Dolar

34,8660

Euro

36,6016

Altın

3.044,19

Bist

10.058,47

Türkiye'de İslamcılık, Atilhan ile başladı

Cevat Rıfat Atilhan ismi kamuoyunda genellikle 'Yahudi aleyhtarlığı' fikirleri ile tanınıyor. Ancak o, İslamcı ve milliyetçi siyaseti etkilemiş bir isim aynı zamanda. Hakkında yapılan ilk doktora tezinin yazarı Celil Bozkurt, 'Atilhan sağın önemli ideologlarındandı.' diyor.

13 Yıl Önce Güncellendi

2012-09-17 06:06:43

Türkiye'de İslamcılık, Atilhan ile başladı
Cevat Rıfat Atilhan, Cumhuriyet tarihinin çokça tartıştığı siyasî bir şahsiyet. Kamuoyu onu genelde Yahudi karşıtı politika üreten bir isim olarak tanıyor. Ancak Atilhan ile ilgili yapılan ilk doktora tezinde çarpıcı bilgiler yer alıyor. Atilhan, İstiklal madalyalı ve Meclis'ten takdirname almış bir asker. Tarihçi Celil Bozkurt'un kaleme aldığı ve Doğu Kütüphanesi Yayınları'ndan çıkan kitapta, yakın tarihimizi etkileyen siyasal fikirlerin kodlarına dair önemli tespitler var. Bozkurt'a göre, Atilhan'ı değerlendirirken ona 'Yahudi düşmanı' tanımlamasından sıyrılarak bakılması gerek. Cevat Rıfat Bey'in imparatorluğun parçalanmasına şahitlik etmiş bir asker olduğunu vurgulayan Bozkurt, şöyle konuşuyor: "Kendisi Edirne Müdafaası'nda, Filistin cephesinde savaşmış kahraman bir vatan evladıdır. Hatta Bulgaristan Kralı, gösterdiği mücadeleden dolayı kendisine 'Bulgar İmtiyaz Madalyası' takdim ediyor. Öncelikle buranın belirtilmesi gerek. Zaten onu antisemitizme götüren süreç de buralarda başlıyor." Yazar, Cevat Rıfat Bey'in, Yahudi aleyhtarlığını içeren söyleminin altında, 31 Mart Olayı'nın Yahudilerce finanse edildiği, Trablusgarp'ın kaybının, II. Abdülhamid Han'ın düşürülmesinin ve son olarak Osmanlı'nın yıkılışının Siyonistlerce organize edildiği düşüncesinden kaynaklandığını dile getiriyor.

