Özelleştirme İdaresi Başkan Vekili Ahmet Aksu, Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği'ne konuk oldu. Aksu, burada yaptığı konuşmada özelleştirmenin artık iktidarların politikası olmaktan çıkıp devlet politikası haline geldiğini vurguladı.
1985'ten 2003'e kadar 7-8 milyar dolarlık özelleştirme yapıldığını kaydeden Ahmet Aksu, "2003 -2008 arasında uzun zamandır özelleştirilmesi gündemde olan alan kuruluşlar özelleştirildi. 2008 sonrasında kamunun tekel konumunda olduğu şeker fabrikaları, elektrik dağıtım ve üretimi otoyollar gibi özelleştirmeler yapıldı. Bugün itibarıyla devrettiklerimiz ve devredeceklerimizle beraber baktığımızda 50 milyar dolarlık gelir elde ettik. Bu gelirin 41 milyar dolarlık bölümü devredildi. Kalanı da bu yıl içinde devredebilirsek 50 milyar dolarlık özelleştirme rakamını yakalayacağız." ifadelerini kullandı.
Gündemlerinde bulunan özelleştirmeler hakkında bilgi veren Aksu, 18 elektrik dağıtım bölgesinin tamamının 2010'da özelleştirildiğini aktardı. Bunlardan 9'unun devrininin tamamlandığını, diğer 9'unun devrinin ise 2011 içinde yapılacağını belirtti.
Elektrik üretim şirketlerinin özelleştirilmeleri noktasında önemli aşama kat ettiklerinin altını çizen Ahmet Aksu, toplam 50 bin megavatlık kapasitenin 30 bin megavatının Elektrik Üretim AŞ'ye ait olduğunu, bunun 16 bin megavatını özelleştirmeyi öngördüklerini, geri kalanını ise yap-işlet-devret modeli ile daha sonra özelleştirmeyi hedeflediklerini dile getirdi. Özelleştirme İdaresi Başkan Vekili, '2011 elektrik üretim özelleştirmelerinin yoğun şekilde yaşanacağı bir yıl olacak.' dedi.
Şeker fabrikalarının özelleştirilmeleriyle ilgili Danıştay'ın iptal kararlarına işaret eden Aksu, bu konuda herhangi bir ilerleme görülmediğinden dert yandı. Türkiye'de şeker fiyatlarının dünya ortalamasının iki katı seviyesinde bulunduğunu anlatan Aksu, özelleştirmelerle birlikte verimliliğin artacağını ve fiyatların daha normale dönebileceğini vurguladı.
Otoyol ve köprülerin yanı sıra sahip oldukları 23 milyon metrekarelik arazi portföyünün de özelleştirilmesinin beklendiğini ifade eden Aksu, İstanbul Menkul Kıymetler Borsası'nda işlem gören Halkbank, Türk Telekom, Türk Hava Yolları gibi şirketlerin özelleştirilmesinde sermaye piyasası araçlarını kullanacaklarını, 2011'de bu konunun gündeme gelebileceğini kaydetti. Aksu, 'Bunlar hâlihazırda halka açık şirketler. Diğer özelleştirmeye konu olabilecek kuruluşlar için halka arzı kullanmak idaremizin planları içinde. Bugüne kadarki özelleştirmelerin yüzde 20'ye kadarı halka arz ile yapılmış." açıklamasında bulundu.
Daha önce özelleştirmeleri iptal edilen Derince ve İzmir limanlarının özelleştirmelerinin de önümüzdeki dönemde gündeme gelebileceğine dikkat çeken Aksu, sözlerine şöyle devam etti:
"'İstanbul için Salı Pazarı Kruvaziyer Liman Projesi canlılığını koruyor. Orada tüm tarafların katılımıyla bir model oluşturmaya çalışıyoruz. Kısa zaman içinde tamamlayıp özelleştirme ihale ilanına çıkacağız. Önümüzdeki dönemde şu anda portföyde yer almayan kamuya ait çok sayıda mal ve hizmet üretimi tesisi de özelleştirilebilecek. Bunların araç muayene hizmetinde olduğu gibi lisans tesisi şeklinde de olabilecek."
Özelleştirme İdaresi'nin elde ettiği paraları nereye harcadığının zaman zaman tartışma konusu olduğunu savunan Aksu, gelirlerin bir kısmının özelleştirme programı kapsamında yer alan kuruluşların açıklarının kapatılmasında kullanıldığını, bugüne kadar elde edilen 41 milyar doların 30 milyar dolarının ise doğrudan Hazine'ye aktarıldığını kaydetti. Özelleştirme İdaresi'nin giderlerine harcanan miktarın 1985'ten bu güne 100 milyon doları bulmayacağını da sözlerine ekledi.