Reha Çamuroğlu'ndan Selahaddin Romanı
Reha Çamuroğlu, yeni romanı 'Sultan Selahaddin El-Kürdi'de, Kudüs fatihi Selahaddin Eyyûbi'ye ışık tutuyor.
14 Yıl Önce Güncellendi
2011-12-11 18:00:37
Reha Çamuroğlu, yeni romanı 'Sultan Selahaddin El-Kürdi'de, Kudüs fatihi Selahaddin Eyyûbi'ye ışık tutuyor. Ünlü tarihçiye göre, Ortadoğu'daki medeniyetler çatışmasını anlamak için, Selahaddin'e ve dönemine bakmak kaçınılmaz.
***
Tarihten edebiyata 'kaçtığınızı' söylüyorsunuz. Edebiyatta kaçtığınız son duraksa Selahaddin Eyyûbi...
Son 10 yıldır medeniyetler çatışması, medeniyetler ittifakı gibi kavramlarla boğuşuyoruz. Her iki kavram da birer temenniyi dile getiriyor; ama ikisi de yok ortada. Haçlı Seferleri'nden bu noktada farklı bir konumdayız. İslam medeniyeti ve Hıristiyan medeniyeti arasında adeta bir duvar vardı. Haçlı Seferleri, bu duvarı yıktı. Haçlıların Kudüs'e, Antakya'ya gittiklerinde geçirdikleri şaşkınlıktan, o duvarı anlıyoruz.
Nasıl bir şaşkınlık bu?
Daha görmeden, Müslümanları, Hıristiyanlıkta yaygın olan 'küçük şeytancıklar' (demonlar) olarak tasarlıyorlar. Kendilerinden çok daha temiz, iyi şartlarda yaşayan ve bilimi kullanan insanlarla karşılaşınca ciddi problemler yaşıyorlar. Birinci kuşağın çocukları, Müslümanlara özenmeye başlıyor. Haçlı Seferleri'ne katılan Franklar, Normanlar, Frizler, Saksonlar gibi büyük barbar kabilelerin, Hıristiyanlığı da o dönemde yeni. Hatta bir Haçlı meydanda ölürken 'Valhalla' diyor. Valhalla, eski pagan inancındaki cennetin adı. Savaştan galip çıkan taraf yok. Uzun vadede, Hıristiyanlar kazanç elde ettiler, Müslümanlar da bu çatışmanın zorlayıcılığı altında ümmet kavramını yeniden gündeme getirdiler. Selahaddin'in burada kilit bir rolü var. Kitapta da Selahaddin, Abbasileri ve Endülüs'teki ümmet bilincini kaybettikleri için eleştiriyor...
Selahaddin, özellikle 30 yaşından sonra çok dindar bir insan. Din eğitimini çocukluğunda almış. Kur'an'ı ezbere biliyor. Çok sıkı bir hadis eğitimi alıyor. Ama 30'lu yaşlara kadar serbest yaşıyor. 30'undan sonra ciddi bir durulma yaşıyor, dindar bir figür çıkıyor.
Bunda Halep emiri Nureddin Zengi'nin payı nedir?
Nureddin, çok dindar biri. Selahaddin için bir rol model. Sonradan bozulsa da, yakın bir dostlukları var. Başa dönersek; önümüzdeki dönem Ortadoğu'da medeniyetler çatışmasının daha da yükseleceğini düşünüyorum. Böyle bir dönemde, eski bir savaşlar dizisinin (Haçlı Savaşları) bilançosunu çıkarmak istedim. Galibinin bile kaybettiği bu 'oyun'u, erkekler çok sevmişler.
Kudüs'ü almak, İstanbul'u almaktan daha zordu
Selahaddin'in bu oyunu pek sevmediği anlaşılıyor...
