Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

'İslâmcılık' tartışması üzerine notlar (1): Kavram

Dolayısıyla son derece gerekli bir entelektüel tartışma olan 'İslâmcılık'ın bir netice verebilmesi kavramın tanımı üzerinde bir anlaşmanın sağlanmasına bağlıdır.

13 Yıl Önce Güncellendi

2012-09-02 10:59:44

'İslâmcılık' tartışması üzerine notlar (1): Kavram
İşte M. Şükrü Hanioğlu'nun değerlendirmesi:

Uzun süre entelektüel radarımıza girmesi engellenen "İslâmcılık" konusunda kapsamlı bir entelektüel tartışmanın başlaması sevindiricidir. Ama bu tartışmanın netice verebilmesi "kavram"ın tanımı üzerinde uzlaşılabilmesine bağlıdır

Bir süredir değişik yayın organlarında yazı ve mülâkatlar aracılığıyla sürdürülen "İslâmcılık" tartışması, son derece önemli olmasına karşılık, uzun süre entelektüel radarımıza girmesi engellenen bir konuyu gündeme getirdiği için fazlasıyla yararlı oldu.
Cumhuriyet sonrası ortamında genel olarak din, özel olarak da İslâmiyetin "karanlık çağlara ait hurâfât" biçiminde kavramsallaştırılarak merkezî entelektüel tartışmanın dışına itilmesinin (bu, söz konusu tartışmanın farklı zeminlerde yapılmadığı anlamına gelmez) önemli bir boşluk yarattığı şüphesizdir. Bu nedenle "İslâmcılık" tartışmasının geniş bir zeminde yapılması içeriğinden bağımsız olarak önem taşır.

Buna karşılık tartışmanın öznesinin ne olduğu konusundaki belirsizlik onun sıhhatli biçimde yapılmasını engellemektedir.
Bunda seküler literatinin, dindarlıktan el-Ka'ide ideolojisine varan bir yelpazede ve yedinci asırdan günümüze kadar ortaya konulan her yaklaşımı "İslâmcılık" olarak yaftalamasının ciddî bir rolü olduğu şüphesizdir.

Daha da vahim olarak Oryantalist metin okumaları ile tersine Oryantalizm neticesinde farklı dönemlerde değişik anlamlara gelen kavramsallaştırmaların eşanlamlı olarak kullanımı ve yaygın anakronizm, tartışmanın farklı özneler üzerinden yapılmasına neden olmaktadır. Bunun yanısıra "her Müslümanın İslâmcı olduğu" ya da "İslâm tarihinin aynı zamanda İslâmcılığın tarihi olduğu" türündeki iddialar tartışmanın öznesini fazlasıyla muğlâklaştırmaktadır.

Dolayısıyla son derece gerekli bir entelektüel tartışma olan "İslâmcılık"ın bir netice verebilmesi kavramın tanımı üzerinde bir anlaşmanın sağlanmasına bağlıdır.

Modernliğin reddi

Tartışmayı zorlaştıran en önemli iddia bir ideoloji olarak "İslâmcılık" ile modernlik arasında doğrudan bir ilişki bulunmadığı tezidir. Bunun tartışmayı farklı bir mecraya soktuğu şüphesizdir. Burada söylenilmeye çalışılan "İslâmcılık"ın gelenekle herhangi bir bağlantısı olmadığı, ondan tamamen kopuk bir ütopya yarattığı değildir. Buna karşın "İslâmcılık"ın modernlikten soyutlanarak, dindarlığın tarihî süreçteki doğal gelişimi olarak kavramsallaştırılması onu anlayabilmemizi imkânsız kılar.

Bir örnek vermek gerekirse Ebu'l-Hasan el-Eş'arî'nin Makâlâtü'l-İslâmîyyîn ve ihtilâfü'l-musallîn eserinde "İslâmîyyîn" kelimesinin kullanılması nedeniyle "İslâmcılık"ın miladî 10. asra kadar geri götürülebilmesinin mümkün olabileceğinin ileri sürülmesi tipik bir anakronizmdir.

Ebu'l-Hasan el-

Eş'arî'nin "Müslimîn" yerine "İslâmîyyîn" ve "mü'minîn" yerine "musallîn" kelimelerini kullanması şüphesiz önemlidir. Ama bu kullanımda "İslâmîyyîn" hangi mezhebi benimsediklerine bakılmaksızın tüm Müslümanlar anlamında istimâl edilmiştir. Nitekim eserin başlığının ikinci kısmını oluşturan ifadedeki "musallîn" kelimesi de kullanıldığı bağlamda, farklılıklarına bakılmaksızın ibadetlerini yerine getirenlerin tümü (el-Gazali'nin daha sonra Faysal el-tefrika beyn el-İslam ve'l-zındaka eserinde kullanacağı ifadeyle kıbleye dönerek ibadetlerini yapanların tümü-ehl el-kıble anlamına gelmektedir. Osmanlı ûlemasının da Sadeddin Taftazani'nin tüm medreselerde okutulan Şerhü'l-makâsıd adlı eserinde Fahreddin el-Razî'ye atfederek tekrarladığı bu kavramsallaşmayı benimsediği şüphesizdir).

Ancak bütün bunlar bu ifadelerin literal değil kendi tarihî ve kültürel bağlamlarında değerlendirilmesinin ve tarihselleştirilmesinin gerekliliğini ortadan kaldırmaz.  Yazının devamını okumak için tıklayın

Haber Ara