Düş Çınarı’nın altında edebiyat yolculuğu
Nurettin Durman’ı dostları yalnız bırakmadı... Günümüzün değerli şair ve yazarlarından Nurettin Durman’ın konuşmacı olduğu program bir edebiyat şölenine dönüşürken, dostları geçenlerde ciddi bir rahatsızlık geçiren Durman’ı yalnız bırakmadı.
14 Yıl Önce Güncellendi
2012-06-29 13:36:06
Daha sonra konuşmalara geçildi. Başta programı yöneten Ali Hakkoymaz olmak üzere, Yusuf Dursun, Bestami Yazgan ve bir çok yakın dostu Nurettin Durman’ın kitaplarından şiirler okudular. Toplantının başında ise Nurettin Durman’ın Beyan Yayınları tarafından neşredilen Hoşça Kal Hüzünbaz Çocuk isimli şiir kitabı bütün dinleyicilere armağan edildi.
HİSSETTİRMEDEN HİSSETTİREN ŞAİR
Ali Hakkoymaz, kendi şiir diliyle Nurettin Durman’ın özgeçmişini son derece keyifli bir sohbetle aktarırken Durman’ın yeri geldiğinde redci ve sürekli olarak barış savunucusu olduğunu kaydetti. Ayrıca Özcan Ünlü tarafından hazırlanan Bir Düş Yolcusu Nurettin Durman adı kitap hakkında bilgi veren Hakkoymaz, kitaptan pasajlar okudu. “Bakiyeler” adlı şiirini seslendirerek bu şiirin Türkiye’nin bir fotoğrafı olduğunu belirtti ve Nurettin Durman’ın şiirlerinde hissettirmeden hissettiren unsurlar olduğunu ifade etti. Durman’a ait birçok şiiri doğaçlama nazireler eşliğinde seslendiren Hakkoymaz, sık sık hatıralarına da yer verdi.
BİR ŞAİR ÇOCUKLUĞU
Aslen Bingöllü olan ve Bingöl’de doğup büyüyen Nurettin Durman, annesini ilkokulu bitirir bitirmez daha çocukken kaybettiğini ve üvey annesinin kendi çocukları olmasının ardından anlaşamayıp tartışmaları üzerine evden kaçtığını ve aynı köyde bulunmalarına rağmen aynı çatı altına bir daha dönmediğini anlatırken İstanbul ve Beylerbeyi macerasını şöyle aktardı:
“Hayata tutunma çabası ile berberliğe başladım istemeyerek. Sonra ani bir kararla İstanbul’a geldim. Buna babam karşı çıktı. Yine de kararımdan dönmedim. Çünkü bunu hep bir kader olarak gördüm. Beylerbeyi’ne gelişim ise bütün karşı çıkmalarıma rağmen apar topar evlenmemle birlikte berber kalfası olarak çağırılmam sonucu oldu. 1968’in Mayıs ayında geldim Beylerbeyi’ne.”
HER ŞEYE RAĞMEN ŞİİR
Berberliğe bir dükkânla devam eden Durman, bir yandan da okumalarına devam ederek şiir yazdığını ve şiire adapte olmakta başlarda zorlandığını dile getirdi. Cağaloğlu’nda çıkan bütün dergileri takip etmeye başlaması ile yavaş yavaş dergilere şiir göndermeye başladığını ve ilk şiirinin 1964 yılında Sanat Dünyası adlı dergide yayımlandığını anlatarak şiir hayatının nasıl başladığını anlattı:
“O dönemde en çok Varlık dergisinin şiirlerini okuyordum. O sıralar klasiklere dair okumalarım da devam ediyordu. Başından beri serbest şiiri kabullendim. Çok şiir yazdım, çok şiir yırttım. Her dergi kendi çizgisinde şiir yayımlıyordu. Ben de ona göre dergi seçmek durumundaydım.”
“BEYLERBEYİ’NE UĞRAYAN ŞAİRLER”
1996’da Nurettin Durman ve dostlarının çıkardığı ve uzun süre yayımlanmasının ardından kapanan Düş Çınarı dergisinin oluşum sürecini Durman şöyle aktardı:
“1990 yılında bir grup arkadaş Kardelen dergisini çıkarıyorduk. 36. sayıdan sonra trajik bir şekilde kapandı. 1-2 yıl sonra Düş Çınarı dergisini çıkarmaya başladık. İlk sayısı Kasım 1996’da çıktı. Artık yazar olmuş isimlerle bir aradaydık. Dergiye büyük katkıları oldu. Dünyada nerede bir Müslüman yazar varsa ulaşıp eserlerini yayımlamak istedik. Tercüme sıkıntısından dolayı çok başarılı olamadık. İslâm coğrafyasının en güzel klasik örneklerini yayımlama gayretindeydik. Dergi yayımlamak sıkıntılı bir iş ve bu sahada yoğun bir rekabet ve çekememezlik var.
