Alevi olduklarını ve baskı altında tutulduklarını ileri süren Rıza Gökmen adlı veli, öğretmenin çocuğuna baskı yaptığını iddia etti. Okula gittiğini ve müdüre, "Bizim çocuklarımız namaz hareketleri adı altında tehdit ediliyor, okulda bırakılacağı söyleniyor." dediğini anlatan Gökmen, "Müdür beni öğretmenle görüştürmek istedi, görüşmedim. Avukat tutup dava açtım. Aynı sınıfta 15'e yakın Alevi çocuk var. Aileler korkudan, çocuğum deşifre olur, ayrımcılığa tutulur diye şikayetçi olmuyorlar." iddiasında bulundu.
Hukuki süreç başlattıklarını ifade eden Gökmen, mahkeme kararı olsa da olmasa da çocuğunu din dersine göndermeyeceğini söyledi. Alevi vatandaşlardan da aynı tepkiyi isteyen Gökmen, "Ben çocuğumu göndermeyeceğim. Mehmet Ali Erbil gibi adamlar gidip cemevinde özür diledi kurtuldu; ama biz kesinlikle özür kabul etmiyoruz. Çocuklarımızı din dersine göndermek istemiyoruz." dedi.
"Müfredat dışına çıkıldığını mı iddia ediyorsunuz?" sorusuna baba Gökmen, "Evet, aynen öğle." karşılığını verdi. Bu konuların kitapta olup olmadığı sorulan Gökmen, bu kez, "Yani şöyle, 'kimi tehdit etmişiz, kimi dövmüşüz' dediler. Tehdit ve baskı sadece tokat atmakla olmaz. Benim çocuğuma 'sınıfı geçirmem' diyerek baskı yapmışsınız zaten." diye konuştu.
Aileden sonra konuşan Avukat Naciye Demir, namazın zaten müfredattaki bir konu olduğunu söyledi. "Bizim çocukluğumuzdan itibaren namaz hareketleri var zaten. Öğretmenler de o yönde eğitim veriyor." diyen Demir, "Sadece sünni İslam inancıyla ilgili bilgiler vermeye çalışıyorlar. Müfredat da ona göre. Alevilikle, diğer dinlerle ilgili kısa kısa bilgiler veriliyor. AİHM ve Danıştay kararları baskı yapılmamasını söylüyor. Suç duyurusunda bulunduk. Hem savcılığa hem de milli eğitim müdürlüğüne dilekçemizi verdik." dedi.
'VELİ ŞARTLANMIŞ, ÖĞRETMENLE DAHİ GÖRÜŞMEK İSTEMEDİ'
Okul Müdürü Mesut Önay ise iddiaların doğru olmadığını söyledi. Öğrencinin velisiyle görüştüklerini belirten Önay, ailenin yanlış bilgilendirildiğini belirttiklerini ifade etti. Olayın iddia edildiği gibi olmadığını kaydeden Önay, "Öğretmen çocuğu bırakacak olsa en kötü notunun Din Kültürü dersi olması gerekiyor. Oysa öğrencinin Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi notu diğer derslerinden yüksek. Öğretmenin çocuğa bir kastı olsa zaten bu notu vermez. İkna etmeye çalıştık ama 'sen ne dersen de ben bunları yapacağım' dedi. 'Öğretmenle konuşturayım' dedim onu da kabul etmedi. Veli okula şartlı gelmiş. Ne olursa olsun bizim için öncelikle o öğrencidir. Hiçbir öğrencinin bizim için farkı yoktur. Onun Alevi olduğunu bile bilmiyorduk. Ders müfredatında bu dönem namaz konusu işleniyor, öğretmen de konusunu işlemiş." dedi.
Bu arada, velilerin de rahatlıkla görebildiği not karnesinde ilk sınavlar sonunda öğrenci: Türkçe'den 35 ve 43, Fen ve Teknoloji'den 50, Matematik'ten 57 ve 25, Yabancı Dil'den 60, 85 ve 65, Sosyal Bilgiler'den 20 ve 45 alırken Din dersinden 65 almış.
MEKTUPTA HER KONUDA EĞİTİLMESİ İSTENİYOR
Gökmen ailesinin rahatsız olduğu ve anasınıfı öğrencilerine gönderildiğini belirttikleri mektupta ailelerden öğrencilere birçok konuda örnek olmaları isteniyor. Baba Gökmen'in başka bir aileden zorla aldığını söylediği mektupta, "Değerli anne ve babalar, sizin için olduğu kadar bizim için de çok değerli olan öğrencilerimizin eğitimlerini bilişsel, zihinsel, sosyal, psikolojik, kişilik gelişimleri açısından eksiksiz ve tam olmalarını istiyoruz. Bu nedenle çocuklarımızın okulda yeterli seviyede alamadığını düşündüğümüz birkaç konuda ev ortamında, anne baba aracılığıyla giderilmesi gerekmektedir. Özellikle okulda aktarılma olanağı kısıtlı olan dini tercihler doğrultusunda dinin vecibelerinin çocuklarınıza aktarmanız, evde aile ile mümkün olabilir. (Dua, abdest, namaz, ayin vb.) Model olarak birkaç kez uygulatarak öğretilebilir." deniyor.
Mektupta ayrıca, tuvalet sonrası temizlik, eşya ve kıyafetlerin temizliği ile düzeni, okul araç gereklerinin düzenli kullanılması, ödevlerini yapmaları konusunda özenli olmalarının öğretilmesi gibi konular da isteniyor. Öğrencilerin cezalandırılarak değil güzel sözlerle teşvik edilmesi isteniyor.