Tuna: Dağa çıkarken Yılmaz Özdil'i de almayı unutma
Yeni Şafak yazarı Salih Tuna, bugünkü köşe yazısında “Adamın biri çıkıp hem Hrant Dink’in katilleri bulunsun diye haykırıyor, hem Veli Küçük’e özgürlük istiyor. Bir yandan demokrasiden özgürlükten dem vurup, bir yandan Silivri güzellemeleri yapan Kılıçdaroğlu da bu tiplerden maalesef çok farklı değil.” ifadelerine yer verdi.
13 Yıl Önce Güncellendi
2013-01-05 10:35:00
Müjdat Gezen’in, “Akan kan dursun diye dağa çık deselermiş, anında dağa çıkar, oradakilere konuşurum” sözlerinin eleştiren Tuna, “Müjdat Gezen dağa çıkarken bari Yılmaz Özdil’i de yanına alsa.Bence çok faydası olur. Büyük düşünür olarak gördüğü Yılmaz Özdil, dağdakilerle iletişim kurmasında müthiş katkı sağlar. (Zaten Yılmaz Özdil de büyük sanatçı olarak görüyor onu. Geçenlerde Mustafa Kemal Paşa’yı konu alan 1881 oyununu yere göğe sığdıramamıştı.)” ifadelerini kullandı.
Dağa çıkarken Yılmaz Özdil'i de almayı unutma
Beni bu havalar mahvetti demiş ya Orhan Veli; beni de bir öyle, bir böyle olup da hiçbir şey olmamış gibi bu yoluna devam etmeler mahvetti.
Adı lazım değil bir köşe yazarı, Kürtlere özgürlükten dem vurduktan sonra, gözümün içine baka baka, 'Kürtlere yapılan haksızlık bana yapılsaydı ben de dağa çıkardım' kıvamında konuşunca şaştım kaldım.
Yahu kardeşim sen nerde ne zaman nasıl böyle 'oldun' demedim.
Daha dün denebilecek kadar kısa süre önce, 'Kürt sorunundan' bahsedenleri bile 'vatan haini' ilan eden sen değil miydin diye de sormadım.
Lafını sakınan biri değilim ama yine de bu kadar 'coşmuş' bir insan evladını utandırmaktan utandım.
Söz konusu garabet sadece o köşe yazarına özgü bir husus da değildir.
Öcalan'a dün gül verenler 'Kürt meselesini' demokratik vasatta çözmek isteyenlere bugün rahatlıkla 'vatan haini' diyebiliyor.
Nasıl bir maluliyettir bu!
Adamın biri çıkıp hem Hrant Dink'in katilleri bulunsun diye haykırıyor, hem Veli Küçük'e özgürlük istiyor.
Bir yandan demokrasiden özgürlükten dem vurup, bir yandan Silivri güzellemeleri yapan Kılıçdaroğlu da bu tiplerden maalesef çok farklı değil.
Bu tuhaf halin kitleselleştiğini müşahede ettiğimiz zamanlar da oldu.
Mesela, Susurluk kazasından sonra devletin kirli çamaşırları ortaya saçılınca, 'Sürekli aydınlık için bir dakika karanlık' eylemeleri yapıldı.
Binlerce kişi iştirak etti bu eyleme.
Hemen ardından 28 Şubat süreci olanca karanlığıyla Türkiye'ye musallat olunca ne oldu peki?
Yani…
Yazının devamı içintıklayınız
SON VİDEO HABER
Haber Ara