Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Biz sadece dinliyoruz, onlar tedavi ediyorlar

Müziğin yüzyıllardır çeşitli rahatsızlıkların tedavisinde kullanıldığı bilinir. Günümüzde dünyada birçok ülkede müzik klinik bir tedavi yöntemi olarak kullanılıyor.

15 Yıl Önce Güncellendi

2011-05-27 07:18:21

Biz sadece dinliyoruz, onlar tedavi ediyorlar


Ancak ülkemizde bu, magazinel bir konu olarak ele alınıyor. Bu konuda önemli araştırmalar yapan Dr. Adnan Çoban, müzikle tedavinin bilimsel bir yöntem olduğunu ancak bu yöntemi Türkiye'de uygulayacak bir müzik terapistimiz bile olmadığını söylüyor.

Müzikle tedavi bilinen en eski tedavi yöntemlerinden biri. Binlerce yıllık bir geçmişi var. Bu türtedavinin ilk esaslı teorik altyapısının da Türk bilginleri tarafından oluşturulduğu biliniyor. Müziğin insan beynine etkisiyle ilgili önemli çalışmaları 9. yüzyıldan sonra Türk bilginlerinin yaptığı görülüyor. 9. yüzyılda El-Kindi'nin, bu konuda çok önemli çalışmaları var.

10. yüzyılda Farabi ve İbni Sina'nın da bu konuda önemli çalışmalar yaptığı kayıtlarda mevcut. Yöntemin en tekâmül etmiş örnekleri ise Selçuklu ve Osmanlı'da görülüyor. Darüşşifalar müzikle tedavinin geliştirildiği ve uygulandığı mekânlar. Sivas Divriği, Kayseri Gevher Nesibe, Amasya, Edirne II. Beyazit şifahaneleri bunlardan birkaçı.

Günümüzde ise Türkiye'de müzikle tedavi konusu alternatif tıp olarak görülüyor. Müzikle tedavi, tıbbî yöntem olmasına karşın, hekimler hariç, neredeyse herkes bu alanda söz sahibi. Oysaki yurtdışında müzik, şizofreni, alzheimer, depresyon, panik bozukluğu gibi rahatsızlıkların tedavisinde kullanılıyor. Ayrıca zihinsel engelli ve otistik çocuklarda da müzikoterapi yapılıyor. Amerika'da, Avrupa'da ve dünyanın birçok ülkesinde müzik terapi okulları bulunuyor. Ülkemizde ise ne böyle bir okul var ne de tam dört dörtlük bir müzikoterapist.

Psikiyatri uzmanı Dr. Andan Çoban, ülkemizde müzikle tedavi konusunda bilimsel olarak çalışma yapan nadir isimlerden. Çoban, 2005 yılında 'müzikterapi' konusunda çalışmak üzere, Türk Tedavi Musikisi Uygulama ve Araştırma Grubu TÜTEM' i kurdu. Araştırmalarını Müzikoterapi adlı kitapta yayımladı. Geçtiğimiz günlerde de Turkish Music Therapy (TFM Müzik) adlı bir albüm çalışmasına imza attı. Çoban, günlük hayatımızda maruz kaldığımız gürültünün insan üzerinde oluşturduğu olumsuz etkiyi ortadan kaldırmayı amaçlıyor.

Dr. Çoban, müzikle tedavinin, Türk hekimliğinin en önemli sembollerinden biri olduğunu söylüyor. Ancak ehil olmayan bazı insanların, Farabi'nin veya İbni Sina'nın bilgilerini magazinel bir mantıkla, bilimsel metodolojiye uygun olmaksızın kullandığını ve bu yolla rant elde etmeye çalıştıklarını vurguluyor. Çoban şunları söylüyor: "Müzikle tedavi ülkemizde tütsülerle, otlarla, su sesleriyle otantik şeyler dinletilerek insanları tedavi eden bir yöntem gibi algılanıyordu. Oysaki bu yöntem, yurtdışında uzmanlar tarafından kullanılıyor. Otistik çocuklarda, zekâ geriliğinde alzimer, şizofren, depresyon, ağrı tedavisinde çok yaygın bir yöntem. Hatta bitkisel hayata girmiş olanlarda, komadaki hastalarda cerrahi ortamlarda da kullanılıyor."

