Türker, Türkiye Kominist Partisi tarafından aydın ve bilimadamlarına çağrıda bulunularak başlatılan, "Cepheleşmeye Çağırıyoruz" eylemi hakkındaki görüşlerinin sorulması üzerine, özellikle Cumhuriyet mitingleri dönemindeki kutuplaşmanın, AK Parti'yi iktidara taşıdığını söyledi. DSP Lideri, "Cepheleşmek ve kutuplaşmak, Türkiye'nin çıkarlarına aykırıdır. Türkiye'yi biz bölemeyiz. Bir ailede farklı düşünen bireyleri karşı karşıya getirebilecek, gergin bir ortam yaratmak doğru değildir. Aslolan, her partinin kendi içinde güçlenmesidir. Arzu edenler, başka partinin çatısı altına girsin. Şu anda başka partide olup da bizimle siyaset yapmak isteyen herkese kapımızı açıyoruz ama cepheleşmek üzere değil. Bize güç katın, birlikte çıkalım bu seçimden. Onun için solda AKP'ye karşı cepheleşme gündeme geldikçe AKP'nin oyu artıyor. Bunu Cumhuriyet mitinglerinden sonra iki parti olsun diye yapılan baskılar sonucunda gördük. Merkez sağ tamamen çöktüğü için bütün sağ kesim, sol güçlenmesin diye AKP'ye doğru kaydı." dedi.
Türkiye'nin iki partili sistemle yönetilmesinin yanlış olduğunu belirten Masum Türker, ABD'nin bu konuda baskı unsuru oluşturduğunu öne sürdü: "İki parti varken Ceza Kanunu yeniden düzenlenirken özel yetkili savcılarla mahkemeler oluşturulup o zamanki devlet güvenlik mahkemelerinden daha fazla antidemokratik yetkiler verildi. Hukuki açıdan doğrudur ama bir hukuk sisteminde demokrasi olarak verilmemesi gereken yetkilerdir. Bugün Musfata Balbay, Tuncay Özkan, Mehmet Haberal, 19 Mayıs Üniversitesi Rektörü ve Perinçek'e sıra gelince tutukluk süresini arttırıyorlar. Hizbullah olunca, elini kolunu sallayarak kolayca gitti. Bu kanun geçerken Parlemento'da iki parti vardı. Rekabet olmadığı için Türkiye'nin menfaati ikinci plana itiliyor. Aslında ABD'de de iki parti var ama eyalet sistemi olduğu ve her eyaletin içinde o partilerin kendi altyapılarını oluşturan kadrolaşmalar bulunduğu için sıkıntı olmuyor."