“Develer katar katarlar/ Kum deryasına batarlar/ Şeytanı taşa tutarlar/ Ne güzel Mekke illeri/ Iraktır Kâbe yolları”. Yunus, yedi yüz yıl önce Hicaz'a giden hac kervanlarını böyle anlatır. Hareme varmak için harami dolu dağların, kum deryası çöllerin haftalar, hatta aylar süren yolculuklarla yana yakıla aşıldığı devirler geride kaldı. Birkaç saatlik uçak yolculuğu ile zahmetsizce varılıyor artık Kâbe'ye. Harameyn'in hürmeti hep aynı, ama Asr-ı Saadet'in, Hazreti Peygamber (sas) ve ashabının zahiri izleri yavaş yavaş perdeliyor kendisini.
Mekke ve Medine'ye giden her ziyaretçi bir önceki gelişinden çok farklı şehirlerle, yüksek kulelerle karşılaşıyor. O mekânlardaki yaşanmışlıkları öğrenmek için tek çare olarak da hatıratlara müracaat etmek kalıyor. Ancak bu konudaki derli toplu eserler sınırlı sayıda. Mısırlı İbrahim Rifat Paşa'nın Yitik Hazine Yayınları tarafından Bir Generalin Hac Notları adıyla yayımlanan Mir'atü'l Harameyn isimli hac seyahatnamesi bu konudaki önemli kaynaklardan biri.
Osmanlı dönemi hac seyahatnamelerinin en kıymetlilerinden olan eser, 1900'lü yılların başında Osmanlı'nın Hadimü'l Haremeyn olduğu yılları göz önüne sermesi bakımından çok mühim bilgi ve fotoğraflar ihtiva ediyor.
1902 ila 1905 yıllarında dört defa hacca giden paşanın yaşadığı çok ilginç hadiseleri anlatan eser 1925 yılında Arapça olarak Kahire'de basılmış.
Miratü'l Harameyn'de günümüzde artık sadece isimleri kalan yüzlerce mekânı İbrahim Rifat Paşa bizzat gezerek, geçmişi hakkında kıymetli bilgiler vererek, fotoğraflayarak bir manada tarihe not düşmüş. İlk defa gün yüzüne çıkan yüzlerce fotoğraf bir asır evvelindeki Haremeyn'e yolculuk etmeyi mümkün kılıyor.
Artık sadece fotoğraflarda kalan eserler, hikâyeleri ve açılış merasimleriyle okurlarına bir tatlı heyecana ortak ediyor. Yazarın Kâbe'nin içine girmesi, Kâbe'nin temizliğine bizzat katılması, örtünün değiştirilmesine iştirak etmesi, Peygamber Efendimiz'in (s.a.s.) türbesinin içine girmesi ve gördüklerini anlatması, kitabın kıymetini daha da arttırmakta. Mekânların dışını fotoğraflayan paşa, çoğu zaman içini de teferruatlı bir şekilde anlatır.
TEK CİLDE DÜŞÜRÜLDÜ
Köklü surre ve hac geleneğimizi evvela surre muhafızları kumandanı ardından da hac emiri gözüyle anlatan paşa, kimi hazin kimi nükteli pek çok hatırasını da satırlara dökmüş. Surre ile alakalı yayınların azlığı dikkate alınacak olursa yapılan işin kıymeti çok daha iyi anlaşılıyor. Hele hele surre ile alakalı yanlış bilinen pek çok hususu bu eser tashih edecek gibi gözüküyor.
İslam dünyasında hac seyahatnamesi yazılmadığı yolundaki eksik bilgiden hareketle maksadını aşan çeşitli yorumlara Miratü'l Haremeyn'in güzel cevap olacağını düşünüyoruz.
Eserin orijinali Arapça olup iki cilt halinde neşredilmiş. Bu nüshanın hacmi bin sayfaya yakın. Eserde dört hac seyahatini birden anlatıldığı için zaman zaman tekrarlara düşülmüş. "Bir Generalin Hac Notları"nda ise eser özetlenerek sık yapılan tekrarlar çıkarılmış.
Orijinal Miratü'l Haremeyn'in iki cildi, tek ciltlik "Bir Generalin Hac Notları"na dönüştürülürken eserde yazarın Türkçe olarak verdiği "beyaz, zırh vs." gibi kelimelere dipnotlarda yaptığı uzun izahlar çıkarılmış. Seyahatname ile doğrudan alakasız olan ve yazarının da başka kaynaklardan yaptığı haccın edası, İslam fıkhı, sünnet anlayışı, tasavvuf, İslam tarihi vs. konulardaki çok uzun alıntılar da yine metinden ayrılmış.
HAC İÇİN REHBER
Yazarın kitabı ortaya koymasındaki maksat, kendisinin de belirttiği üzere bir hac rehberi hazırlamak ve hacca gidecek olanlara faydalı malumatlar vermek. Bunun için güzergâh üzerinde gördüğü hemen her şeyi anlatmış. Yol boyunca rastladığı ve o dönemde benzer bir yolculuk yapacaklar için kıymetli olan bilgiler günümüz insanı için artık bir mana ifade etmediği için yayınevi tarafından Türkçe eserden çıkartılmış. Bu kısımlarda yazar özellikle yolun taşlı, kumlu, yokuş, iniş vs. olmasını, yol üzerinde bulunan kabileleri, rastlanılan kuyulardaki suyun tadını, hangi derece üzerinde kaç saat yüründüğünü, gidilen yerdeki büyük evlerin, meyve bahçelerinin kimlere ait olduğunu uzun uzun anlatıyor. Dört sene boyunca yapılan resmi yazışmalar ve resmi görüşmelerde yazarın muhatapları hakkında kaleme aldığı uzun nezaket ifadeleri, uzun hitaplar ve sıfatlar çıkartılmış yahut kısaltılmış. Yine dönemin siyasi rekabet ortamında söylenen maksadını aşan ağır sözler, ağır tenkitler de eserin ruhu ile örtüşmediği için çıkarılmış.
Miratü'l Haremeyn, Dr. Lütfullah Yavuz tarafından Arapçadan Türkçeye çevrilmiş, eserin akademik incelemesini Doç. Dr. Cüneyt Eren, dil editörlüğünü Salih Gülen yapmış.
Mir'atü'l Harameyn, hac seyhatnamesi olduğu kadar, Birinci Dünya Savaşı öncesinin en hararetli yerlerinden olan Arap Yarımadası'nda yaşananlar hakkında önemli tarihî malumatı da haiz. Hicaz Demiryolu'nun maddi kazançlarına mani olacağını düşünen mahalli Arapların sürre alayına çıkardığı zorluklar, İbrahim Rifat Paşa'nın Hicaz'ın İstanbul'la münasebetlerine dair gözlemleri bunlar arasında sayılabilir.
Kaynak: Zaman, Yeni Şafak ve Timeturk