Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Arakanlılar kaçakçıların eline bakın nasıl düşüyor

Burma’nın Budist kasaplarının elinden kaçabilen Rohinyalı Müslümanlar, sefalet nedeniyle yılan ve deniz arasında sıkışıp kaçakçıların ağına düşüyor.

13 Yıl Önce Güncellendi

2013-01-22 23:55:29

Arakanlılar kaçakçıların eline bakın nasıl düşüyor

Vivian Tan /TİMETÜRK
Güvenlik, eğitim, daha iyi bir hayat ve gelecek için denize açılıyorlar. Fakat birçoğu yolda ölüyor. Sağ kalanlar tutukluluk, zorunlu işçilik ya da yabancı bir ülkede kayıtsız işçiler olarak gizli hayatlar ile yüzleşmek zorunda kalıyor.
2012’de Bangladeş vatandaşları yanında aralarında Batı Burma’dan Rohinyaların da olduğu tahmini 13 bin insan, kaçakçıların gemileriyle Bengal Körfezi’nden ayrıldı. Zor deniz şartları ve gemilerin külüstür hali hesaba katıldığında birçoğu varış yerine ulaşamadı. Bengal Körfezi’nde meydana gelen 4 kazada 485 kişinin boğulduğu bildirildi ki gerçek rakamın çok daha yüksek olduğu düşünülüyor.

Öyleyse neden sürekli daha fazla Rohinya bu tehlikeli yolculuğa girişiyor? Bangladeş’teki birçok Rohinya, sürgündeki hayat her daim zorken Burma’da geçen Haziran ve Ekim’de yaşanan toplum-içi şiddetin sürüncemeli durumlarının çözümüne dair tüm umutları yıktığını söylüyor.

Batı Burma’daki kuzey Rahine eyaletinden 20 sene önce kaçan ve Bangladeş’e sığınan Ayşe “Burma’da hayat zordu ve burada da zor” diyor ve ekliyor: “Bu nedenle eşim ve kardeşim daha iyi bir hayat için Malezya’ya gittiler”.

48 yaşındaki Azu Mehir, 20 yaşındaki oğlu Şehabettin’in daha fazla İngilizce öğrenmek istediğini ancak Bangladeş’in iki resmi mülteci kampındaki –Kutupalong ve Nayapara– lise eğitiminde var olan hükümet engelleriyle hüsrana uğradığını söyledi. Mehir, “Çok iyi bir öğrenciydi ancak hüsrana uğrayıp gitti. Her yerde onu aradık. 13 gün sonra bir telefon geldi” dedi.
Bu telefon bir rahmet ya da lanet olabilir. Çünkü erkeklerinin denizde kaybolduğunu düşünen mülteci ailelere onların hala hayatta olduğuna dair haber verebilir. Çünkü oğullarının bir kaçakçı teknesine bindiğinden dahi haberdar olmayan aileler için ise neredeyse bir salâdır.

Sare, Kasım-ortasında gizlice 3 arkadaşıyla beraber ayrılan 17 yaşındaki oğlundan bahsettiğinde göz yaşlarını tutamıyor. Gözyaşları içinde “Kaçakçılar onu Tayland’da tuttuklarını söylemek için aradılar” diyen anne: “Bizden Bangladeş’teki bir aracıya 175 bin taka (2 bin 160 dolardan fazla) ödememizi yoksa onu öldüreceklerini söylediler”.

Ayşe’nin kocası ve kardeşi de Tayland’daki kaçakçıların elinde tutuluyor. “Gitmeden önce bana söylemediler” diyen Ayşe şöyle devam ediyor: “Bilseydim onları durdurdum”. Aileleri istenilen parayı ödeyemeyenlerin balıkçı teknelerine satılıyor ve burada borçlarını ödeyene dek çalıştırılıyorlar.

Yolculuğu göze alanlar genelde bekar erkekler olsa da bu düzensiz hareketlerin gizli doğası, bunlardan kaçının Burma’dan Bangladeş’e kaçan Rohinya olduğunu, kaçının son yaşanan şiddetten ötürü kaçtığını ve kaç tanesinin Bangladeşli olduğunu belirlemeyi zorlaştırıyor.

Kadın ve çocukların da bu saflara katıldığına dair bilgiler geliyor. Kutupalong kampında bir kadın UNHCR’e giderek damadının eşi ve çocuğunun Malezya’ya kaçırılmasını ayarladığını söyledi. Fakat daha sonra bir kaçakçı arayıp salıverilmeleri için para istemiş.

Malezya’ya varabilenler içinde durum kolay değil. Fatma Hatun’un kocası Bangladeş’teki evlerinden 8 ay önce ayrılmış. Malezya’da iki kez para göndermiş fakat Ekim’de kesilmiş. Fatma o günden beri ondan haber alamamış fakat daha sonra belgeleri olmadığı için tutuklandığını öğrenmiş.

Azu’nun oğlu şu an Malezya’da bir inşaatta çalışıyor. Azu şunları anlatıyor: “Zayıf bir çocuğun ağır çimento taşıması çok güç. Her iki günde bir çalışıyor çünkü ağır işe dayanamıyor. Tüm gün çalışıp sadece 40 ringit (13 dolar) alıyor. Fakat yiyecek alması ve başkalarıyla yerini paylaşması gerekiyor. Sanmam ki para biriktirebilsin”.

Fakat bu onun yeşil kırları hayal etmesini engellememiş. Annesi, “Eğer Malezya’da hayatın bu kadar zor olduğunu bilseydi, gitmezdi. Fakat şimdi başka yere gitmeyi deneyecek” diyor.

Erkekler hayatlarını daha parlak bir gelecek olasılığının hayali için riske atmak için duraksamazken, sevdiklerini arkada bırakıyorlar. Onlar da kendi geçimlerini sağlamak durumunda kalıyorlar. Kocası UNHCR’nin müdahalesini göçmen tutukevinde beklerken Fatma, “Gittiğinden beri hayatımız sefil oldu” diyor. 25 yaşında ve iki çocuğun bakımından sorumlu: “Şu an dileniyorum fakat gelecekte ne yapacağız bilmiyorum”.

Ayşe de güç bela Bangladeş’teki ailesini geçindiriyor. Tayland’daki kocasının salıverilmesi için gereken 150 bin akayı toplamasının imkanı yolu yok: “Gittikten sonra yoksulluk çok belimizi büktü. Oğlum daha 9 yaşında bile değil fakat köylere gidip çöp toplayarak satıyor”.

Yoksulluk, işkence ve çaresizlik derinleştikçe Rohinyalar, vicdansız kaçakçıların istismarını çok daha savunmasız bir hale geliyor. Yılan ile derin mavi deniz arasında sıkışan Rohinyalılar, akıntı onları nereye götürürse oraya gitmek dışında bir yol görmüyorlar.

*İsimler güvenlik nedenleriyle değiştirildi.

UNHCR.ORG’daki bu makale Oğuz Eser tarafından Timeturk.Com için tercüme edilmiştir.
SON VİDEO HABER

Iğdır'da AK Parti İl Başkanlığı binasına molotoflu saldırı

Haber Ara