Dolar

34,9405

Euro

36,5984

Altın

3.017,94

Bist

10.058,63

'Esed, PKK ile Türkiye'ye bedel ödetmek istiyor'

Türkiye'deki PKK saldırılarının arka planında Suriye yönetiminin ve İran'ın olduğu iddia edildi. Lübnanlı Şii din adamı Hani Fahs, Esed'in hiçbir konuda masum olmayacağını söyledi.

13 Yıl Önce Güncellendi

2012-09-10 14:37:09

'Esed, PKK ile Türkiye'ye bedel ödetmek istiyor'
Türkiye'nin sorunları olduğu ve bu sorunların kullanıldığına dikkat çeken Lübnanlı Şii dini alim, " Türkiye'yi karıştırmak istiyorlar. Türkiye'ye de bedel ödetmek istiyorlar." dedi.

'Arap Uyanışı ve Yeni Ortadoğu'da Barış' konulu konferans için İstanbul'a gelen Hani Fahs, Cihan Haber Ajansı (Cihan)'na verdiği özel mülakatında Esed yönetimi ve İran'ın Suriye tutumu konusunda çarpıcı değerlendirmelerde bulundu.

TÜRKİYE'YE BEDEL ÖDETMEK İSTİYORLAR

Türkiye'de son dönemde artan PKK saldırıları ve patlamaların arkasında Esed yönetimi ve İran'ın olabileceği yönündeki iddiaları değerlendiren Lübnanlı alim, "Benim güvenlik alanında bir deneyimim yok. Bu anlamda bilgi kaynağım da yok. Bu tür meseleler için analizler de yeterli değil. Ancak hiçbir şey konusunda Suriye yönetimini masum görmem. Türkiye'nin daha önceden sorunları vardı. Onlar da bu sorunları kullanıyorlar. Türkiye'yi karıştırmak istiyorlar. Türkiye'ye de bedel ödetmek istiyorlar. İnşallah Türkiye ve sağduyulu Türk yöneticiler bu süreci atlatır. Tabi bazı kayıplar oluyor. Allah şehitlere merhamet etsin. Ancak en iyi yol Suriye yönetiminin düşmesidir. Bu şekilde Türkiye ve Suriye rahatlayarak birlikte bir gelecek kurarlar." temennisinde bulundu.

SURİYE'DEKİ KRİZ BAAS REJİMİ İLE BAŞLADI


Suriye'deki Baas rejimini sert ifadelerle eleştiren Lübnanlı din adamı, bu ülkedeki krizin Baas rejiminin iktidara gelmesiyle başladığını söyledi.

"Suriye'de devam eden halk ayaklanmasının Baas gibi bir rejim için tabii bir sonuç olduğunu belirten Hani Fahs, "Baas rejimi aslında gerici, ırkçı, şovenist, baskıcı, insan haklarına, düşünce özgürlüğüne saygısı olmayan bir ideoloji yapısı var. Suriye'deki krizin ömrü Baas rejiminin ömrüyle aynı. Baas'ın devrimi ile bu kriz geldi. Suriye iyi günlerini Şükrü El Kuvvetli, Sadullah El Cabiri dönemlerinde yaşadı. Askeri ve ırkçı süreçler Suriye'yi adeta katletti" ifadelerini kullandı.

BAAS REJİMİ ALEVİLERE ZULMETTİ, ALEVİLER ADINA DA DİĞERLERİNE ZULMETTİ


Suriye'nin dini mezhepsel ve ırk yönüyle bir çeşitliliğe sahip olduğuna dikkat çeken Şii din alimi Fahs, "Medeni, muasır, birleştirici ve kucaklayıcı bir devlet bileşenleri arasında diyalogu sürekli canlı tutar ki barış içinde yaşasın. Ancak Baas rejimi, baskı ve çatışma üzerine yaşamaya çalıştı. Bu yönetim Alevilere zulmetti. Diğer gruplara da Aleviler adına zulmetti. Bunun için bu devrimde devletin Alevilere yaptığı zulmü sona erdirmeliyiz. Konuya cehaletle değil, akılla çözüm getirmeliyiz" dedi.

BAAS REJİMİNİN ÖLÜMÜNÜ İLAN ETMESİNİ BEKLİYORUZ

Suriye'deki krizin gerici bir yönetim sorunu olduğunu vurgulayan din alimi Hani Fahs, "Bu yönetimin sona ermesi gerekir. Çünkü, bu yönetim batıldır. Benim görüşüm; Baas rejimin sona ermiştir. Baas'ın bu saatten sonra yönetimde kalması mümkün değil. Biz bu rejimin ölümünün ilan edilmesini bekliyoruz. Daha sonra gömülmesini..." şeklinde konuştu.

