Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

'Erdoğan'ı bitirecek adam geldi'

Salih Tuna: Vesayet rejimi geberdikçe, dilim söylemeye varmıyor ama, CHP de can çekişmeye başladı.

14 Yıl Önce Güncellendi

2012-01-09 12:13:37

'Erdoğan'ı bitirecek adam geldi'
Salih Tuna*

Biz sanıyorduk ki "vesayet rejimi" geriye çekildikçe CHP (en azından manzarayı umumiye gereği) sahici siyasetin yolunu tutar.

Biz sanıyorduk ki vesayet rejimi bittikçe CHP varlığını adamakıllı ortaya koyar.

Askeri vesayet üzerinden kendisini var etmekten ebeden vazgeçer yani.

Büsbütün halkı gözetir, halka dayanır.

Ne gezeeer!

Tam tersi oldu: Vesayet rejimi silikleştikçe CHP de silikleşti.

Vesayet rejimi geberdikçe, dilim söylemeye varmıyor ama, CHP de can çekişmeye başladı.

Anlaşılan o ki birleşik kaplar gibi bir ilişki varmış aralarında.

Vesayet rejimi yok olunca, "sözcüsüne" de gerek kalmadı demek ki.

Muhalefet görevi de haliyle üç-beş liberal köşe yazarına kaldı.

Nerden baksanız garabet bir durum!..

Genelkurmay eski Başkanı Org. İlker Başbuğ tutuklanmasaydı, CHP'nin bir genel başkanı var mı yok mu hepten unutacaktık nerdeyse.

Niye böyle?

Yanlış anlaşılmasın; Kılıçdaroğlu'nun Org.İlker Başbuğ'un tutuklu yargılanmasına karşı çıkmasına veya Cumhuriyet gazetesinin dünkü manşetini süsleyen "Türkiye cezaevi gibi" şeklindeki tepkisine bir şey demiyorum.

Silivri'de tutuklu yargılanan "vatan evlatları" uğradıklarını düşündükleri haksızlıkların dile getirilmesini bekleyebilirler.

Sayın Kılıçdaroğlu da söz konusu beklentiye cevap vermiş olabilir.

Doğruluğu yanlışlığı bir yana anlaşılır bir şeydir bu.

Normal olmayan CHP'nin beklentisidir.

Çünkü...

Silivri'deki malum eşhas CHP tarafından kurtarılmayı beklerken, CHP de onlardan aynı şeyi bekliyor.

Böyle tuhaf halleri var.

Umutlarını "Ergenekoncuların" serbest bırakılmasına bağlamışlar sanki.

Vesayet rejimi maazallah geri gelecek, CHP de eski günlerdeki gibi "rejim sözcülüğü" yaparak varlığını fark ettirecek.

Yoksa olmuyor!

Ne yapsalar, ne etseler halkla sahici irtibat kuramıyorlar.

Bir Hüseyin Aygün çıkıyor Dersim üzerinden üç beş laf ediyor, allak bullak oluyorlar.

"Alevilerin Kemalizm'le İmtihanı" kitabının yazarı Cafer Solgun "Cemevlerinde Atatürk resminin ne işi var?" demeye getiriyor, kimyaları bozuluyor.

Bu işler lansmanla, reklamla, "Yürü aslanım, yürü yiğidim..." demekle sürgit yürümüyor.

Mesela...

Sözcü gazetesi dünkü nüshasında Ertuğrul Akbay'ın Kılıçdaroğlu'yla yaptığı röportajı şöyle manşete taşıdı: "Başbakan'ı Düelloya Davet Etti"

İyi de, baydı be kardeşim.

Bu kaçıncı yahu!

En son geçen sene Mayıs ayında "düelloya" davet etmişti.

Hem Erdoğan'dan, hem seçmenden bi güzel cevabını almış, darmaduman olmuştu.

O kadar ki, seçimin akabinde genel başkanlık koltuğunu kurtarmak için akla karayı seçti.

Daha fazla ısrar etmenin, zorlamanın alemi var mı?!

Tamam, anlıyorum, ana muhalefet partisi lideri olarak gündeme gelmesini istiyorsunuz.

Biz getirince de istemiyorsunuz. Neymiş efendim, çakıyormuşuz.

Siz yere göğe sığdıramıyorsunuz da ne oluyor sanki?

"Karaoğlan", "Yiğitoğlan", "Gandi Kemal" şeklindeki pohpohlamalarınız işe yaradı mı?

Bu işler itmekle olmaz.

Olsa da bir yere kadar; gider gider, sonra yine durur.

O vakit de inandırıcılığını hepten kaybeder.

Olan bu değil mi şimdi?!

İnandırıcılığının kaldığına inansaydım naçizane yazımın başlığını "Erdoğan'ı bitirecek adam geldi" koymazdım.

"Adam" yerine, adlı adınca "Kılıçdaroğlu" derdim.

Yazık ki yazık o zaman da kimsecikler dönüp bakmazdı.

Hulasa, "adam" deyince dikkat çekiyor, "Kılıçdaroğlu" deyince kimse bakmıyor.

Demem o ki, Kılıçdaroğlu'nun fotoğrafının yanına, "Erdoğan'ı düelloya davet etti" manşeti iş yapmaz.

O fotoğrafın yerine Nihat Doğan'ın fotoğrafını koysanız, en azından daha çok ilgi çekerdi.

Biliyorum bu çok saçma.

Ama...

Kılıçdaroğlu düelloya davet edince daha az saçma olmuyor!

* Yeni Şafak
SON VİDEO HABER

Şam'daki saray yakıldı, eşyalar alındı

Haber Ara