, “Mısır’da ordu halk istediği için yönetime el koydu, şimdi demokrasiyi geri getiriyor” dedi. ABD yönetiminin, “darbeye darbe” demekten kaçınmasının (en azından İsrail’le ilişkileri açısından) Mısır’da ordu üzerindeki nüfuzunu kaybetmek istemeyişinden kaynaklandığı anlaşılıyor.

12 Yıl Önce Güncellendi

2013-08-06 03:49:49

Şahin Alpay: El Sisi İslamcı mı?
Mısır “savunma bakanı, silahlı kuvvetler komutanı ve başbakan yardımcısı” General Abdülfettah El Sisi ise, Obama yönetimine Mısır’a F–16 savaş uçaklarının satışını askıya aldığı ve yeterli ekonomik yardım yapmadığı için ABD’ye kızgın. The Washington Post gazetesine verdiği mülakatta, “Mısırlıları yalnız bıraktınız. Onlara sırt çevirdiniz. Mısırlılar bunu unutmayacak...” dedikten sonra ekledi: “ABD yönetiminin Müslüman Kardeşler (MK) üzerinde çok etkisi var; bunu kullanarak mevcut çatışmaya son vermesini bekliyorum.” (03.08.2013) Aynı mülakatta, ısrarlı sorular karşısında, seçimlerde başkanlığa aday olup olmayacağı sorusuna net bir cevap vermekten kaçındı.

Bu arada Sisi’nin kimliği giderek daha iyi anlaşılıyor. Amerikalı siyaset bilimci Robert Springbord’un bu bağlamda çok dikkate değer bir analizi yayımlandı. “Sisi’nin Mısır için İslamcı gündemi” (Foreign Affairs, 28.07.2013) başlıklı makalede yazılanları satırbaşlarıyla aktarmak istiyorum. Springbord’a göre, demokrasiye geçileceğine söz verdiği halde, Sisi demokrasiye bağlılığı hayli kuşkulu ve iktidarı elinde tutmaya hevesli olduğuna dair birçok işaret var.

Springboard, başkanlığa aday olmayacağını açıklamış olsa da, Sisi’nin emekliye ayrılıp aday olmasına engel bir durum olmadığının altını çizen makalesinde, özetle şunlara dikkat çekiyor: Biyografisine ve 2006’da ABD Savaş Akademisi’nde okurken yazdığı, basılmış yegane eseri olan teze bakıldığında, Sisi’nin aklında İslamcılık ile militarizmi kaynaştıran bir rejim olabilir. Geçen yaz Mursi, Tantavi’nin yerine Sisi’yi atadığında, kendisine tabi olacağından emindi. Onu ordunun başına getirmesinin sebebi, İslamcılığa yakın oluşuydu. Nitekim Sisi, hemen Mübarek’e yakın olan subayları ordudan tasfiye etti. Ordunun siyasete karışmasının Mısır’ı Afganistan veya Somali’ye çevireceğinden söz etti. Müslüman Kardeşler de Sisi’ye karşı olumlu bir tavır içindeydi. Özgürlük ve Adalet Partisi sözcüsü Cemal Hişmat, Sisi’nin ‘% 100 yurtsever’ olduğunu söylüyordu. Selefiler Sisi’nin halkı orduya destek olmaya yönelik çağrılarını eleştirdiğinde, MK sözcüleri onu savundu.

Sisi, ABD Savaş Akademisi’nde kaleme aldığı tezde, “laikliğin Ortadoğu halklarının çoğu tarafından kabul edilemez olduğunun” altını çizdikten sonra, şöyle diyordu: “Hilafet kavramı anlaşılmadan Ortadoğu’da demokrasi anlaşılamaz. Herhangi bir yeni hükümet biçiminin amacının hilafetin yeniden kurulması olacağına inanılır. Kuvvetler ayrımı, ancak yasama, yürütme ve yargının her biri yeterince İslami olursa kabul görür. Aksi takdirde yönetimin ayrı bir İslami dalı olması gerekir.” Springbord, bu tespitlerden hareketle, yarın Mısır’ın başına geçebilecek Sisi’nin, Nasır, Sedat ya da Mübarek gibi laik milliyetçi liderlerden ziyade, 1977’de Pakistan’da bir darbeyle iktidara gelen Ziya Ül–Hak’a benzemesinin muhtemel olduğu sonucuna varıyor.

Evet, Springbord’un Sisi’nin siyasi kimliğine ışık tutan incelemesi dikkate değer. Ne var ki benim gördüğüm, eğer Mısır’da bugünkü ya da gelecek herhangi yönetim, demokratikleşmeyi rafa kaldırıp, şu veya bu renkte otoriterliğe sapacak olursa, tıpkı önceki yönetimler gibi Mısır halkını karşısında bulacaktır.
SON VİDEO HABER

İHH'dan Suriye'deki fırınlar için un desteği çağrısı

Haber Ara