Senaryo Yazımı
Senaryo yazmayı öğrenmenin temel yolu bize el feneri vazifesi yapacak kaynaklardan yararlanmaktır. İşte bu kaynaklardan birisi de ekim ayında Kalkedon Yayınları'ndan çıkan John Costello’nun “Senaryo Yazımı” adlı kitabı.
15 Yıl Önce Güncellendi
2010-11-29 21:17:34
“Fotoğraf gerçektir, sinema ise saniyede yirmi dört kere gerçektir.” Jean-Luc Godard Kabul etmeliyiz ki sinema başlı başına bir özgürlük alanıdır; potansiyel olarak herkes senaryo yazabilir, hatta film de çekebilir. Bir hareketi görüntülemek için artık kimsenin ulaşılmaz teknolojilere ihtiyacı yok, hatta basit bir video kamerayla yapılmış dâhiyane işler de görmedik değil. Fakat başarılı bir filmin temelinde iyi bir masa başı çalışmasının olması kaçınılmaz. Sonuçta elimizde ya ayakları yere sağlam basan bir senaryo (film) ya da heba edilmiş bir fikir olacaktır. İşte bu özgürlük alanında çekilmiş belki de milyonlarca saate ulaşan görüntülerin bazıları ardı ardına öyle bir sırayla gelir ki önümüze bir hayat hikâyesi, bir dünya görüşü, geçmişten bir kesit ya da bir gelecek tasviri koyar. Vertov’un, Eisenstein’ın, Kuleşov’un tartışa tartışa, kuram üzerine kuram geliştirerek bitiremedikleri kurgudan bahsediyorum. Kurgu öyle bir şeydir ki; sinemada her bir görüntü kendinden önceki ve sonraki görüntünün üzerinde anlamı tamamıyla değiştirebilecek güce sahiptir. Çoğumuzun aklına negatif film şeritleri, karanlık odalar, makaslar, telecine cihazları, bilgisayar yazılımları geliyor olsa da “kurgu” bütün bu teknolojilerin çok daha öncesinde düşünülmüş ve bitirilmiş bir aşamadır. Durum bu haldeyken, sinema heveslileri teknik olarak bir senaryonun nasıl kâğıda döküleceğinin derdine düşmüş durumdalar. Senaryo yazmayı öğrenmenin temel yolu bize el feneri vazifesi yapacak kaynaklardan yararlanmaktır. Aslında mesele fikrimizi kâğıda dökebilmektir. Yani her senaryo yazarı kendice bir yöntem geliştirebilir fakat kabul görmüş teknikleri kullanmak hem fikirlerimizi geliştirmemizi kolaylaştıracak hem de bize zaman kazandıracaktır. Yöntemsizlik, fikirlerimizin hayatına da mal olabilir; kaybedilen zaman ve uzayan süreç bizi bir süre sonra fikrimizle yabancılaşmaya iter. Ancak doğru kaynakların çizdiği yöntemler fikirlerimizi çöpe gitmekten kurtarabilir. İşte bu kaynaklardan birisi de ekim ayında Kalkedon Yayınları'ndan çıkan John Costello’nun “Senaryo Yazımı” adlı kitabı. Yazıldığı tarihten 6 yıl sonra Türkçeye çevrilip yayınlandı. Kitabın ülkemizdeki baskısının kapak tasarımı, orijinalinden çok daha güzel olmuş. Hatta yayınevini orijinal kapakta bulunan “elzem risale” (the pocket essential) ifadesini kaldırdıkları için tebrik etmek lazım zira anlam olarak kitabın içeriğiyle örtüşen bir ifade olsa da haksız bir önyargıya sebep olabilir. Bu güzel kapağın arasında ise 165 sayfalık bir başucu kaynağı yatıyor. İtiraf etmeliyim ki, kitabı elime aldığımda kapağını soğuk bir ifadeyle kaldırdım. Çünkü “yeni başlayanlar için senaryo yazımı” konusunda elime geçen kitapların birçoğu yavan, gerçekçilikten uzak, bir dolu teknik bilgi fışkırtan sayfalar yığınıydı. Costello, kitabın önsözündeki samimi tavrıyla ve bir hileyle önyargımı kırmayı başardı. Hilesi şuydu; çok iyi tanıdığım yönetmenlerin can alıcı bazı laflarını daha ilk sayfadan silah gibi üzerime doğrultuyordu: “eller havaya!”