Devlet batılılaşmayı reddederken neden toplumu, halkı batılılaştırdı?
TIMETURK'un köşe yazarlarından Uluslararası Üniversiteler Konseyi Başkanı Orhan Hikmet Azizoğlu bugunkü köşe yazısında devlet batılılaşmayı reddederken neden toplumu, halkı batılılaştırdığını sorguluyor.
13 Yıl Önce Güncellendi
2013-04-16 14:41:42
İşte TIMETURK yazarı Orhan Hikmet Azizoğlu' nun bugün ki yazısı ;
Gezegenimizdeki tüm ulus ve ülkeler rejim, sistem gibi yönetim şekillerini belirlerken veya yeniden dizayn ederken temel dayanakları modern, çağdaş ve halk iradesine dayalı sistemlerle kurgular ve uygularlar. Hiçbir ülke veya sistem halk iradesinden yoksun ama adına Demokrasi deme aymazlığını göstermez. Bizim yüzyıla yaklaşan ihtilaller, suikastlar, asılan başbakanlar, bakanlar, idam edilen masum insanlar, yargısız infazlarla katledilen on binlerce vatandaş anti demokratik yöntemlerle, seçilmişlerin yerine atanan yönetimler, iktidar olup muktedir olamayan zayıf, iradesiz, taşeron iktidarlar eliyle soyulan Devlet ve Millet ekonomik kazanımları güçlü, zengin, demokratik, özgür Türkiye yerine zayıf, güçsüz, anarşinin yoğun, fakirliğin ve çaresizliğin kader olduğu anti demokratik güçlere muhtaç bir Türkiye tercihi yapılanması, kurgulanıp uygulanması bizlere bir asra yakın zaman enerji, can ve mal kaybına sebep olmuştur.
Bu sözde demokrasiye özde batı standartlarında demokrasi safsatasıyla bizlerin yani ülke ve milletin tüm kazanımlarını gasp ederek, son 10 yıl hariç kaderine razı, gelecekten umudunu kesmiş, önüne konulan toplum bilimcilerince hazırlanan senaryolarda figüran oyuncular olarak rollerimizi gözyaşları içerisinde oynadık ve adına sözde demokrasi dedik, çünkü senaryoda böyle yazıyordu.
Devlet Batılılaştı Mı?
Türkiye Cumhuriyeti temel yapılanmasında söylemler ve halk üzerinde uygulanan ana temada hedef, tam batılılaşma söylem ve uygulamasıydı. Temel ideoloji ve rejim ise batı rejim ve sistemlerinden uzak yani başımızdaki genç komünist, Bolşevik rejim ve sistemi ve bundan yoğun etkilenme idi.
Temel yapılanmada Müslüman Anadolu insanı değer, kavram, kültür ve inançları ile çoğunluğu Hristiyan Batı toplumları ile hiçbir ortak alanı olmamasına rağmen buna Demokrasi adına, hak ve özgürlükler adına zorlanırken, Devlet Batılı olmayan Lenin’i örnek alıyor.
Anadolu insanının asla kabullenmeyeceği komünizm yani batı karşıtı Sovyet Rusya Bolşevik rejiminin ağır etkisinde bir sistem, rejim kuruyordu.
Bin yıllık Devlet gelenek, kültür ve tarihine sahip Osmanlı tebaası Anadolu insanının tüm geçmişini unutmasını, tarihinden, atalarından gurur değil utanç duymasını istiyor ve uyguluyor baskı kuruyordu. Bin yıl Anadolu’da Dünya tarihine başarılarla yön veren bir millet, bir anda göçebe bir kavim hüviyetine indirildi.
Başta İslam coğrafyası olmak üzere yetiştirdiği mimarlar, ressamlar, fen ve sosyal alanda bilim insanlarıyla tüm insanlığa hizmet eden, katkı sağlayan Anadolu halkı Harf Devrimi ile bir günde okuma-yazma bilmeyen cahil insan statüsüne getirildi. Arapça bir gecede yasaklandı, Latin harflerine geçildi ve koca millet okur-yazar olmayan, kara cahil bir millet oldu.
Hemen hemen hiçbir eğitim alt yapısı oluşturulmadan bölgemizin en önemli eğitim merkezleri olan medreseler yani okullar Osmanlı mirası diye kapatıldı. Peki, Devlet Batılılaştı mı? Hayır, son iki yıla kadar hiçbir sistem ve ulusların kabul edemeyeceği batı karşıtı, çağ dışı, yobaz, gerici, dini ret eden kızlarımızın inançları gereği taktığı başörtüsünden dolayı evrensel hak olan eğitim hakkını ellerinden aldı.
Laiklik adı altında tüm inanç, hak ve özgürlüklere devlet kontrolü ve eliyle izin verildiği ölçüde yaşama hakkı tanındı. Devlet burada batılılaştı mı? Hayır, tüm batı toplumları Hristiyan olmalarına rağmen, Müslüman Türkiye’den daha fazla inanç ve eğitim özgürlüğü hakkı tanıdı çocuklarımızı inançlarına dokunmayan ve onlara eğitim hakkı veren batı toplumları okullarında okutmak zorunda bırakıldık.
Ulus devlet yapılanması ile toplumu tek etnik yapı altında asimile etme çalışması temel yapı oldu. Hiçbir Batı toplumunda olmayan bu sistemden taviz vermeden batılılaşmayı ret ederek diretti.
