Bayık: Gülen cemaatinin istihbarat örgütü var
PKK, Doğu ve Güneydoğu'da okul, dersane ve yurtlarda odaklanan faaliyetlerinden rahatsız olduğu Fethullah Gülen cemaati için bir dizi iddia gündeme getirdi. Örgüt yöneticilerinden Cemil Bayık, “Gülen cemaatinin ayrı bir istihbarat örgütü var. Diğer alanlarda olduğu gibi istihbarat alanında da alternatif bir devlet gibi çalışmaktadır. Bunun belgeleri Kürt özgürlük hareketinin elindedir” dedi.
14 Yıl Önce Güncellendi
2012-05-05 08:34:26
TİMETÜRK / Haber Merkezi
Bayık, Fırat Haber Ajansı'nın sorularını yanıtlarken, “devletin politikalarına karşı yaz ayları boyunca büyük fedailik direnişi ortaya konulacağını” da söyledi.
Bayık'ın açıklamaları özetle şöyle:
‘Gülen’in başından beri ABD ile ilişkisi var’
"AKP'nin Erdoğan öncülüğündeki esas gövdesiyle Gülen cemaati arasında tarihsel düzeyde bir çelişki zemini vardır. Bilindiği gibi Erbakan’la Fethullah Gülen cemaati arasında her zaman sorun yaşanmıştır. Erbakan daha bağımsız politika izleyen, batıya karşı daha mesafeli olmak isteyen bir siyasal İslamcı önderdi. Fethullah Gülen ise başından beri ABD ile ilişkisi olan bir kişidir. CIA’nın içinde etkili olduğu Komünizmle Mücadele Dernekleri'nde görev almıştır. Bu açıdan Fethullah Gülen kendi tarikatını, cemaatini ABD'nin politikalarına uyumlu hale getiren bir kişiliktir. Bu yönüyle Erbakan geleneğiyle çeşitli konularda farklı düşmüşler ve farklı konumlarda bulunmuşlardır. Ancak 28 Şubat’ta siyasal İslamcılara verilen ayar, yürütülen baskı ve psikolojik savaşla Refah Partisi içinde bu politikayla yürünemeyeceği, dış güçlerle uyumlu hale gelmek, sistemle uyumlu hale gelmek gerektiği gibi bir düşünce ortaya çıkmıştır. İç ve dış baskılar sonucu Refah içinde böyle bir doğum yaratılmıştır. Yenilikçi kanadın ortaya çıkması böyle sağlanmıştır."
"Erbakan çizgisinden uzaklaşan, ABD ve Batı’yla yakınlaşan Erdoğan-Gül kanadı bu yönüyle de Fethullah Gülen ve cemaatine yakınlaşmıştır. Erbakan dönemindeki çatışma belirli düzeyde giderilmiştir, ama yine de olaylara yaklaşım ve söylemde, belirli konulara bakışta farklılık devam etmiştir. Ama iki taraf da devleti ele geçirmek için tamamen ortak davranmışlar, bir nevi bir ittifak yapmışlardır. AKP hükümeti bu ittifakın sonucudur. Zaten AKP hükümetine ABD onay vermiştir. ABD'nin AKP hükümetine onay vermesi demek, Gülen’in de bu hükümetle ittifak içine girmesi demektir. Yakın zamana kadar da bu ittifak çok fazla sorun olmadan devam etmiştir. Ancak klasik iktidar blokları önemli oranda aşılınca, Türkiye iç ve dış politikası gereği siyasal İslamcıları sistem içine alınca ve AKP döneminde siyasal İslamcılar devlet içinde etkin olunca Gülen cemaatiyle Erdoğan cephesi arasında sorunlar yaşanmaya başlanmıştır. Çünkü artık bir hükümet olma, hükümeti ele geçirme, hükümet içinde etkin olma konumundan çıkılmış, bizzat devleti şekillendirme sürecine girilmiştir."
‘Siyasal İslam’ın devleti şekillendirmekte’
“Siyasal İslam’ın devleti şekillendirme sürecine girdiği süreçte Gülen cemaati açıkça devletin temel kurumlarında kendisini organize etmeye, hizbini etkili kılmaya çalışmıştır. Zaten başından beri bu yönlü çalışmaları vardır. Polis içinde, yargı içinde bu yönlü çalışmalarını yürütmüşlerdir. AKP hükümetini, bu örgütlenmelerini polis ve yargı içinde geliştirme zemini olarak kullanmışlar, bu konuda da önemli mesafe almışlardır. Bunun sonucu bir çekişme ve çatışma ortaya çıkmıştır. Mevcut iktidar bloklarını saf dışı etmede AKP ile ittifak içinde olan Gülen cemaati sıra devleti şekillendirmeye gelince 'devleti benim hizbim şekillendirecek, ben şekillendirmeliyim' biçiminde bir yaklaşım içine girmiştir. Bu tabii Erdoğan cephesiyle Gülen cemaati arasında belirli sorunlar ortaya çıkarmıştır. Bu durumu devletin oluşacak yeni kodlarının, yeni genlerinin nasıl şekilleneceği konusundaki bir çatışma, bir sürtüşme olarak değerlendirmek gerekir.”