Bir müzik terapistimiz bile yok

Dünyanın birçok ülkesinde müzik terapi okullarının bulunduğunu dile getiren Çoban, öğrencilerin bu okullarda 3 yıl süren bir eğitim aldıklarını, 2 yıl da hastanelerde süpervizör eşliğinde çalıştıklarını, ondan sonra müzikoterapist olduklarını ifade ediyor. "10. yüzyıldan itibaren adeta bu işin temellerini atan bir medeniyetin devamında bir tane okulumuz yok. Bir tane adam gibi müzik terapistimiz yok." diyen Çoban en büyük hayalinin ve hedefinin böyle bir okul ya da enstitü açabilmek olduğunu belirtiyor. Bu amaçla Çapa Tıp Fakültesi'nde Cumhuriyet tarihinde ilk defa 'tedavide müziğin yeri' diye bir ders programı başlattıklarını anlatıyor. Bazı hekimlerin bu yöntemi hafife aldıklarından, çoğu hekim de bu yöntem hakkında fikir sahibi olmadığından yakınıyor.

Dr. adnan Çoban, müzikle tedavinin gelişigüzel uygulanacak bir konu olmadığını ve bu konuda ehil olmayan kişiler tarafından yapılan çalışmaların yarardan çok zarar verebileceğine dikkat çekiyor: "Çünkü bu tip insanların uğraştığı kişiler sağlıklı insanlar değil. Ben müzikle terapi yapıyorum diye pat diye bir şizofren hastası ile çalışamazsınız. Bu hastalığı ve hastayı çok iyi tanımanız lazım. Bunları bilmiyorsanız zarar verme riskiniz var. Devletin bu konuda bir şeyler yapması gerek."

Çocuklar için pentatonik müzik

Dr. Adnan Çoban, çocukların beyin ve ruh sağlığının gelişimi açısından müziğin önemine de işaret ediyor. Çocuklara sağlam bir şekilde icra edilmiş basit ama sanatsal kalitesi yüksek müzikler dinletilmesi gerektiğini anlatıyor. "Bu özellikler pentatonik müziği gündeme getiriyor. Basit ve hoş olması, çocuksu yönünün olması aynı zamanda sanatsal değerinin yüksek olması, bu türü öne çıkarıyor. Bunun yanında türküler, tasavvuf müziği, ilahiler, nefesler ve Mozart gibi bestecilerin eserleri dinletilebilir.

Bu albüm tedavi amaçlı değil

Dr. Adnan Çoban: "Bu albümde reseptif müzikoterapi yöntemini kullandık. Bu yöntem özellikle strese bağlı korku kaygı, öfke ve gerginlik gibi olumsuz duyguları azaltmak için kullanılır. Başlı başına bir tedavi yöntemi değildir ama klasik tedaviye büyük katkıda bulunur. Bu albümde pentatonik müziğe dikkat çekmek istedim. Albümü aldığınızda şu rahatsızlığa iyi gelir gibi bir şey kesinlikle yok. Günün stresi için faydalı olabileceğini düşündüğümüz bazı eserleri güzel bir icra ile insanlara sunduk. Bir kılavuz oluşturduk. Bunu insanlar kendilerine yakın bir müzik türüyle de yapabilir. İleriki aşamalarda bir metodoloji içerisinde bunu gevşeme ve motivasyon için stresi uzaklaştırmak için de projelerimiz var."

Makamların etkisi bilimsel değil

Dr. Adnan Çoban, makamların insan sağlığına etkileri konusunda konuşulanların da bilimsel olmadığının altını çiziyor. Bu konunun suistimale açık bir konu olduğunu ve bunu suistimal eden insanların olduğunu vurguluyor. "Makamların insan beynine etkisi konusu hâlâ kanıtlanmış değildir. Bu konuda bir araştırma yapmadan rast makamı insanda neşe uyandırır, Hüseyni dinlerken cesaret gelir gibi varsayımlar bilimsel değil. Her şeyi bilimsellik zemininde ele almak zorunda değilsiniz. Ama bunu bilimsel bir şekilde temellendirmek isterseniz bunun güvenilir olması gerek. Örneğin 500 kişiye 'rast' dinlettiğinizde insanların neşe düzeyi uyarılıyorsa ve hormonal bir değişiklik oluyorsa o zaman böyle bir şey diyebilirsiniz."

ZAMAN
SON VİDEO HABER

Iğdır'da AK Parti İl Başkanlığı binasına molotoflu saldırı

Haber Ara