ESED REJİMİ ÇOK SAYIDA ALEVİ AİLEYİ YOK ETTİ


Esed rejiminin alevi birçok kişiyi öldürdüğüne dikkat çeken Lübnanlı alim,"Esed rejimi öncelikle Alevileri öldürdü. Alevilerin önde gelen Muhammed Umran, Salah Cedid gibi isimlerin yanı sıra El Hayyır ailesini, Kenan ailesini, Hayırbek ailesini ki bunlar dağ Alevileridir. Bunların hepsini öldürdü. Dağdaki alevi köyleri hâlâ çok fakir. Esed ailesinin olduğu Kırdaha kasabasında Basil Esed'in ölümünden sonra kısmen işler yapılmaya başlandı. Tartus ve Lazkiye limanlarına Esed ailesi el koydu. Halk ayaklanması neden kırsal kesimlerde başladı ? Şam ve Halep geç kaldı. Çünkü aç kalan Suriyeli çiftçidir. Aleviler fakirler. Bu yönetimden faydalanan Alevilerin en şerlileri ve Sünnilerin en şerlileridir. Çünkü, onlar yönetimin ortaklarıdır" diye konuştu.

RUSYA VE İRAN ESED REJİMİ DÜŞTÜKTEN SONRA TUTUMLARINI HEMEN DEĞİŞTİRECEKLER

Esed yönetimini destekleyen Rusya ve İran'ın önümüzdeki dönemde tutumlarını değiştirecekleri görüşünü savunan Şii din alimi, "İran ve Rusya kendi çıkarlarını gözetirler. Yönetimin düşmesi ile birlikte çıkarlarını başka yerde ararlar. Burada önemi olan artık halklar kendi geleceklerini kurmaları" ifadelerini kullandı.

Halk devrimlerinin kargaşa ve hataların olabileceğine dikkat çeken Şii alim, devrimin kendi devletini kurması için dikkatli ve sabırlı olunması konusunda uyardı.

BİR MEZHEP GÜVEN VE İSTİKRARINI DİĞER MEZHEPTE ARAMASI GEREKİR

Bölgede mezhepsel bir çatışma olasılığı konusunda endişeleri değerlendiren Şii alim Fahs,"Kendimizi bildik bileli bölgede Sünniler arasında, Şiiler arasında, Şiiler ile Sünniler arasında krizler olmuştur. Ancak bu sefer daha fazla dikkatli olmamız gerekir. Çünkü bozuk rejimler halklara halka özgürlük fitne doğurduğunu, bu şekilde baskının özgürlükten daha iyi olduğunu kabul ettirmek istiyor. Bizim ise, özgürlüğün baskıdan çok daha iyi ve güvenli olduğunu ispatlamamız gerekir. Bu şekilde her mezhebin güven ve istikrarını diğer mezhepte araması gerekir. Toplumsal uzlaşma güvenin teminatıdır. Diğerinden ayrı bir mezhebin devam etmesi ve güvenliğini sağlaması mümkün değildir. Biz bir ortaklığın içindeyiz. Bu noktaya dikkat edilmesi gerekir. Suriye'nin toplumsal bir mozaiğe sahip olduğunu ispatlamak için bir fırsattır" diye konuştu.

İran ve Hizbullah'ın Suriye rejiminin İsrail'e karşı direnişe destek verdiği için desteklediklerini savunduğuna dikkat çenen Şii din alimi, Suriye rejiminin direnişi desteklemesinin sebebinin sorgulanması gereğine işaret etti.

ESED'İN HALKINA YAPTIĞINI HİZBULLAH LÜBNAN'DA YAPSAYDI AFFEDER MİYDİK?


"Suriye rejimi direnişi engelledi" diyen Lübnanlı din alimi, "Farz edelim ki Hizbullah Suriye rejiminin halkına yaptığı gibi Lübnan halkına yapsaydı onu affeder miydik? Direniş tüm bu hataları siler miydi? Direnişin kendisi bu hataları silmez iken direnişe destek vermek bu hataları nasıl siler ? Direnişe destek vermek elbette direnişin kendisinden çok daha az önemlidir. Bu yapılanların hiç bir gerekçesi olamaz" değerlendirmesinde bulundu. (AA)

Haber Ara