Lenin Nazilerden nasıl kaçırıldı?
1930 yılında Şçusyev'in projesine göre yapılan üçüncü mozele, ilk taştan mozole olma özelliğini de taşır. Lenin'in naaşının olayların merkezinde bulunduğu en ilginç süreç ise; 7 Temmuz 1941 ile 25 Mart 1945 tarihleri arasındaki 3 yıl 9 aya ya da başka bir deyişle, Moskova dışında geçen 1360 güne aittir.
13 Yıl Önce Güncellendi
2012-12-24 10:39:05
Yoldaşı Leonid Krasin'in ; 'bilim ve teknolojinin gelecekte çok ilerleyeceği, Lenin’in de bir gün bu sayede yeniden hayata döndürülebileceği' varsayımıyla naaşının mumyalanmasını önerdiği kulaktan kulağa yayılır.
Lenin'in 'ilk' mozolesi, 27 Ocak 1924'te ahşaptan yapılır. Aynı yılın mart ayında yapımına başlanıp, ağustos ayında tamamlanan ikinci mozele de tıpkı ilki gibi yine ahşaptandır.
1930 yılında Şçusyev'in projesine göre yapılan üçüncü mozele, ilk taştan mozole olma özelliğini de taşır. Lenin'in naaşının olayların merkezinde bulunduğu en ilginç süreç ise; 7 Temmuz 1941 ile 25 Mart 1945 tarihleri arasındaki 3 yıl 9 aya ya da başka bir deyişle, Moskova dışında geçen 1360 güne aittir.
Lenin'in naaşı için, Kızıl Meydan'a inşa edilen ilk taştan mozole
2. Dünya Savaşı'nın ilk günlerinde, Kremlin'in güvenliğinden sorumlu olan Tümgeneral Nikolay Spiridonov, her an her yerden ve her türlü tehlikenin gelebileceği günlerde, Lenin'in naaşının güvenle korunabilmesi konusunda ne yapabileceklerini düşünür. Gerçi bu konuda savaş başlamadan da konuşulmuştur ama şimdi bazı riskler giderek daha da ciddi bir hale gelmiştir.
Henüz savaşın ikici gününde, daha sonradan yanlış alarm verildiği anlaşılan siren sesleri ile Kremlin görevlileri heyecanlanırlar. Düşman uçakları sanılanlar aslında görev dönüşü yollarını şaşırmış Sovyet uçaklarıdır. Bu yanlış alarmın faydası ise, naaş hakkındaki 'karar süreci'ni hızlandırmasıdır.
''O an Lenin'i burada koruyamayacağımıza karar vermiştim'' der daha sonra o günleri anlatırken, General Spiridonov.
''Sovyetler Birliği Komünist Partisi Merkez Komitesi Politbüro'da 26 Haziran 1941 tarihinde gerçekleşen toplantıda, ne yapacağımıza artık karar vermemiz gerektiği son derece açıktı. Ben, Lenin'in naaşının Tümen'e nakledilmesini önerdim. Stalin bunun üzerine, 'Neden özellikle Tümen?' diye sordu. ''Şehrin çevresi bomboş, ne askeri ne de endüstriyel hiçbir faaliyet yok. Alman uçaklarının dikkatini çekecek herhangibir hareketlilik de mevcut değil diye yanıtladım'' şeklinde devam eder sözlerine.
''Bazıları Sverdlovsk'u önerdiler ama ben oranın özellikle bir endüstri şehri olması nedeniyle, Nazi pilotlarının bombalamayı deneyebilecekleri bir yer olduğunu söyledim. Sonunda Tümen kabul edildi. Ardından da Profesör Boris Zbarskiy'in liderliğindeki hekimler Kremlin'e çağrılıp, yolculuk hakkında bilgilendirildiler ve kendilerine nakil işi için ne gerektiği soruldu.''
Boris Zbarskiy, kendisinden istenilen ve başarması gereken görevin karmaşıklığını anladığında bir süreliğine şaşkınlık geçirir. 17 yıl aynı yerde korunan Lenin'in naaşının, şimdi binlerce kilometre öteye, hiç bozulmadan ve farklı iklim şartlarında gerçekleştirilmesi gereken nakli, doğrusu hiç de kolay bir iş değildir.
