Yargıtay'ın, 31 Aralık 2010 tarihinde Ceza Muhakemeleri Kanunu(CMK) 102. madde kapsamında bazı tutukluları tahliye etmişti. Ardından Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi birinci derece mahkemesi tarafından verilen mahkumiyet kararına işaret ederek tahliye edilemeyeceğine hükmetti. Ardından taliye edilen bazı sanıkların yeniden tutuklanmasına karar verildi.
Tartışmalı tahliyeleri Cihan Haber Ajansı'na değerlendiren eski Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk, Yargıtay'ın yanlış yaptığını söyledi. Tahliyelerin fazla düşünülmeden apar topar yapıldığına dikkat çeken Türk, "Adamları alıp saldılar. Şimdi ortada yoklar. Bunu daha iyi incelebilirlerdi. Bir kısmı belki imzaya gelir, ama gelmediler, bunu düşünmek gerekirdi." dedi.
"YARGITAY'IN HATASINI 11. DAİRE TELAFİ ETTİ"
Eski Adalet Bakanı Türk, Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nin verdiği kararla hem Yargıtay'ın hatasını telafi ettiğini hem de daha yerinde bir yorumla yaklaşım gösterdiğini söyledi.
Türk, şunları söyledi: "Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nin kararına göre, ilk derece mahkemesi kişi mahkum etmişse bu hükümlü durumuna geçer. Ondan sonra, 'tutuklu sürecinin dolması' gerekçesiyle tahliye edilemez. Yani hükümlü olduğu dönemde tahliyesi söz konusu olmaz. Yararlanamaz böyle bir haktan. Bu karar doğru bir karardır. Yerinde olan bu karar aynı zamanda kamuoyunu da rahatlamıştır. Yargıtay sanırım temyiz sürecini de dahil etti. Ama bu tartışmaları bitirmiş oldu. Bir hatadan dönülmüş oldu." yorumunu yaptı.
"DAİRE SAYISI ARTIRILMALI"
Türk, tahliyelerin ardından gündeme gelen yargıdaki tıkanıklığı da değerlendirdi. Türkiye'de tutukluluk süresinin uzun olduğunu, bunun en büyük sebebinin ise özellikle Yargıtay'daki ağır iş yüküne bağlayan Türk, bunun aşılması için bir önce bölge mahkemelerinin faaliyete geçirilmesi gerektiğini ifade etti. Bunun yanı sıra Yargıtay'da 2 milyona yakın dosyanın raflarda beklediğini hatırlatan Türk, bunların bir önce sonuçlanması için yeni dairelerin açılmasının şart olduğunu kaydetti.
"Geciken adalet, adalet değildir" sözünü hatırlatan Türk, şunları söyledi: "Bölge adliye mahkemesi kurulursa o süreç azalacaktır. Bunların 2007'de kurulması gerekiyordu, ama yeterli bazı gerekçelerle karşı çıkıldı. Yargının hızlanması için bir kere bölge mahkemeleri kurulmalı. Ama Yargıtay'daki ağır iş yükünü çözmek için de daire sayısı artırılmalı. Bunu gerekli görüyorum, çünkü Yargıtay'da çok aşırı bir yığılma var. Yani bölge mahkemelerinin kurulması yetmez, yeni daireler de derhal faaliyete geçirilmeli. Geciken adalet, adalet değildir."
Türk, Adli Tıp Kurumu'nun da çok ağır çalıştığını dile getirerek, "Adli Tıp Kurumu 5 yılda karar veremiyor. Böyle bir şey olamaz. Oysa haftasında karar verebiliyor." eleştirisinde bulundu.