‘ABD Gülen cemaatine daha fazla sızmış’
“Buna bir yönüyle de Fethullah Gülen üzerinden ABD'nin devlette daha etkin olma müdahalesi de denilebilir. Gülen cemaati de, AKP de ABD işbirlikçisidir, ancak ABD Gülen cemaati içine daha fazla sızmış, Gülen cemaatini kendi politikalarına uyumlu hale getirmiş olarak düşündüğünden bunun Gülen cemaati üzerinden Türkiye'yi kontrol etme biçiminde bir çalışma olduğu söylenebilir.
Öte yandan Erdoğan’ın bazı söylemleri, ABD ve Batı’da rahatsızlık yaratmaktadır. İsrail’le çekişme sorunu var, Filistin’e giden Mavi Marmara gemisinin yarattığı gerilim var. Dikkat edilirse bu tür krizlerde Gülen daha fazla yumuşak yaklaşmış, bir nevi ABD ile İsrail’le karşı karşıya gelmeme, ABD ve İsrail’in hassasiyetlerini gözeten bir yaklaşım içinde olmuştur. Erdoğan ise bu tür durumlarda biraz daha dikkatsiz, hatta patavatsızdır. Popülist yaklaşımlarıyla, Arap sokağını etkileme amacıyla zaman zaman ABD'yi ve İsrail’i rahatsız eden tutumlar göstermiştir. Belli düzeyde bu dış etkenler de çekişmenin bir boyutu olarak değerlendirilebilir.”
‘Cemaat Oslo Görüşmeleri Üzerinden MİT’e yüklendi’
“Gülen cemaatinin devleti kontrol etme konusunda aktif ve pervasız olması da gerilimler yaratmaktadır. MİT olayında olduğu gibi Erdoğan’la karşı karşıya gelmişlerdir. Yargıyı ve polisi ele geçirmiş, ama MİT’i de ele geçirmeden devlette kazandığı mevzilerin çok fazla güvencede olmayacağını düşünmüş, böylece MİT’i de ele geçirerek devlet içindeki etkinliğini arttırmak istemiştir. Bu bakımdan Oslo görüşmeleri üzerinden MİT’e yüklenmiştir. Oslo görüşmeleri devam etseydi Gülen cemaati böyle bir şeye girişmezdi. Ama Oslo görüşmeleri tıkanmış, artık görüşmelerin eski düzeyde yürümeyeceği, AKP hükümetinin Kürt sorununda demokratik çözüm projesi olursa Kürt özgürlük hareketinin bu görüşmeler içinde yer alacağı anlaşılınca Gülen cemaati Oslo görüşmeleri üzerinden MİT’i yıpratma ve teslim alarak oraya da kendi adamlarını yerleştirmek istemiştir.”
‘Gülen cemaatinin ayrı bir istihbarat örgütü var’
“Gülen cemaatinin zaten ayrı bir istihbarat örgütü vardır. Diğer alanlarda olduğu gibi istihbarat alanında da alternatif bir devlet gibi çalışmaktadır. Bunun belgeleri Kürt özgürlük hareketinin elindedir. Devletin valisinden, görevlilerinden ayrı, her yerde, özellikle Kürdistan'da bir özel savaş, psikolojik savaş merkezi kurulmuştur. Bütün bilgiler burada toplanıyor, bu çerçeveden de Kürt özgürlük hareketine karşı, muhalif güçlere karşı bir saldırı yürütülüyor. Buradaki kararlar daha sonra valiye, savcılığa ve polislere bir talimat haline getiriliyor. Her ne kadar talimatın hükümet tarafından verildiği söylense de hükümetin bu yönlü politikaları esas olarak Fethullah Gülen'in bu gizli ve paralel devlet örgütlenmelerinde şekillenip resmi kurumların önüne konulmaktadır. Gülen MİT’i de ele geçirerek bu organizasyonunu resmileştirmek istiyor.
Fetullah Gülen böyle bir hamle yaptı, ama Erdoğan kendisinin yakın adamı olan, daha sonra 'sır küpüm' dediği Hakan Fidan’la MİT’i yeniden şekillendirmek ve kendi kontrolünde tutmak istediği için cemaatin bu hamlesine karşı bir tepki göstermiştir. Bu tutumuyla 'İttifakız, belirli yerlerde güç olabilirsiniz, ama buraya sizi sokmam, burada sadece benim kontrolüm olur' demiştir. İktidarın dizginlerini kendi ellerine geçirmek olarak gördüğü için MİT üzerindeki Gülen hamlesine karşı açık tutum almıştır.’’
‘Cemaat üzerinden Türkiye çizgiye çekiliyor’
“Cumhurbaşkanlığı seçimleri konusuna da bu çerçevede bakmak lazım. Fethullah Gülen bu konuda sorun yaratarak Erdoğan’a kendi dediklerini yaptırmak istiyor. Öyle Erdoğan’a tümden karşı çıkacak bir durum yok. Bu konuda sorunlar yaratarak, bir çekişme ve çatışma kaynağı olarak gösterilerek, Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı olması karşısında daha fazla taviz koparıp mevzi elde etme peşindeler. Fethullah Gülen’in böyle bir politika izlediği görülüyor. ABD'nin, Avrupa’nın Türk devletine daha fazla kendi politikalarını kabul ettirme açısından Gülen cemaatini böyle kullandığı da söylenebilir. ABD ve Avrupa, özellikle de ABD, Türkiye'yi daha fazla kendine bağlamak, Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturmuş Erdoğan’ı ABD'nin bölge politikalarına tam uyumlu hale getirecek bir çizgiye çekmek için bu Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi çekişmeleri değerlendirdiğini düşünmek de gerekmektedir.”
SON VİDEO HABER
Haber Ara