Profesör, kısa süreli yaşadığı ilk şokun ardından, aracın titreşimini azaltmak için amortisör, sıcaklığı belli bir seviyede tutmak için de soğutucu ve özel bir tabut talebinde bulunur. Devlet yetkililerince hekimlere ücretleri ödenip, öğrendiklerinin mutlak şartla gizli tutulması da söylendikten sonra kendilerine birer gün izin verilir.
Çok kısa bir sürede bütün detaylar düşünülüp, uygun ortam yaratılan özel donanımlı 'araç' hazırlanmış ve titremelere engel olması için suspansiyon sistemi de eklenmiştir. Bir lokomotif ve üç vagondan oluşan trende, yolculuğa 'refakat' edecek hükümet yetkilileri için de ayrıca uygun yerler düzenlenmiştir.
Naaşın tahliyesi arifesinde Stalin, daha sonra 1953 ile 1961 yılları arasında bir süreliğine Lenin ile ' kader birliği ' de yapacakları mozoleye gider.
1953-1961, Lenin ve Stalin'in naaşlarının mozelede birarada bulunduğu yıllar.
Ruslar bilindiği gibi uzun bir yolculuğa çıkmadan tercihen kapının ağzına yakın bir yerlerde karşılıklı sessizce bir süre otururlar. Bu, aslında bir vedalaşmadır, her ayrılığın son görüşme olma olasılığına karşılık, o anın bütün dış etkilerden arınarak hafızalara iyice kazınmasıdır.
Stalin, büyük bir saygı ile Lenin'in tabutunun yanına iyice sokularak sanki kendi kendine konuşuyormuşcasına, ''Senin peşinde bu halk özgürlük savaşını kazandı, şimdi de senin izinde sinsi, hain, her an fırsat kollayan düşmanı yeneceğiz'' diyerek sağ elinin işaret parmağını havaya tehditkar bir şekilde sallar. Olayı daha sonradan anlatan bir görevli, ''Stalin parmağını sallarken, ben tam da o anda üstümdeki gömleğin sırtıma yapıştığını hissediyordum'' der.
Sovyet topraklarına bombalar yağmaktadır. Sovyet Orduları, işgalcilere karşı savaşmak için Kızıl Meydan'dan, merasim yürüyüşü ile ayrılırlarken, sadece az sayıda insan, askerlerin içinde Lenin'in bulunduğu sanılan ancak aslında boş olan mozoleye saygı duruşu yaparak geçtiklerinin farkındadır.
7 Kasım 1941 Kızıl Meydan'daki askeri geçit
Lenin'in naaşı, 3 Temmuz 1941 akşamı geç vakitlerde, içinde sağlıkçıların da bulunduğu müfreze ile bir vagonun içerisinde, Başkent'i terketmiştir.
Tümen Şehri Tarım Koleji'ndeki yerine ise, dört günlük bir yolculuğun ardından ancak 7 Temmuz 1941'de yerleştirilecek ve artık Moskova'ya geri döneceği tarih olan 25 Mart 1945'e kadar da orada kalacaktır.
Yol boyunca Lenin'in naaşının bulunduğu vagona girebilmek ancak tren durduğunda mümkün olabilmektedir çünkü giriş sadece vagonun dışına doğru açılan bir kapıdan gerçekleştirilebilmektedir.
Trenin hareketinden altı saat sonra Profesör Boris Zbarskiy, Albay Lukin'in treni durdurma önerisini kabul eder ve tren bir süreliğine, kenardaki işlemeyen raylar üzerine çekilir. Zbarskiy Lenin'in bulunduğu vagona şahsen girerek, amotisörlerin çalışıp çalışmadığını ve ortamın hava koşullarını kontrol ederek, her şeyin yolunda gittiğini söyler. Bu kontrol işlemi, Tümen'e kadar olan yol boyunca toplam üç kez gerçekleştirilir.
İçişleri Halk Komitesi ve KGB diye bildiğimiz Devlet Güvenlik Komitesi elemanları, tüm bu nakil sürecinin güvenliğinden sorumludur ve trenin lokomotifinden vagonlarına kadar her yerde de nöbetçiler ile gerekli önlemleri alarak düzeni sağlarlar.