Çengelköy’de çok güzel dostlar edindiğini belirten Durman, onları tanımaktan ötürü şeref duyduğunu kaydetti. Beylerbeyi’ne Uğrayan Şairler adlı bir çalışması bulunduğunu, ancak henüz bitiremediğini anlatırken bu dostlar arasında İsmet Özel, Cahit Zarifoğlu, Mehmet Akyıl, Ahmet Özal’ın yanı sıra doktorlar ve akademisyenlerin de bulunduğunu sözlerine ekledi.
“EDEBİYATIMIZIN DÜŞ ÇINARI”
Bestami Yazgan, bazı insanların işini yaparak yaşadığını veya yaşaması için işini yapması gerektiğini, Nurettin Durman’ın da böyle bir kişilik olduğunu vurguladı. Sanat görüşleri farklı olmasına rağmen Durman’ın kendi alanında en iyilerden biri olduğunu anlatan Yazgan, bundan dolayı takdir edilmesi gerektiğini, sadece şiirle yaşamayıp başkalarını da şiirle yaşattığını sözlerine ekledi. Nurettin Durman ile hâtıralarını da nakleden Yazgan, Durman’a ait “Hoşça kal Hüzünbaz Çocuk” adlı şiiri okudu.
Toplantıya iştirak eden yakın dostlarından Arif Dülger, çoğunlukla Cuma günleri buluşarak kitaplarla ve bazı dostlarla bir araya geldiklerini anlatarak programın adı olan “Edebiyatımızın Düş Çınarı” tanımlamasının Durman’ın şair kişiliği ile birebir örtüştüğünü kaydetti ve “Cuma Şiiri” adlı şiirini okudu.
Diğer dostu Yaşar Bostan, Beylerbeyi’nde 1975 yılında tanıştıklarını, ancak çok daha evvelden tanışmış gibi bir duyguya sahip olduğunu kaydederek Durman’ı hocalarından biri olarak gördüğünü, hiç konuşmadan dahi çok şey konuşabildiklerini dile getirdi.
Ankara’dan gelen ve konuklar arasında bulunan sitemizin köşe yazarlarından İhsan Kurt, yakınlarda vefat eden Abdurrahim Karakoç hakkında çok yakın bir dostu olarak görüşlerini belirtti. 1968 yılında ortaokul yıllarında Hasan’a Mektuplar adlı eseriyle tanıdığı Karakoç’un Mehmet Âkif sözündeki “Sözün odun gibi olsun, doğru olsun” tanımına uyan bir kişilik olduğunu kaydetti. Karakoç’un bilhassa şiirleriyle anılması gerektiğini dile getirirken her ne kadar makaleler kaleme almış olsa da yazar değil, bir şair olduğuna vurgu yaptı. Abdurrahim Karakoç hakkında yaşarken bir eseri kaleme aldığını ancak kendi yayınevine teklif etmesine rağmen “Yaşayanlar hakkında kitap yazılmaz.” gibi son derece yersiz bir bahaneyle reddedildiğini, en kısa zamanda Mihriban şairi hakkında biyografik bir kitap yazacağını sözlerine ekledi.
Programın sonunda İbrahim Güleç Muş yöresinden bir, Abdurrahim Karakoç’un eserlerinden iki türküyü seslendirirken Bestami Yazgan Ahmet Yüter tarafından kaleme alınan Nurettin Durman’a özel manzum duayı okudu ve hatıra fotoğrafları çekildi.
Toplantıya, aralarında Bahattin Sağlam, Fatma Ersem Yargıcı, Yusuf Dursun, Hurşit Akyıl, Nihat Çeçen, Gül Şen, Recep Arslan, Recep Seyhan, Serdar Üstündağ, Zeynep Baktır, Mehmet Sait Fidan’ın da bulunduğu bir çok edebiyatsever katıldı.
(Sanatalemi / Elif Sönmezışık)
Haber Ara