Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.975,32

Bist

10.125,46

19 Mayıs'ın bilinmeyenleri

Bandırma Vapuru'nun hikayesi ve 19 Mayıs'ın bilinmeyenlerine baktığımızda resmi tarih algısının tamamen gerçeklerden farklı olduğunu görüyoruz

14 Yıl Önce Güncellendi

2012-05-19 10:18:39

19 Mayıs'ın bilinmeyenleri
TİMETÜRK/ Haber Merkezi

Bandırma Vapuru’nun hikayesi
Gemi 1878 yılında İngiltere'nin Glasgow kentinde (İskoçya bağımsızlığını ilan ettikten sonra bu bölge İskoçya sınırları içersine girmiştir) Mac. Intyre Paisley – Huston and Cardett tezgahlarında gemi tezgahlarında 21 sıra numarası ile 279 grostonlukyolcu ve yük vapuru olarak inşa edilmiştir. Geminin ilk sahibi Dussey and Robinson şirketi gemiyi "Torocaderto" adı altında 5 yıl çalıştırdı.1883 yılında Yunanistan'da H. Psicha Preus Firmasına satıldı. "Kymi" adını alarak, geminin Londra'da olan kaydı Pire Limanı'na alınmıştır.1890 yılında H. Psicha Preus firması gemiyi başka bir Yunanlı firma olan Cap. Andereadis firmasına satmış , 12 Aralık 1891 tarihinde kaza sonucu batmış, aynı yıl içersinde yüzdürülmüştür. Kymi adı ile "İstanbul Rama Derasimo " firmasına satılarak İstanbul limanına kayıt edilmiştir.1894 yılında Pire Limanı'ndaki kayıt o zamanki Deniz Yolları İşletmesi anlamına gelen "İdare-i Mahsusa"ya nakledilmiş ve Türk bayrağı çkilerek, adı "Kymi"den "Panderma" olarak değiştirilmiştir. Marmara Denizi kıyılarında, Tekirdağ , Mürefte, Şarköy, Karabigah, Erdek arasında yük ve yolcu seferleri yapmıştır.İdare-i Mahsusa'nın statü değiştirerek 28 Ekim 1910 yılında "Osmanlı Seyrüsefain İdaresi"(Osmanlı Denizcilik İşletmesi) olunca geminin adı "Panderma" "Bandırma" olarak değiştirilerek posta vapuru haline getirilmiştir.19 Mayıs 1919 tarihinde Atatürk ve silah arkadaşlarını Samsun'a getirdikten sonra yine posta hizmetlerine devam etmiştir. 1924 yılında "Türkiye Seyrüsefain İdaresi" tarafından hizmet dışı bırakılmıştır.

19 MAYIS GAZİ GÜNÜ’YDÜ

Atatürk'ün 1919'da Samsun'a giderek milli mücadeleyi başlattığı 19 Mayıs gününü, Samsunlular, Kurtuluş Savaşı'nın zaferle sonuçlanmasının ardından "Gazi Günü" olarak kutluyor, Atatürk'e de telgraf çekiyorlardı. 17 Mayıs ise Spor Bayramı olarak kutlanıyordu. 1937'de, 19 Mayıs'ın Gençlik ve Spor Bayramı olarak kutlanmasına karar verildi.

Yine araştırmaya göre, 24 Ekim 1923'te, cumhuriyet ilan edilmeden 5 gün önce TBMM'ye gelen teklife göre 2 Kasım bayram ilan edilecekti. Teklifi Sivas Milletvekili Hüseyin Rauf (Orbay) verdi. Gerekçesinde ise "Meclis'çe İstanbul Hükümeti'nin tarihte yerini alması ve hâkimiyet hakkının millete verilmesi kararının 1 Kasım 1922 günü akşamı alındığı, mesut bir tesadüf olarak Peygamberimizin dünyaya teşrif ettikleri gün olan 12 Rebiyülevvel, 2 Kasım gecesine de tesadüf ettiğinden, Veladet (Mevlid) Kandili ile beraber, milli bayram olarak kanunlaşmasını gerektiği" vurgulandı.

Yasa Teklifi görüşülerek 2 Kasım gecesi ve günü "Hakimiyet Bayramı" olarak ilan edildi. Koç, Hâkimiyet Bayramı'nın Cumhuriyet'in ilanı sonrasında unutulduğunu belirterek, "Buna rağmen Hâkimiyet Bayramı 27 Mayıs 1935'te iptal edilene kadar yürürlükte kalmıştır" diye konuştu.19 Mayıs kutlamalarının resmî adının başına "Atatürk'ü anma" kelimelerini 12 Eylül rejimi eklemişti. 17 Mart 1981'de çıkarılan bir kanunla bu bayramın adı değiştirilmiş oldu.


Mustafa Armağan ise 19 Mayıs’ın tarihi ile ilgili şunları yazıyor: 19 Mayıs'ın gençlik ve spor bayramı ile nasıl ilişkilendirildiğine gelince şunu sormamız gerekir: Resmi söylemde ifade edildiği üzere "pusulasız", kırık dökük bir gemi sayesinde karaya vasıl olunması ile bir gençlik ve spor bayramı arasında ne tür bir münasebet kurulabilir? Aslında tarihî arka planına bakıldığında bir neden-sonuç bağlantısı kurulamasa da, ustaca bir "montaj"la işin halledildiği anlaşılıyor.

İşin kökü, İttihat ve Terakki dönemine kadar uzanıyor. Devrin Maarif Nezareti Müfettişi olan Selim Sırrı (Tarcan), şahsî teşebbüsüyle 12 Mayıs 1916'da (yani Samsun'a ayak basılmasından tam üç yıl önce!) ilk defa bir "İdman Bayramı" kutlanmasına ön ayak olmuştur. Kadıköy'deki İttihat Spor Kulübü'nün çayırında gerçekleşen bu ilk İdman Bayramı'nda yeni bir zeybek oyunu da dâhil olmak üzere çeşitli gösteriler düzenlenmişti. Avrupa ülkelerindeki jimnastik şenliklerinden esinlenen bu bayram için bir de marş yapılması gerektiğine kanaat getiren Selim Sırrı, İsveçli Felix Korling'in Tre Trallade Jantor adlı şarkısını, Gençlik Marşı adıyla uyarladı. Sonunda ortaya bizim "Dağ başını duman almış" diye bildiğimiz marş çıktı!
İdman Bayramı'nın 1917'de ikincisi kutlanıyor fakat araya savaş yıllarının girmesiyle 1928'e kadar bir daha yapılamıyor. 10 Mayıs 1928'de Ankara'da, 11 Mayıs'ta İstanbul ve İzmir başta olmak üzere çeşitli şehirlerde kutlanan yeni adıyla "Jimnastik Şenlikleri"ne Gazi de katılmış, fakat şenliklerin neden 19 Mayıs'ta değil de 10 Mayıs'ta yapıldığını sormak aklına bile gelmemiştir. Bundan sonra 1937'ye kadar yine jimnastik Şenlikleri adıyla ama bayram hüviyeti kazanmadan devam etmiş, ancak 1937'de Atatürk'ten 19 Mayıs'ın bayram yapılması talimatını alan Şükrü Kaya'nın marifetiyle şenlikler 19 Mayıs'a alınmış ve Gençlik ve Spor Bayramı olarak ilan edilmiştir. Edilmiştir edilmesine ya, bu bayramın kanunlaşması için 1938'in 20 Haziran'ını beklemek gerekecektir.

Haber Ara