Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

İslamcılık hedef tahtasına konuluyor!

Müslümanca yaşamaksa, hareket tek başına bu temsile neden hayati bir değer yüklüyor? Bu tarz bir temsilin uluslarası derin siyasetle angajman ya da taahhüt düzeyinde bir ilişkisi mi var ki, İslamcılık hedef tahtasına konuluyor?

13 Yıl Önce Güncellendi

2012-09-26 10:33:33

İslamcılık hedef tahtasına konuluyor!
İmam Hatip Okulu'nun birinci sınıfından altıncı sınıfına kadar Risale-i Nur derslerine devam eden küçük, aciz, kendi halinde bir öğrenciydim.

Çocukluktan delikanlılığa evriliyordum; heyecanlıydım, Risale-i Nurlardan öğrendiğim yeni şeylere sımsıkı tutunmaya çalışmakla kalmıyor onu herkesle paylaşmak, herkeste onu okuma merakı uyandırmak istiyordum.

Merhum babam, durumumun en yakın tanığıydı. Hem taşradan gelip şehirde çocuklarını hayata hazırlamaya çalışan bir baba hem de bilinçli bir mümin olarak benim dizginlerimi sıkı sıkıya tutan tek insandı; sürekli yükselen heyecanıma karşılık neredeyse her gün şunu söylerdi:

'Bizim peygamberimiz Hz. Muhammed'tir (sav). Ondan sonra onun tebliğ emanetini sürdüren binlerce alim gelip geçmiştir. Yeni zamanın tebliğcisi ise Said Nursi'dir. O da bizim gibi aynı peygamberin ümmetidir; bizden farkı ise onun Bediüzzaman olmasıdır. Onun şakirtlerine Nurcu derler ama o Risalelerini okuyan ya da okumayan her mümin için bir Bediüzzaman'dır. Onun yeriyle kendi yerini karıştırma, Peygamberimizi ondan daha fazla an ve Nurculuğu da onun güzide şahsiyetinin önüne sakın alma.'

İmam Hatip'in altıncı sınıfındayken kendisinden Risale-i Nur da talim ettiğim bir öğretmenim ders esnasında merhum Erbakan'ı tekfir edince benim de medreseden nasibim kesilmiş oldu. Zaten MTTB'ye olan eğilimim ve edebiyata düşkünlüğüm yüzünden yabancı yazarları çok fazla okuyor olmam medreseyle olan bağımı çokça zayıflatmıştı. Zikrettiğim olay da kopuşumun tuzu biberi oldu.

'Kopuş' derken Risalelerden kopmadım elbette. Onlar benim ilk mürşidimdi çünkü; her ne okursam okuyayım onlardaki bilginin üstüne bilgi eklemek üzere okudum. Ta ki, çocukluğumda el yordamıyla başta İmam Gazali olmak üzere tanıdığım İslami düşüncenin münşilerini ve son olarak Sezai Karakoç'u okuyuncaya kadar. Bu noktadan itibaren Din'in siyasetsiz olmayacağı bilinci içinde ama ille de edebiyatta karar kılarak yürüyüşümü sürdürmeye çalıştım. Bediüzzman'a olan sevgim ve hürmetimle, şakirdlerine olan muhabbetimse hiç bitmedi. Yazının devamını okumak için tıklayın
SON VİDEO HABER

Suriye'deki dehşeti anlattı: İşkenceden derimiz yüzülüyordu

Haber Ara