Dolar

34,8647

Euro

36,7360

Altın

3.046,34

Bist

10.058,47

Osmanlı’nın ‘Son Süvari’siyle buluşma

Faslı fıkıh âlimi Ferid el-Ensari’nin Üstad Bediüzzaman Said Nursi’nin hayatını kaleme aldığı lirik bir roman ‘Son Süvari’. Anadolu’ya kardeş bir coğrafyanın nazarından nurların serüvenini tekrar okumak isteyenler için…

13 Yıl Önce Güncellendi

2013-04-25 08:55:09

Osmanlı’nın ‘Son Süvari’siyle buluşma

TIMETURK / Haber Merkezi

İslam’ın son başkenti, güzel şehir İstanbul’a doğru yolculuğa azmettim. ‘Sana bir rehber lazım’ dediler... ‘İstanbul yolunda herkes de rehberlik yapamaz, himmet ve feraset ehli olmalı’ dediler... Değilse vusulü de kabulü de aklımdan çıkarmamı söylediler… Bir zaman aradım o rehberi… Bu arayış ne kadar sürdü bilmiyorum… Ama bir gün.. Bir bahar günü Dâr-ı Beyzâ’da gördüm onu… Bir otelin salonundaydı… Gözleriyle, küçük tesbihten yansıyan ışığı takip ediyordu. ‘Vallahi!’ dedim.. ‘Vallahi bu bir işaret! İşte aradığım rehber!..”

Ferîd el-Ensârî’nin nur yolculuğuna çıkış öyküsünün ilk cümleleri böyle başlıyor. Faslı bir fıkıh âlimi olan yazar, Üstad Bediüzzaman Said Nursi’yi ve onun nurlu mirasını bulmak adına İstanbul’a geliyor. Risale-i Nur’lar üzerinde araştırmalar yapıp her fırsatta Nur’ların önemine işaret eden el-Ensari’nin Son Süvari adlı eseri onun nur inkişafına ayna tutuyor.

Fas’ın önde gelen ilim adamlarından Prof. Dr. Şahid el-Buşihi’nin “Ferid gerçekten sahasında ferid (tek)dir. Allah onu ilim ve ilmî araştırmalar için yaratmıştır desek abartmış olmayız.” dediği el-Ensari, hayatını Kur’an-ı Kerim’i daha iyi anlama ve onun hikmetlerini hayata taşımaya adar. Ve bu doğrultuda edindiği fıkıh ilmini taçlandırmak adına bir rehber edinmeye karar verir. Uzak bir coğrafyadan yola çıkarak Anadolu’da Nur’un izlerini sürer.

Kendi yolculuğunun izdüşümü sayılabilecek Son Süvari romanı, Üstad’ın rehberliğine intisap etmiş bir Hak dostunun manevi sergüzeşti niteliğini taşıyor. Vefatından evvel İstanbul’daki hasta yatağında kaleme aldığı eseri; Üstad Said Nursi’nin hayatını nakleden otobiyografik özellikler taşımasının yanı sıra, Faslı âlimin Üstad’la beraber çıktığı gönül yolculuğuna da yer veriyor.

Tarihî roman özelliklerini de barındıran eser, okuyucuyu Osmanlı’nın son demlerine ve de Cumhuriyet’in ilk yıllarına götürüyor. Akıcı üslubu ve kronolojik kurgusuyla dikkat çeken Son Süvari, Arabi bir ilim adamı tarafından kaleme alınmış olması hasebiyle farklı bir bakış açısına da sahip. Üstad Said Nursi’yi Osmanlı’nın son süvarisi olarak niteleyen el-Ensari, onun eski Said’den yeni Said’e doğru geçiş yaptığı sürece eserinde yer veriyor. Romanın bazı bölümlerinde Üstad’la konuşmalarını aktaran yazar, kimi zaman sadece Üstad’ın kendi ağzından pasajlar naklediyor.

“Dillere destan bir hayat yaşadı ama kendine ait bir evi bile olmadı… Uzun bir ömür sürdü ama yanında bir hayat arkadaşı dahi olmadı… Derken ecel geldi çattı ama bilinen bir kabri bile olmadı… Kimdi bu adam?” sorusunun sırrıyla ilerleyen eserde, Faslı bir fıkıh aliminin kaleminden ve nazarından Üstad’ın hayatını tekrar okuma şansı buluyor okuyucu.

Toplam yedi bölümden oluşan romanın kendi içinde de ayrı bir tasnifi var. Her bir bölümü ayrı başlıklandırarak okunmasını kolaylaştıran el-Ensari, kitabını Risale-i Nur külliyatının bir parçası olan Tarihçe-i Hayat’a sadık kalarak kurgulamış. Fakat eser roman özelliği taşıyor olması açısından sürreal birtakım öğelerle de bezeli. Tarihsel olaylar ve Üstad Bediüzzaman Said Nursi’nin otobiyografisinin yanı sıra, hayalen Üstad’la görüşmeler yapan ve sorular sorarak onu keşfetmeye çalışan bir el-Ensari portresi de görüyoruz romanda. Fakat bu gerçeküstücü üslup romanın yazılış sebebine ters düşecek bir metin oluşturmuyor. Aksine eserin okunurluğunu destekleyerek yazarın seyr-ü sülukuna da icabet etmiş oluyoruz. Ferid el-Ensari’nin hasta yatağında kaleme aldığı Son Süvari, Üstad’ın hayatına yolculuk yapmak isteyenler için vuslata açılan bir roman.

Zaman
SON VİDEO HABER

Kassam, İsrail askerlerini araçlarıyla birlikte imha etti

Haber Ara