Cezaevinde yaşadıklarını Gençlik Destek Hattı'nda anlattılar
Ceza infaz kurumlarından tahliye olan çocuk ve gençler için kurulan destek hattına hayat hikayeleri yağıyor. A.C., E tipi kapalı cezaevinde hakaret, zülum, sözlü hakaret ile yılların birbirini kovaladığını söylüyor. B.K. ise hayatta en çok istediği ş
14 Yıl Önce Güncellendi
2012-07-11 08:12:06
Gençlik Destek Hattı Projesi, Özgürlüğünden Yoksun Gençlerle Dayanışma Derneğinin (Öz-Ge Der) Adalet Bakanlığı ve British Council iş birliği ile yürüttüğü bir çalışma. Gençlik Destek Hattı, çocuklar ve gençlere yönelik danışmanlık hizmeti sunmayı amaçlıyor. Ankara, İzmir ve Elazığ'da bulunan ceza infaz kurumlarından başlayan proje, bütün Türkiye'ye yayılacak.
2002 yılında ilkokulu yeni bitirdiğini ve henüz 12 yaşına basmadan cezaevine girdiğini anlatan A.C., cezaevine ilk ayak bastığında henüz anne karnında gelişme evresini tanımlayan bir bebek kadar masum olduğunu ifade ediyor. Ama geçen zamanın öyle kalmasına müsaade etmediğine dikkat çeken A.C., "Bütün yaşam alanım 2 metrekarelik bir alan ve dikdörtgen haliyle görebildiğim gökyüzüydü. Benim için o yıllarda henüz Galileo dünyanın şeklinin yuvarlak olduğunu ispat etmemişti, ben dikdörtgen halini görebiliyordum sadece. hayatın bütün acımasızlığı mevcuttu. E tipi kapalı cezaevinde hakaret, zülum, sözlü hakaret (sanırım acıtanı buydu) yıllar birbirini kovalıyor, mahkemeye git gel alınmayan sonuçlar ve kısıtlanan eğitim hakkım nedeniyle çocuk ıslahevine gitmek istiyorum ama bütün bu insani haklarımız devletin bürokratik engellerine takılıyordu. 24 yıl 5 ay ceza aldım, çocuk ıslahevine nakil işlemim gerçekleşmişti. Bu sürece kısmi özgürlük diyebilirim." ifadelerini kullanıyor.
Cezası bitince Öz-Ge Der denetiminde bulunan Ankara'da bir eve yerleştirildiğini dile getiren A.C., şimdi 20 yaşında olduğunu belirterek "Verilen destekle dershaneye ve okula gittim. Okuyorum, okulumun gazetesine hatırı sayılır yazılar yazarak katkıda bulunmaya çalışıyorum. Bu yaşadığım süreçte topluma faydalı bir birey olarak yaşıyorsam kesinlikle bu Çedam'ın sayesindedir." diyor.
"EN ÇOK TOPLUMUN BİZLERE KARŞI ÖNYARGILARINDAN KURTULMASINI İSTİYORUM"
Her şeyin henüz 15 yaşında işlediği basit bir suç sebebiyle cezaevine düşmekle başladığını ifade eden B.K. ise içeri girdiğinde bütün bedeninin nasıl bir anda buz kestiğini ve oradaki insanlara bakarken hissettiği acıma duygusunu hala derinden hissedebildiğini belirtiyor.
"Açıkcası hissiyat adına hatırladığım ve unutamadığım en mühim kesit diyebilirim hayatımda." diyen B.K., şöyle devam ediyor: "Neyse, o insanların birbirlerinde ve bana karşı yaklaşımları gerçekten yaşanmadan anlaşılmaz. O kadar samimi ve gerçek ki insanların asıl yüzünü işte orada görebilmek ve hayatı orada tanıyabilmek her ne kadar acıysa da bir fırsat da diyebilirim. Gardiyanlar ilk sıralar başıma bir şey gelirse dert arkadaşlarım olarak düşündüğüm kişilerdi, fakat daha sonra onların da bu işi sadece geçimlerini sağlamak için yaptıklarını anladım. Pek fazla dostum olmadı içeride. Pek fazla güvenebileceğim insan yoktu da. Dedim ya insanların samimi ve gerçek yönlerini görüyorsunuz içeride. Hayatımın dönüm noktasının Islahevine sevkimin olduğunu belirteyim."