. “Bir senaryoyu, sanki bitmiş bir filmi kör birine anlatıyormuş gibi yazmalısınız.” Gill Dennis Birçok senaryo kitabı; motive olmuş, kafasında olay örgüleri, zaman, karakterler, mekânlar oturmuş kişilere hitap eder. Oysa senaryo yazmaya yeni başlayan birinde bu fikirler kopuk kopuk olur. Aklımıza iyi bir fikir geldiğinde onun özünü yakalayabilmek, bu fikri bir gönül işçiliğiyle yoğurmak, sürecin sancılarını çekmek önemlidir. Bu anlamda kitap, esin kaynaklarımızın neler olabileceğinden nasıl motive olacağımıza kadar bir senaryonun başlangıç aşaması hakkında önemli önerilerde bulunuyor. Costello’nun kısmen türlere de eğilmiş olması ve her konuyu çok da tanıdık filmlerden örneklendirmesi, okuyucunun kafasında somut bir biçim algısı oluşmasını sağlıyor. Çünkü daha önce tecrübe edilmiş işlerle kendi fikrimiz arasında kurduğumuz denklem bizi gerçekçi olmaya daha da yakınlaştırır. Senaryonun kâğıda dökülmesi hususunda da yine kabul görmüş yöntemler işleniyor. Kitap, tüm bir senaryo serüveninde ilk fikir nüvelerinin oluşturulmasından senaryonun pazarlanmasına kadar detaylı bir aşamalandırmaya sahip. Kitap 13 bölümden oluşuyor ve her bir bölüm konuyu bir sonraki bölüme hazırlayacak şekilde tasarlanmış. Bazı bölümler kendi içinde alt bölümlere de sahip. Bu akademik üsluplu tasarım, yazım dilinde kendini göstermiyor; bu da teknik bilgiler içeren kitabı sıkıcı olmaktan kurtarıyor. Konuları somutlaştırmak için filmlerden verilen örneklere, okuyucuların bir sinema birikimine sahip olduğu ön kabulüyle değinilmiş. Sondan bir önceki bölümde yararlanılabilecek kitap, dergi, internet sitesi ve organizasyonların bir listesi var; bu konuda uzmanlaşmak isteyenler bu önerileri dikkate alabilirler. Yabancı kaynaklı eleştirilerde, kitabın klasik senaryo yazımı teknikleri konusunda üstelediğinden yakınılmış. Buna bir nebze katılmakla birlikte, hedef kitlesinin senaryo yazmaya niyetlenenler olduğu göz önünde bulundurulduğunda, bu eleştirilerin yersiz olacağını düşünüyorum. Kitapta kelime tabanlı çeviriden kaynaklanan bazı hatalar göze çarpıyor. Bunlar hayati hatalar olmasa da, dikkatli bir okuyucu kolayca fark edebilir. Örneğin kitabın orijinalinde geçen “Time to ?nd out” ifadesi “keşfetmek için zaman” olarak anlamsız bir cümleye çevrilmiş. Aynı şekilde ülkemizde “fantastik” olarak anılan film türü –bu anlamda pek kullanmadığımız bir kelime olan- “fantezi” olarak karşılık bulmuş. Yine bu alanla ilgili birçok kaynakta rastladığımız “çatışma” kavramı bu eserde İngilizce karşılığının (conflict) sözlükteki ilk anlamıyla, “çekişme” olarak çevrilmiş. Bu anlamda sinema alanıyla ilgili terimlerin daha fazla dikkate alınması, anlam karmaşası çıkmaması açısından daha iyi olabilirdi. Kitabın hedef kitlesi, senaryo yazmaya yeni başlayanlar. Dolayısıyla kitap en temel bilgileri vermekten geri durmuyor. Hedef kitlesi için elzem olan bu tutumun, profesyoneller tarafından sıkıcı karşılanacağı muhakkak. Kitap, senaryo yazımıyla amatör ilgilenenler için iyi bir temel kaynak olabilir. Fakat sinema öğrencilerinin ve profesyonellerin daha detaylı, kuramsal yaklaşımlar da içeren kaynaklara ihtiyacı olacaktır. Hedef kitlesinin ihtiyaçlarını karşılayabilecek, fakat bu işle daha önceden ilgilenmiş olanlar için yetersiz bir kaynak kitap var önümüzde. Costello’nun senaryo yazımı kitabı her ne kadar yeni başlayanları hedef kitle edinmişse de kitabın her seviyeden okuru bir senaryo oluşturma açısından fikirsel esenliğe ulaştıracağını düşünüyorum.
Kaynak: okudumyazdim.net
Kitapla ilgili teknik bilgileri görmek için bu linki kullanabilirsiniz.
SON VİDEO HABER
Haber Ara