Dolar

34,8793

Euro

36,7802

Altın

3.048,36

Bist

10.139,43

Antikapitalist Müslümanlar inşallah sosyalizm gelsin mi?

Ufuk Coşkun: Halkına inanan ve çok seven Stalin özel mülkiyetin iptaline ve kolektivist tarım politikalarına direnen sadece Ukrayna bölgesinde tam 8 milyon insanı katletti.

13 Yıl Önce Güncellendi

2013-06-13 11:05:14

Antikapitalist Müslümanlar inşallah sosyalizm gelsin mi?

Bir Sovyet eğitim dergisinde;” Herkes karşı konulamaz biçimde şu düşünceleri paylaşır. Stalin mantıklı düşünür, kristal berraklığında bir zihne sahiptir, partisine bağlıdır, halkına inanır ve halkını sever, onun demir gibi bir iradesi vardır”yazılıdır. Ne var ki halkına inanan ve çok seven Stalin özel mülkiyetin iptaline ve kolektivist tarım politikalarına direnen sadece Ukrayna bölgesinde tam 8 milyon insanı katletti. Stalin’in emriyle uygulanan kolektivist tarım politikalarına direnen insanların aç bırakılarak öldürülmesi yaklaşık olarak Hitler’in Yahudileri katlettiği döneme tekabül ediyor. Tarihe Holodomor olarak geçen bu trajik katliam hadisesi o kadar vahim hikâyelerle doludur ki insanlar açıktan birbirlerini ve çocukları yemişlerdir. 1936’da Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği totalitarizmin tüm unsurlarını devreye sokmuştu. Ekonomik hayat, kitle iletişim araçları, eğitim, sağlık kısacası insan hayatını yakından ilgilendiren ne varsa devlet kontrolüne alınarak insanlar dış dünyadan yalıtılmış ve tarihin en acımasız kıyımları, hak ihlalleri işlenmeye başlanmıştır.

Keza Çin’de de 1958-60 dönemlerinde vahşice katliamların yapıldığını ve yine insanların açlıktan birbirlerinin çocuklarını ve mezarlardaki cesetleri yediklerini rastlamaktayız..Kısacası proleterya devrimi 30 ila 50 milyon Çinlinin ölümüyle sonuçlanmıştı. Derin Düşünce sitesinde sevgili dostum Mehmet Yılmaz’ın bu konuda kaleme aldığı çok sayıda makalesi bulunmaktadır. Buna göre Mao’nun kültürel devrimi esnasında bazı devrimci doktrinleri ispat etmek için insan eti yenildiği görülmektedir. Örneğin Karaciğer gibi üstün nitelikli organlar Komünist Partisi’nin liderlerine ayrılıyordu. Araştırmacı-Yazar Zheng Yi’nin yaptığı çalışmalar neticesinde yamyamlığın komünist liderlerce teşvik edildiği hatta kurumsallaştığı çıktı ortaya.( Sadece Guangxi eyaletinde mideye indirmek için öldürülen insan sayısı 10.000′i geçti. Başka kaynaklar ise 100.000 insanın yenildiğinden bahsediyor.

Sosyalist hükümetlerin sözüm ona işçiler lehine sonuçlanacağı ifade dilen devrimlerinde işçilere o kadar baskı ve zulüm yapıldı ki işçiler kaçmasın diye şehirlerin etrafını duvar ve dikenli telle çevirmek zorunda kaldılar. İşçiler sosyalizmden kurtulmak için camlardan atladılar. Elektrikli tellere takılıp can verdiler. Tüneller kazdılar duvarın altından geçebilmek için. İşçilerin sömürülmesine tepki olarak doğmuş bir ideolojiden ve bu ideolojiyi uygulayan Doğu Alman sosyalistleri başka bir ülkenin ordusunu yardıma çağırıyor. Sömürüye direnen kendi işçilerini ezmek için!. Rus askerleri insanlara gelişigüzel ateş açıyorlar. Ve Doğu Berlin’i bir hapishaneye döndüren o meşhur duvar örülüyor..1956 ekiminde bu kez Macaristan’da 3000 insanın ölümüne, 13.000 yaralanmaya yol açan askerî harekât düzenleniyor. Hemen bütün Marxist-Leninist ülkelerde hak arayan işçileri, sendikacıları, grevcileri öldüren/öldürten hükümetlere rastlıyoruz. İşçilerin refahı için gerçekleştirilen bir başka katliam da 1968 yılında 6500 Rus tankının 450.000 askerle birlikte Çekoslovakya’yı işgal etmesiydi. Sosyalistlerin katliam listesi sayılamayacak kadar uzun. Rusya, Macaristan, Çekoslovakya, Almanya, Macaristan, Çin, Tibet, Kuzey Kore, Kamboçya, Afganistan...

Fakirliği ve totalitarizmi serbest piyasa ekonomisi azaltır

Tarih bize bu acı tecrübeleri önümüze koyarken bugün İhsan Eliaçık gibi sosyalist düşüncelerden etkilenen bir kısım Müslüman, fakirliğin azaltılması, fakirlere yardım etmek, adil, eşitlikçi bir toplum yaratmak, kapitalizm sömürüye yol açıyor, zulmü önlemek vs gerekçelerle serbest piyasa ekonomisine şiddetle karşı çıkmaktadırlar. Ekonominin devlete bırakılmasından ve adil bölüşümden yana tavır koyuyorlar. Tüm olumsuzlukların devlet tarafından ortadan kaldırılacağına inanıyorlar. Bilindiği gibi ekonomistler, ekonomiyi; kumanda ekonomisi ve serbest piyasa ekonomisi olmak üzere ikiye ayırırlar. Ekonomiyle ilgili kararların bağımsız bireyler tarafından verildiği devletin piyasaya müdahale etmediği, rekabetin esas tutulduğu ve sınırlı devlet anlayışına dayalı ekonomik modele serbest piyasa ekonomisi denilmektedir.


