Provokasyon çanları ve Kürtlerin toleransı
Radikal'den Ezgi Başaran: Gezi olaylarının en büyük faydası: Gören göz, duyan kulak sayısında ciddi artış yaşandı sayın seyirciler.
12 Yıl Önce Güncellendi
2013-06-27 09:06:52
Oslo süreci olarak bilinen ikinci çözüm süreci niye rafa kalkmış gibi olmuştu? 14 Temmuz 2011’de Silvan’da PKK ile Türkiye ordusu karşı karşıya gelmiş, 13 asker hayatını kaybetmişti. Bu çatışma devlet ve devlet gibi konuşan ‘strateji/güvenlik/ve geri kalan her şey’ uzmanı kişiler tarafından “İşte PKK süreci sabote etti, bunlar ancak savaş ister” şeklinde kayda geçirilmişti. Halbuki takip eden haftalarda olayın son derece tuhaf biçimde cereyan ettiğine dair bilgiler edinmiştik. Son derece yorgun olan askerler, dikkat çekecek kalabalıkta o bölgeye niye sürülmüştü? Bu sorulara yanıt arayanları ve vermeye gayret gösterenleri eşek sudan gelinceye kadar bi temiz dövmedikleri kalmıştı ama... Şimdi ne oldu? Dün ve bir önceki gün Silvan davasının duruşması vardı. Dönemin Diyarbakır Jandarma Bölge Komutanlığı İstihbarat Şube Müdürü Ömer Güni orada anlattı. Vahim detaylar şöyle: Sorumlu albay, komutanına ‘bölgenin hassas, kayalık, iki bölük için dar bir alan olduğunu, çatışma olması halinde zayiat verileceğini, takip dahi edilemeyeceğini, bu nedenlerle faaliyetin bir bölük ile yapılmasının uygun olacağını’ söylemiş. Komutan “Hayır, iki bölükle yapılacak” diye ısrar etmiş. Ve ‘bu planın 7’nci Kolordu Komutanı emri olduğunu’ belirtmiş. Sonra endişeli albay, ‘herkesin duyacağı şekilde, içinin hiç rahat olmadığını ve başımıza kötü şeyler gelebileceğini’ söylemiş.
* * *
Gezi olaylarının en büyük faydası: Gören göz, duyan kulak sayısında ciddi artış yaşandı sayın seyirciler. Neyi? Devletin nasıl büyük bir rahatlıkla gerçeği eğip büktüğünü, doğru olmayan bilgileri usanmadan tekrarladığını. Ve bu huyunu 30 yıldır Kürt sorunuyla ilgili akla hayale gelmeyecek boyutlarda devreye soktuğunu. Belki artık buna inanırsınız. Silvan ve Roboski gibi hayati kırılma olaylarına bu gözle bakmaya niyetlenmek bile yeter. Roboski’de 34 vatandaşımız niye vurulmuştu, hatırlayın... Bir süre önce HPG yöneticisi Bahoz Erdal’ın kaçakçı grubuyla ülkeye gireceği istihbaratı gelmişti. Efendim, İHA’lar da kaçakçıyla teröristi, Başbakan’ın deyişiyle ‘Ahmet ile Mehmet’i ayırma’ şeyinde değildi. Öyle sanılmıştı, sonra böyle olmuştu. Bakın, 30 yıldır savaşan Türkiye ordusu böyle şeyleri pek bilir. PKK’lıların ve tabii yöneticilerinin hangi dönemler nerede olduğunu, ne kadar kaldığını yani. Kışın en kör vakti HPG lideri Bahoz Erdal’ın Uludere’de bulunmayacağı, daha önce hiç bulunmadığı ve bunun fiziken imkânsız olduğunu bileceği gibi... Yaz vakti de bir grup PKK’lının Silvan kırsalında bulunduğunu bilir. Biz de bilelim.
* * *
Dün Fikret Bila ‘PKK’nın tahrik edici eylemleri’ başlıklı yazısında şöyle diyordu: “Hükümet, bu sürecin üzerine titrerken PKK/BDP cephesine toleransla yaklaşıyor... Hükümet tarafının toleransını gösteren önemli olaylardan biri, komutanların helikopterine yapılan saldırıydı. Bölgede terörle mücadeleyi yürüten en üst düzey iki komutanı taşıyan helikoptere, PKK’lılar tarafından ateş açıldı.” Devletin ‘önemli’ kimselerinin görüşlerine yer vermesiyle bilinen Bila’nın bu yazısı beni tedirgin etti. Çünkü İmralı’ya gidecek heyetin ruh haline göre değiştirilmesine, sanki Öcalan ile görüşülmüyormuş gibi kitlelere seslenilmesine, ‘bölücübaşı’ tanımına çökülmesine... Tüm bunların ötesinde Kürt sorununu çözmeye dair hiçbir hukuki, demokratik ve insani adım atılmamasına rağmen çatışmasızlık ve geri çekilme sürüyorsa burada Kürt tarafının azami toleransından söz edilebilir. Asıl ve öncelikle. O nedenle ortaya atılan/atılacak sabotaj, provokasyon, ‘çok başlı PKK’ iddialarına bu gözle bakın. Ve yukarıda sadece birkaç mini örneğini verdiğim eski nahoş deneyimlerimizi hatırlayın.
SON VİDEO HABER
Haber Ara