Hiçbir mümin, savaş oyununu severek oynayamaz. Selahaddin de çok temkinli oynuyor. Kazanacağı savaşları, saldırmadığı için ya kaybediyor, ya da savaş ortada kalıyor. İnsan canını koruyor. Düşünsenize; Selahaddin, Kudüs'ü fethediyor, Mescid-i Aksa'yı gül sularıyla yıkatıyor. Dante bile cehennemin arâf kenarında yer alan Müslüman olarak nitelendiriyor, Selahaddin'i. Oysa
Katoliklere göre bütün Müslümanlar cehennemlik!
Kitabı okuyunca, Fatih Sultan Mehmed'in Selahaddin Eyyûbi'ye çok benzediğini düşündüm.
Burada objektif davranamam; çünkü Osmanlı padişahları içinde en hayran olduğum kişi, Fatih Sultan Mehmed'dir. Bence en büyük Osmanlı padişahıdır. Ama Selahaddin'in becerdiği şey, çok daha zordu.
Kudüs'ü almak, İstanbul'u almaktan daha mı zordu?
Daha zordu; çünkü Selahaddin döneminde çok parçalı bir İslam politik hayatı vardı. Fatih Sultan Mehmed, İstanbul surları önüne geldiğinde, merkezi yapıyı kurmuştu. Kendisine bağlı, düzenli bir Yeniçeri ordusu vardı. Selahaddin'in kendisine bağlı askerî birliği –ordu bile denemez- Selahiye, 500 kişi filan. Fatih'inki 12 bin civarındaydı. O dönemde 12 bin asker, ordudur. İnsani model olarak ikisi de çok önemlidir; ama orada da Selahaddin biraz öne çıkar.
Selahaddin, fethettiği toprakların halkına merhametli davrandığı kadar, bir mesafe de koyuyor...
Çünkü Selahaddin'de gelişmiş bir devlet fikri yok. Fatih'le aralarında üç asır var. Bugün tarih kitaplarını yazanların, öbür dünyada nasıl hesap vereceklerini merak ediyorum. Mesela 'Fatih, İstanbul'u kuşattığında, Bizans'ın en büyük silahı, söndürülemeyen grejuva ateşidir' diye bir bilgi vardır. Grejuva, Haçlı Seferleri'nde kullanılıyor. Yani Fatih'ten üç yüz yıl önce. Suyla yayılacağı, sirkeyle söndürüleceği de biliniyor. Fatih'in topları da, yeni silahlar değildi. Fatih'ten 50 sene önce, kuşatmalarda top kullanılmış. Fatih'in yeniliği, büyük toplar kullanması.
Selahaddin Yusuf ve Hz. Yusuf'un benzerliği
Kitabınızın ismi 'Sultan Selahaddin El-Kürdi'. Buna rağmen, Kürt kimliğini neden fazla vurgulamıyorsunuz?
Selahaddin'in kendisinin vurguladığı kadar vurguluyorum. Onlar için temel kimlik, Müslüman olmak. Selahaddin'in babası Ravedi aşiretinden, Eyüp Bin Şâdi. Annesi ise muhtemel ki Türkmen. Akka savunmasında, garnizonun yarısını Türk ve Kürtler oluşturuyor. İki komutan var; biri Kürt, diğeri de Türk. Bu dengeyi çok iyi kuruyor. Ordusunda Kıpçaklar, Çerkezler, Araplar, Türkmenler, Farisiler, Kürtler, Bedeviler, Afrikalılar var. Bu orduyu bir arada tutmak, büyük ustalık ister.
Selahaddin'in gerçek adı Yusuf. Yusuf Peygamber ile manevi bağı da var...
Çocuklara isimler de böyle verilmez mi? Babası koyuyor, Yusuf adını. Öyle ilginç ki, Hz. Yusuf, Kur'an'a göre Mısır tahtına oturur. Selahaddin de, Mısır tahtına oturuyor. Hz. Yusuf, gördüğü rüyalarla bilinir. Tabir ettiği rüyalar da gerçek çıkar. Selahaddin de çok rüya görüyor ve onlara önem veriyor. Yusuf adının, onda ayrı bir önemi var.