Serbest piyasa ekonomisi zulümleri, baskıyı, otoriter ve totaliter tutumları tam kaldırmasa da en aza indiren ve bugün henüz bir alternatifi olmayan tek sistemdir. Çünkü piyasa ekonomisi ekonomik gücü topluma bırakırken özel mülkiyetin mahremiyetine de büyük önem vermektedir. Bu bakımdan totalitarizmin önünde ciddi bir engeldir. Yukarıda örneklerini verdiğim sosyalist rejimlerde görüldüğü gibi bu tür rejimler ekonomik gücü tek bir gücün/ partinin eline mahkûm bırakır. Bunun da totalitarizme yol açacağını söylemek sanırım sürpriz olmaz. Üstelik geçmiş tarihsel tecrübeler önümüzde dururken… Oysa Müslümanlar vicdanlı, aklıselim ve özgürlükten yana olurlar.Her şeyin tek elden kumanda edildiği tekelci sistemlerde başta her şey masumane ortaya çıkar örneğin işçilerin durumları, herkesin eşit eğitim ve sağlık hizmetlerinden yararlanması vs gibi..Bakıldığında hiçte öyle olmamıştır.Ama bugün Türkiye’de fakir-fukara 20-30 TL’ye varan biletlerle uçak hizmetlerinden fayda sağlayabiliyorsa bu sosyalizmin değil bilakis serbest piyasanın olumlu bir neticesidir.Bilindiği gibi eğitim hala sosyalist sistemlerde olduğu gibi herkesten toplanan vergilerle finanse edilmekte ve sözüm ona eşit bir hizmet olarak sunulmaktadır.Fakat eğitim tekelci bir mantıkla ele alındığı için bugün eğitimde kalite artışı sağlanamadığı gibi tek bir ideoloji toplumun tüm kesimlerine dayatılmakta üstelik eğitim hizmetleri zenginlerin lehine dönen bir faaliyete dönüşmektedir.Nereden bakarsanız bakın her yanı adaletsizliktir bu sistemin..


Fakirliği azaltmanın yolu sosyalist devrimden geçmemektedir bilakis fakirliği çoğaltan bir sitemdir bu. Fakirliği azaltmak için mutlaka devletin sınırlı tutulması ve piyasaya müdahale etmemesi gerekmektedir. Ayrıca din fakirlere yardım etmeyi de tavsiye eder. Hayırlara koşun, hayırda yarışın der. Ayrıca Allah Kur’an-ı Kerim zenginlere İhsan Eliaçık gibi tiksinerek bakmaz. Nahl 71’de “Allah rızık bakımından kiminizi kiminizden üstün kıldı” der. Demek ki zenginlik hep var olan ve var olmaya devam edecek olan bir olgudur. Allah istese herkese eşit miktarda rızık dağıtmaz mıydı?


Neticede kendilerini antikapitalist Müslümanlar olarak takdime eden bu zihniyet yüzünden artık dünya, Müslümanların ürettiği düşünce ve değerlerin etrafında dönmüyor. Ekonomileri zayıf neredeyse 200 yıldır açlık ve sefalet içerisinde bir yaşam sürüyorlar. Günümüzde yaklaşık 6,5 milyar olan dünya nüfusunun neredeyse 1,4 milyarı (yüzde 22’si) “Müslüman” ülkelerde yaşıyor. Bu insanların dünya ekonomisine katkıları ise yüzde 2 ile 4 arasında değişiyor. İhracatta da toplam 10 trilyon dolarlık uluslararası ticaretin sadece yüzde 10’u Müslüman ülkelere ait. Bunun da önemli bir kısmı Suudi Arabistan, İran ve diğer körfez ülkelerinin petrol ihracatları. Bunun yanında teknoloji üretemiyorlar ve siyaset mekanizmaları da bir hayli ilkel ve otoriter. İslam dünyasının bugün düşünce, fikir, teknoloji, sanat, felsefe ve bu çerçevede bir değer üretememesinin en önemli nedenlerinden birisi de özgürlükçü düşüncenin ve demokrasinin yeterince sindirilememesi ve İslamcılık adı verilen kolektivist bir yapının işlevselliğidir.


İhsan Eliaçık’ın Taksim olaylarında ortaya koyduğu saldırgan dile ve tavra bakıldığında derdinin fakirliği azaltmak ve insani değerlere önem vermek olduğu anlaşılmamaktadır. O İslam’ı bir ideolojik aygıt olarak kullanma ve onu bir bayrak gibi sağa sola sallama derdine düşmüştür ki bu samimiyetsiz tavır ençok Müslümanlığa zarar vermektedir. Ben artık İslamcılık devrinin bittiğine inanmaktayım. Bu bakımdan özgürlükçü Müslümanların sosyalist, totaliter ve tekçi sistemlerden uzak daha çok liberal demokrasi, özgürlükler, insan hakları, serbest piyasa ekonomisi ve birey hakları gibi evrensel kavramlar üzerinde ciddi çalışmalar yapmalarını öneriyorum. Eğer samimi iseler ve eğer gerçekten maksatları üzüm yemek ise.

NOT:Sosyalist rejimlerin özellikle işçilere ve güçsüz insanlara yaptıkları zulumler hakkında yazılan makaleleri http://www.derindusunce.org sitesinde bulabilirsiniz.

Haber Ara