8. sınıftan örgün öğretime başladığını anlatan B.K., oradayken en büyük korkusunun insanların kendilerine karşı geliştirdikleri önyargılar ve hayata bir daha nereden başlayacağını bilememek olduğunu vurguluyor. Şu an hala yanındaki bir arkadaşına veya herhangi birine geçmişi hakkında en ufak bir şey dahi anlatamadığını belirten B.K., "Bazen espriyle karışık bir şeyler söylüyorum inanmıyorlar. Hayatta en çok istediğim şeylerden biri toplumumuzun bizlere karşı olan bu önyargılarından kurtulmasıdır. Çünkü bizler -çoğumuz- geçmişimize bakarak yarınımızı belirleyen insanlar değiliz. Fırsatlar verildiğinde birçoğumuz yaşantılarımızdan aldığımız dersler neticesinde vardığımız bilinçle hayatımızı şekillendirmeyi güzelleştirmeyi başarabiliriz. Başarmadık mı? Ben şu anda Ankara'nın seçkin üniversitelerinden birinde okuyorum. Benim birçok arkadaşım yine çeşitli üniversitelerde okumaktalar. Ne yazık ki yukarıda belirttiğim durum ancak birilerinin bize destek vermeleri sonucunda gerçekleşiyor. Destek göremeyenleri de düşünmek istemiyorum. Aslına pırlanta gibi birer kalpleri olan bu çoğu arkadaşın tek eksiği, yaptığı yanlışın yanlış olduğunu bu insanlara onlarla gerçekten ilgilenerek anlatabilecek birtakım insanların yokluğu." diyor.
"CEZAEVİNE GİRİNCE SANKİ BAŞKA BİR DÜNYAYA GEÇTİM"
Henüz 14 yaşına gelmeden herkesin başına gelebilecek bir olayın başına geldiğini ve gözünü cezaevinde açtığını dile getiren E.D., sanki bir dünyadan başka bir dünyaya geçtiğini, her şeyin çok tuhaf geldiğini kaydediyor. "Yaşım itibariyle uyum sağlamaya yeni şeyler öğrenmeye çok müsait olduğum için alışmam çok zaman almadı yeni dünyama." diyen E.D., o kişilerin her birinden ayrı ayrı ders çıkardığını ifade ediyor.
İlkokuldan sonra çalışmaya başladığını ve okulla hiç alakasının bulunmadığını belirten E.D., "Okul aklımda bile yoktu. Bana güzel bir imkan sağlandı ve ortaokuldan başladım, ıslah evinden çıkmadan Öz-Ge Der derneğinden gelen kişiler, çıkınca kendilerinin yardımcı olabileceklerini istersem irtibata geçebileceğimi söylediler. Çıktım ve benim için yeni bir hayat başlamıştı çünkü Öz-Ge Der'in değerli üyeleri, yöneticileri, çalışanları, gönüllüleri elimizden tutmuş ve benim gibi durumda olan bir çok arkadaşa okula devam etmek için maddi manevi destek olmuştu. Ankaralı olmamama rağmen ortaokulu Ankara'nın bir ilçesinde, liseyi Ankara merkezde bitirdim bu süre içinde desteklerini hiç esirgemediler. Şu an üniversite dördüncü sınıftayım ve hala maddi manevi desteklerini esirgemiyorlar sundukları bütün imkanlardan dolayı ne kadar teşekkür etsem az. Nerede, nasıl bir durum içinde olursak olalım umudu yitirmeyip azim gösterdiğimiz takdirde olumlu sonuçlar peşi peşine gelecektir yeter ki istekli olalım her daim çalışalım mutlaka elinizden tutacak birileri çıkar." diye konuşuyor.
SON VİDEO HABER
Haber Ara