Ortadoğu'daki özgürlük tsunamisine hazırlıksız yakalanan Amerika, bölgedeki kilit müttefiklerinden Mısır'ı, Hüsnü Mübarek'in istifasının ardından nasıl bir geleceğin beklediğine ilişkin tartışmalar yeniden alevlendi. Ortadoğu'da kaos getireceği endişesiyle demokrasiye acil değil 'intizamlı' geçiş sürecini tercih eden Amerikan yönetimi, Mübarek'in istifasını memnuniyetle karşıladı.
Washington şimdi Mısır'ın gerçek bir demokrasiye mi gideceği, otoriter veya İran benzeri bir yönetime mi dönüşeceği konusundaki sorulara cevap arıyor. Tartışmalarda öne çıkan nokta, ABD Başkanı Barack Obama'nın önceki günkü açıklamasında ifade ettiği gibi, "Mübarek'in istifasının değişim yönünde bir son nokta değil, sadece başlangıç olduğu". Yeni hükümetin nasıl bir yapıda olacağı tartışmalarında, Kongre üyeleri, özellikle Müslüman Kardeşler'in yönetimde etkili güç olma ihtimaline dair endişelerini dile getiriyor. ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Cumhuriyetçi Ileana Ros-Lehtinen'in başını çektiği bir grup Kongre üyesi, "aşırılık yanlılarının, Washington'ın Mısır gibi kilit bir müttefikini, ABD'ye zarar vermeye ve Kahire'nin İsrail ile barış anlaşmasını bozmaya çalışan grupları besleyen bir rakibe dönüşebileceği" ihtimalinden bahsediyor. Üyeler, bu şüphelere rağmen Mısır'da İran'dakine benzer bir İslam devrimin görülmeyeceğini umduklarını da kaydediyor.
Bazı uzmanlar ise yönetimi devralan ordunun, demokrasiye geçişe ne kadar istekli olup olmayacağını tartışıyor. Brookings Entitüsü Dış Politika Başkanı Yardımcısı Martin Indyk, artık Ortadoğu'nun hiçbir zaman aynı olmayacağını, "Arap dünyasının en güçlü, en büyük ve en etkili ülkesi olan Mısır'ın otokrasi yerine demokrasiyi tercih ettiğini" belirtiyor. Ordunun Mübarek rejiminin yerine geçebileceğine dair endişelerin pek tasavvur edilebilir olmadığını kaydeden Indyk, "Öncelikle insanlar özgürlüğü ve kolektif olarak protesto yapmanın gücünü tattı. Bu sebeple baskıcı bir yönetimin yeni bir şeklini kabul etmeleri çok zor. Yönetimden ziyade halkı koruyan bir tutum sergileyen ordunun da şimdi halkı baskı altına alacağına inanmak zor." ifadesini kullanıyor. Brookings Enstitüsü'ne bağlı Saban Merkezi Direktörü Kenneth Pollack ise "durağan, yozlaşmış ve baskıcı sistemin" büyük parçalarının hâlâ yerinde durduğuna dikkati çekerek, ordunun üst kademelerinin bu sistemin temel direklerinden biri olduğunu hatırlatıyor. Pollack, "Ben dahil birçok kimse genel bir model olarak Türkiye'yi işaret etse de, Türk ordusunun, geçmişte, kendi uzun geçiş dönemi boyunca birçok kereler demokrasiye dair sabrını kaybettiğini de hatırlamalıyız" diyor. Mısır ordusuna, "demokrasiye inandırıcı geçiş" çağrısı yapan Obama'nın bu konuda baskı yapıp yapmayacağı ise bilinmiyor.
Obama ile Erdoğan 3. kez Mısır'ı görüştü
ABD Başkanı Barack Obama ile Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Mısır'daki gelişmelerle ilgili olarak iki hafta içinde üçüncü kez telefon görüşmesi yaptı. Başbakanlık Basın Merkezi'nden yapılan açıklamaya göre dünkü görüşme Obama'nın araması üzerine gerçekleşti. Açıklamada iki liderin, başta Mısır olmak üzere, bölgeyle ilgili sorunları ele alarak, görüş alışverişinde bulunduğu ifade edildi. Erdoğan ve Obama, 29 Ocak ve 5 Şubat'taki görüşmelerinde yakın istişarelere devam etmeye karar vermişlerdi.
AA / Ajanslar