İsmet Hatun'un Selahaddin'e olan aşkı da, Züleyha'nın Hz. Yusuf'a duyduğu aşkı mı hatırlatıyor?
Nureddin Zengi öldükten sonra, eşi İsmet Hatun'la, büyük bir aşkla evleniyor. Ama iki sene sürüyor. İsmet Hatun vefat ediyor. İkisi de o sırada ölüm döşeğinde ve eşinin ölümünü aylar sonra öğreniyor.
İlk heykelini Hafız Esed yaptırdı
İnsani yanı bu kadar kuvvetli biri için savaşmak, ağır bir yük olmalı...
Nasıl olmasın? Kur'an'ı ezbere biliyorsunuz ve Kur'an diyor ki: Bir insanı öldüren, bütün insanlığı öldürür. Bazen bir değil, bin kişinin idam emrini veriyor. Bu sorumluluğu çok fazla duyuyor, çok temkinli. Ama en büyük hatası, Şahabeddin Sühreverdi'yi Halep'te idam ettirmesidir. Kendi ulemasının baskısı altında kalıp, Sünni olmayan önemli bir düşünürü, vahdet-i vücutta ileri gittiği gerekçesiyle idam ettiriyor.
İslam dünyası, Selahaddin'i tanıyor mu?
Yüzyıllarca tanınmamış; unutulmuş. Şam'daki mezarı terk edilmiş. Selahaddin adına ilk heykeli yaptıran kişi de ilginçtir ki Hafız Esed'dir. Bize Selahaddin'i esas olarak Batı hatırlattı. Batı'da, bizden çok önce, geniş bir Selahaddin edebiyatı var.
Cennetin Krallığı'nda geçen, "Size dokunmayacağım. Ben onlar gibi değilim. Ben Selahaddin'im." repliği, gerçek mi?
O konuşmalar, o sırada orada bulunanların yazdığı konuşmalardır. İbelinli Balian'la aralarında öyle bir konuşma geçiyor. Selahaddin, onu seviyor. Sevdiği diğer Hıristiyan da Trablus-Şam'ın hâkimi Raymond. İkisi de savaşmadan Müslümanlarla birlikte yaşamaktan yana. Hittin Savaşı'nda da bunlar kaçsın, canını kurtarsın diye bırakıyor, Selahaddin.
***
Sabahat Akkiraz dün başka, bugün başka konuşuyor
Sayın İdris Naim Şahin, Köln'de bir muharrem iftarına katılmış, başka bir bakanımız keza... Bunlar, çok sevindirici. Bu iftarları düzenleyen Alevi canlarıma hatırlatmak isterim; 2008'de biz bunu yaptığımızda, muazzam hücumlara uğradık. Ağza alınmayacak küfürler yedik. Sabahat Akkiraz ve bazı arkadaşlar 'Bizde böyle iftarlar yok' deyip, bildiri yayınladılar. Sabahat Akkiraz, şimdi Meclis'te iftar istiyor. Dönüp de hiçbiri özür dilemedi.
Maraş ve Sivas olaylarında CHP iktidardı
Sabahat Akkiraz, 'Başbakan, Maraş olayları için de özür dilesin' diyor. Maraş olayları sırasında CHP iktidar. Bülent Ecevit de başbakandır. Sivas olaylarında da, Erdal İnönü'nün başında olduğu SHP, iktidar ortağıdır. Kimse bilançoyu başkasının üzerine yıkmasın. Bilanço, ortaktır. Yüzleşme, ortaklaşa yapılacaktır. Sayın Kemal Kılıçdaroğlu da, Dersim'in suçlusu değildir, mağdurlarındandır.
Kaynak: Zaman Pazar Eki
SON VİDEO HABER
Haber Ara