NİLİ olmasaydı, savaşı kazanamazdık

Bozkurt, Atilhan ile ilgili es geçilen bir bilgiyi ise şöyle paylaşıyor: "1916'da Yahudiler tarafından kurulan ve Filistin cephesinde İngilizlere istihbarat sağlayan NİLİ adlı casusluk teşkilatını deşifre etmiştir. Ama Filistin Osmanlı'dan koparılmıştır. Hatta İngilizler, NİLİ teşkilatı olmasaydı biz o cephede savaşı kazamazdık demişlerdir. 'Araplar, Osmanlı'yı arkadan vurdu ve savaşı kaybettik' diye ezberlenmiş bir cümle var. Bu, kısmen doğru; ama asıl sebep Yahudi teşkilatının etkisidir." Bozkurt, Atilhan'ın 1930'larda hızlı bir Kemalist olduğunu; ancak çok partili hayat sonrası Cumhuriyet devrimlerini sorguladığını kaydediyor. Atilhan'a göre, Kemalist ideoloji, seçkin bir zümre oluşturur ve halkın değerlerinden de kopuktur. Komünizmle İslamiyet temelinde mücadele edileceğine inanan Atilhan, İslamî düşünceyi benimser ve bu yolla mücadelesini sürdürür. Bozkurt'a göre Türkiye'de İslamcılık, Erbakan ile değil, Atilhan ile başlamıştır. İslam adını temel alan ilk parti İslam Demokrat Parti (İDP) 1951'de Atilhan tarafından kurulur. Atilhan'ın düşüncelerinin milliyetçi-muhafazakâr kesimlerde lider rol oynadığını dile getiren Bozkurt, "Atilhan'ın 1951'de İDP ile başlattığı siyaset, Necmettin Erbakan'ın 1970'lerde kurduğu Milli Görüş ile devam etmiş, Yahudi aleyhtarlığı siyasal İslam'ın başat teması olmuştur." ifadelerini kullanıyor. Bozkurt, erken dönem Milli Görüşçülerin Atilhan'ın kitaplarından etkilendiklerini söylemesinin önemli bir ölçüt olduğuna dikkat çekiyor. Bozkurt ayrıca, Ocak 1970'te Erbakan'ın kurduğu Millî Nizam Partisi'nin kuruluş bildirgesinde yer alan "Masonlar ve komünistler bu partiye giremez." ifadesinin Atilhan'ın fikirlerinden mülhem olduğunu kaydediyor. Atilhan'ın sadece siyasal İslam'ın değil, Türk milliyetçiliğinin de ideoloğu olduğunu hatırlatan Bozkurt, Türkeş'in de Atilhan'dan çokça etkilendiğini belirtiyor. Hatta yazara göre Atilhan, İslamî bir kimliğe bürünmüş olmasına rağmen milliyetçi duruşunu eskisi gibi olmamakla birlikte devam ettirmiş. Bozkurt ayrıca, Atilhan'ın bir dönem Nihal Atsız ile beraber olsa da Atsız'ın İslamiyet karşıtı yazılarından dolayı kendisi ile kronik bağ kurmadığına işaret ediyor.

Cevat Rıfat Atilhan

Atilhan, Said Nursi ile görüşmüştü

Bediüzzaman, Atilhan'ı tebrik etmişti ama İslam adına yapılan siyaseti onaylamıyordu. Celil Bozkurt, Atilhan'ın Sirkeci'de Bediüzzaman Said Nursî ile de görüştüğünü aktarıyor. Said Nursî, Atilhan'ı Yahudi, mason ve komünistlere karşı verdiği mücadeleden dolayı tebrik etmiş. Ancak İDP kurulduktan sonra bu partiye destek vermemiş. Yazar, bunun sebebini şu sözlerle açıklıyor: "Çünkü Bediüzzaman, İslam adına siyasetin yanlış olduğunu düşünüyor. 'Bunun sonuçları ağır olur' diyor. Ve Bediüzzaman'ın dediği gibi somut bir şekilde ortaya çıkıyor. 1953 yılında Ahmet Emin Yalman suikastı sonrası, basında irtica yaygarası koparılıyor. Milliyetçi-muhafazakâr kesim üzerine çok yoğun bir baskı oluşuyor. Hatta Malatya Cezaevi'ne sokulmayan milliyetçi-muhafazakâr aydın kalmıyor adeta." Bozkurt, Atilhan'ın, çağdaşları Necip Fazıl Kısakürek ve Osman Yüksel Serdengeçti gibi tanınmamasının nedenini, onun eserlerinin basılmaması olarak görüyor. Celil Bozkurt, Cevat Rıfat Bey'in iyi tahlil edilmesi gerektiğini belirterek; şunları kaydediyor: "Atilhan, aktif siyasette ve basın hayatında ortaya koyduğu fikirlerle Türk düşünce tarihine damga vurmuş önemli bir isimdir. Özellikle milliyetçi ve İslamcı kesimleri etkilemiş, sağın önemli ideologlarından biri olmuştur. Günümüzde Atilhan ismi pek bilinmese de o, derinden etkilediği Türk kamuoyunda düşünceleriyle yaşamaya devam ediyor."
SON VİDEO HABER

Kassam, İsrail askerlerini araçlarıyla birlikte imha etti

Haber Ara