Dil, kültür, mezhep evrensel hak ve hukuktu asla batılılaşmayı kabul etmeden ulus devlet yapısını korudu.
Tüm gezegenimizde temel insani hak ve özgürlük olan, düşünce ve yaşam alanına müdahalede asla batılı olmayı kabul etmeden devam etti, yasakladı.
Demokrasi sisteminin gizli ve değişmez hakimi her zaman anti demokratik güçler oldu zaman mekan ülke milli kayıpları hiç önemli olmadı. Arzuladığı zaman sözde seçilmişleri ihtilaller yaparak görevinden aldı, hapse attı, astı, işkence yaptı. Batılılaşma mı? Demokrasi söz konusu ise Devlet asla Batılı olamazdı.
Millet Batılı Oldu Mu?
Sistemin planlı ve programlı Batılılaşma projesiyle önce sinsice entegrasyon sonra kaçınılmaz son asimilasyona uğradı. Yüzlerce asimile olmuş değer ve kavramlarımızdan bir kaçına bakmak yeterli olur sanırım.
Halk inançlarından hızla uzaklaştı. Kapatılan medreseler, Kur’an kursları, hızla yok edilen İslami yaşam, toplumun manevi yaşantısını dinsel yaşamdan çok geleneksel yaşama getirdi. Dini öğreneceği bir merkez, yaşayacağı bir aile kalmayan çocuklarımız İslami inançları bilmeden Batı toplumunun inançlarını kalpten olmasa da sosyal yaşantıda uygulamaya başladı.
Aile Kavramı: Anadolu kültüründe var olan aile kavramı, komşuluk ilişkileri, dini bayramlar, ahlaki değerler hızla asimile edilerek toplum Batı değerlerine farkına varmadan asimile edildi.
Dil, Kültür ve Sosyal Yaşam: Resmi dilimiz Türkçe, inanç dilimiz Arapça olmasına rağmen ve ülkemizde birçok farklı etnik yapının kullandığı dillerin zenginliği yine sistem tarafından asimile edildi.
Sosyal Yaşam: Sosyal yaşamımızda Cumhuriyet’in kuruluşu ile birlikte devlet eliyle düzenlenen balolar, kılık kıyafet devrimleri ve benzeri uygulamalar toplumumuzu hızla Batı toplumlarına asimile etti ve Batılılaştırdı.
Aynı coğrafyayı, dini, kültürü, değerleri ve kaderi paylaştığımız komşularımızla aramıza kalın surlar çekerek neredeyse tüm bağlarımızı kopardık ve Batılıların himmetine muhtaç adeta mahkum hale getirilerek Batılılaştık.
Milli değerlerimizde sistemin bize öğrettiği veya izin verdiği ölçüde sahip çıktık. Şanlı Osmanlı’yı sanki düşmanımız belledik. Doğrusu, Osmanlı bizim onurlu geçmişimiz, Cumhuriyet aydınlık geleceğimiz olmalıydı. Milli ve manevi ortak değerlerimizle kurulan Cumhuriyet, Osmanlı mirası ve toprakları üzerine yiğit Anadolu insanının kahraman mücadelesi, yüce İslam’ın iman gücü olan ya gazi ya şehit iradesi ile ebediyete kadar yaşatacakları yeni bir devlet, Türkiye Cumhuriyet’ini kurdular. Ancak uygarlığa, medeniyete giden yolda utanacakları değil, onur duydukları tarih, inanç ve kültürlerinin Batı toplumlarına asimile edileceğini asla düşünmemişlerdi çünkü milli değerleri de Batılılaştırıldı.
Osmanlı Bizim Onurlu Geçmişimiz Cumhuriyet Bizim Aydınlık Geleceğimizdir.
Tüm akademisyen, düşünür, yazar yani entelektüellerin artık tartışması gereken konu devlet toplumu ısrarla ve inatla hatta zulüm ve baskıyla Batılılaştırırken neden devlet Batılılaşmadı? Biz Anadolu’yuz yani biz Ortadoğu’yuz, İslami değerlerimizle kardeşiz ve bundan onur duyuyoruz. Biz Balkanlarız, yani atalarımızın mirası olan tarihle kardeşiz ve onur duyuyoruz. Biz Orta Asya’yız, yani Anadolu’nun buradaki kardeşleriyle, tarihiyle onur duyuyoruz. Biz Avrupa’yız ve tüm Batı toplumlarıyla ortak ticari, akademik, diplomatik, siyasi ve kültürel ortaklıklar hatta entegrasyonlar kurarak birlikte olmaktan onur duyuyoruz. Yani biz Anadolu’yuz hiçbir kültüre, değere, kavrama ve özellikle dine asimile olmayacak kadar yüce bir dine, muhteşem bir tarihe tüm Dünya’ya örnek olacak insani değerler olan aile kavramı, ahlaki değerler ve beşeri ilişkilere sahip sonsuza kadar her şeye rağmen biz bir ve Anadolu’yuz. Ulus devletin mantığından gelen ve uygulandığını belirttiğim tüm yanılgı ve yanlışlarının demokratik devlette olmayacağı inancını taşıyorum.
TİMETURK
SON VİDEO HABER
Haber Ara