En ufacık bir kaza olasılığına karşın tüm yollar kesilir ve trenin yoluna başka herhangi bir trenin girmesi önlenir. Asıl gidilecek yeri de sadece iki kişi; Profesör Zbarskiy ve Albay Lukin bilmektedir.
Lenin'in naaşının içinde olduğu vagonda, Kızıl Ordu'dan G. İgnatov, P.Gaponenko, D.Konyahin, N. Mahov, A. Savvinov ve birkaç kişi daha bulunur ve onları koruyan nöbetçi askerler de her iki saatte bir değiştirilirler.
Tren 7 Temmuz 1941 sabahı Tümen'e varır. Vagonların etrafı büyük, geniş metal kalkanlarla çevrilip, güvenlik elemanları tarafından koruma altına alınır.
1940-1943 yılları arasında SBKP Tümen Güvenlik Komitesi Başkanı Dimitriy Kuptsov anılarında, treni 'ıssız bir çölde, yalnızlığa terkedilmişcesine duruyordu' şeklinde tasvir eder.
Şehirde gelen trenin içinde ne olduğunu, Partinin ve güvenlik teşkilatının şehirdeki en yetkili isimleri olan sadece 3 kişi bilirler; Zagrinyayev, Kozov ve Kuptsov.
Evsahipleri, misafirlerini karşılamak için trene bindiklerinde içeride seçkin giyimiyle Profesör Zbarskiy'i görürler. Kuptsov, ''Yoldaş Zbarskiy, Lenin sizinle mi?'' diye sorar. ''Evet özel vagonda'' diye yanıtlar Zbarskiy ve gerekenin yapılması için de, Molotov'un imzaladığı belgeyi ''Lütfen okuyunuz'' diye gösterir.
Moskova'dan gelen 'davetsiz' misafirler, Tümen yakınlarındaki iki huzurevine yerleştirmek istenirse de farklı nedenlerden dolayı o binalar uygun bulunmazlar. Bunun üzerine Dimitri Kuptsov, şehir merkezindeki Tarım Koleji'ne bakmayı önerir. Kolejin ortadaki iki katlı binası, çevresindeki diğer yapılardan, tuğladan yapılmış yüksek duvarlarla ayrılarak korunaklı bir hale getirilmiştir.
Kuptsov, Zbarskiy'in binayı beğenerek, hemen amaca uygun hale çevirmek yönünde karar verdiğini anlatır anılarında. Dört güvenlik görevlisi, lahiti omuzlayarak bir kamyonun kapalı kasasına yüklerler. Yol güvenliği de sağlandıktan sonra sokaklardan geçilir ve en sonunda okula varılır.
İlginç bir tesadüf olarak, ''Belki ileride bir gün O'nu yeniden canlandırma şansı olabilir'' diyerek Lenin'in mumyalanmasını teklif eden Devrimci Leonid Krasin de, Lenin'in naaşının getirildiği Tümen'deki kolejin eski mezunlarındandır.
Okul binasının ikinci katının sol kanadında küçük bir oda, ''Yas odası'' olarak tercih edilir ve naaş oraya yerleştirilir.
Tam üç yıl dokuz ay Tümen'de kalan naaşın, 1944 yılında Lenin'in ölümünün 20. yılında Moskova'ya geri dönüş kararı alınır.
Yine General Nikolay Spridonov, bu kez Baltık kıyılarından bulunarak Tümen'e gönderilir ve 29 Mart 1945'te gerçekleştirilecek olan 'naaşın Moskova'ya dönüşü' ile ilgili görevlendirilir.
16 Eylül 1945 tarihinde de, daha henüz üstündeki gizem aralanmadan, naaşın içinde bulunduğu mozole Moskova'da bir kez daha ziyaretçilere kapılarını açar.
Ve son olarak yine ilginç bir 'ayrıntı' ile tarihteki bu 'kısa' yolculuğumuzu tamamlayalım.
Naaşın mumyalanması ve naklinden sorumlu Profesör Boris Zbarskiy'in oğlu İlya Boriseviç Zbarskiy de babasından aldığı bayrağı taşımaya devam ederek, 1956 yılından 1989 yılına kadar Kızıl Meydan'daki Lenin Mozolesi'nin idarecisi olarak görev yapar ve 2007 yılında da hayata gözlerini yumar.(Turkrus.com-Kaan Akoba)
SON VİDEO HABER
Haber Ara