Hadi Uluengin'in Tahrir ve Taksim karşılaştırması
Gezi olayları ve Mısır'daki Mursi karşıtı gösterileri kaleme alan Taraf yazarı Uluengin, ulusalcıları kızdıracak...
12 Yıl Önce Güncellendi
2013-07-03 16:33:24
Taraf Gazetesi yazarı Hadi Uluengin, Mısır'daki Mursi karşıtı protestoları ve Tahrir-Taksim benzetmeleri üzerinden giderek sert bir yazı kaleme aldı. Uluengin, 'Taksim ve Tahrir meydanları arasında ilişki kurup Türk Silahlı Kuvvetleri'nden de aynı tür bir "ihtar" umanların heyecanla titrediğini elimle koymuş gibi biliyorum.' diye yazdı. Taraf Gazetesi'nin son dönemde farklılaşan çizgisinden bağımsız olarak yazılar kaleme alan Uluengin, 'AMA yağma yok, hanımlar ve beyler! Biraz amiyane tabirle de, avucunuzu yalayın!' dedi.
İŞTE TARAF YAZARININ BUGÜNKÜ O YAZISI
MALÛM, Mısır Ordusu önceki akşam Cumhurbaşkanı Mursi'ye ültimatom verdi.
Protesto gösterilerinden yola çıkarak İhvan liderine kırk sekiz saat mühlet tanıdı.
Kalıbımı basarım ki şimdi bizim ulusalcıların da etekleri zil çalıyordur.
***
ÖYLE, çünkü "ordu göreve" diye anıran kafatasçı provokatörlerden, "TSK kâğıttan kaplan çıktı" diye hayıflanan "prof" (!) saylavlara, cihet-i askeriye sevdalılarımız ibadullah!
TSK'DAN BENZER BİR İHTAR UMANLAR..
Dolayısıyla, Taksim ve Tahrir meydanları arasında ilişki kurup Türk Silahlı Kuvvetleri'nden de aynı tür bir "ihtar" umanların heyecanla titrediğini elimle koymuş gibi biliyorum.
Gerçi doğru, olay henüz çok yeni olduğu için neo-Nazi Karanlıkçıların ve Odacıbaş ıErgenekoncuların balıklama atlaması hariç, "bari Arap generalleri örnek alsalar" diye öğüt verenine dünkü medyada rastlamadım. Fakat eli kulağındadır, bugün- yarın piyasa çıkarlar.
***
AVUCUNUZU YALARSINIZ
AMA yağma yok, hanımlar ve beyler! Biraz amiyane tabirle de, avucunuzu yalayın!
Taksim'den dolayı, hatta belki biraz da Taksim sayesinde Türkiye'de artık ne ordu kılıcını atacak, ne de Mısır'daki gibi hükümete "mühlet" verecek!
Ezkaza yeltenen mi çıktı, heveslenmeyin, bu defa tükürükle boğulacak!
O devir artık bitti! Devran kapandı ve defter dürüldü!
***
ASKERİ VESAYET DÖNEMİ ÇOKTAN SONA ERDİ
ÇÜNKÜ zaten İhvan'la kıyaslanamayacak bir kurum olan AKP'nin ve bilhassa liderinin otoriter eğilimlerini bugün haklı ve meşru temelde ne kadar eleştirirsek eleştirelim, yine o AKP ve o lider sayesindedir ki ülkemizdeki askerî vesayet dönemi çoktan sona erdi.
Artı, Gezi olaylarının başından beri daima ısrarla vurguladığım gibi, sathi ve kısmi paralelliklere rağmen Taksim ne iki yıl önceki, ne de şimdiki Tahrir'le benzeşti ve benzeşiyor.
Zira arkasında yabana atılmayacak bir demokrasi kültürü ve tecrübesi olan; üstelik sosyo-ekonomik açıdan da Nil devletiyle karşılaştırılmayacak oranda refah düzeyi tutturan bir Türkiye, yine zahiri ve yüzeysel paralelliklere rağmen aslında Mısır'la hiç benzeşmiyor.
GEZİ HAREKETİNİN ÖZÜ SİVİL DEMOKRASİYLE ÖZDEŞLEŞTİ
Kaldı ki, ulusalcılar Gezi eylemlerini gasp edebilmek için büyük çaba harcasalar bile, bazı şımarıklıklara rağmen hareketin özü ve ruhu esas itibariyle sivil demokrasiyle özdeşleşti.
Nitekim son örnektir, Lice'den sonra "yaşasın halkların kardeşliği" pankartı arkasında de yürünmesi hayati derecede önem taşıyor. Bunun "ordu göreve" pankartının yırtılması anlamına geldiğini; dolayısıyla aynı özün ve ruhun hükümete "mühlet vermeye" (!) yeltenecek her zaptî güce karşı da direneceğini mutlaka saptamak gerekiyor.
***
ULUSALCILAR EYLEMLERE MUSALLAT OLDU
OYSA Başbakan ve bir dizi AKP sözcüsü yukarıdaki özü ve ruhu fark ederek Taksim'deki eleştirelliğin aslında müdahil otoriteye karşı bir birikim yansıttığını anlamak istemediler.
Eylemlere musallat olan ulusalcıların fırsatçı çehresini işaretlemekle yetindiler.
Artı, inanılmayacak şey, aynı ulusalcıların hem kendileri, hem de iki yıl önceki Tahrir Meydanı için ürettiği komplo teorilerini bu defa şimdiki Taksim ve Tahrir için üretir oldular.
Nitekim hem o ulusalcıların, hem de iktidarın sempatizanı olan medyaya bir bakın!
DÜN TAHRİR'DEKİLERİ ELEŞTİRENLER BUGÜN ÖVGÜLER YAĞDIRIYOR
Birinciler dün "Batı kumpası" diye kin kustukları Kahire gelişmelerini bugün yere göğe koyamazken diğerleri de aynı tür değerlendirmeyi tam ters yönde yapıyorlar.
Sadece roller değişiyor ve her ikisi de hoşlarına gitmeyen durumu mutlaka bir "öteki"nin sorumluluğuna yüklüyorlar. Fakat o "öteki"nin kimliğinde birleşiyorlar.
Açıkçası, Tahrir Meydanı'nı anlamayanlar Taksim Meydanı'nı da anlamıyorlar.
Hâlbuki mühlet öyle "ordu göreve" geleceğinden falan değil, gereksiz çelişkiler Kürt barışının gerçekleşebilmesi için toplumsal uzlaşmaya sonsuz ihtiyaç duyduğumuz şu hayati dönemde farklı kalabalıkları ortak meydanlara ittiği için boşu boşuna heba edilmiş oluyor.
SON VİDEO HABER
Haber Ara