Bahçeli, "Taksim'deki hunhar eylemden hemen sonra yapılan kafa karıştırıcı ve hedef saptırıcı açıklamalar, PKK terör örgütünü aklamak için kollektif bir faaliyetin olduğunu da bizlere göstermiştir. PKK'nın, şehir örgütlenmesi olan TAK'la önce paklaştırılması; sonra aklaştırılması, arkasından da siyasallaştırılması amaçlanmaktadır." dedi.
Partisinin Meclis grup toplantısında konuşan Bahçeli, hükümete yüklendi. Türkiye'nin 8 yıllık AK Parti hükümeti döneminde zor günler yaşadığını savunan Bahçeli, "Bu uzun iktidar yıllarında, ülkemizin temel sorun alanlarına dönük değerli ve olumlu bulabileceğimiz çok az şeyin yapıldığını üzülerek ifade etmek istiyorum. AKP'yle birlikte gelişmiş, kalkınmış ve güçlenmiş Türkiye özlemleri yalnızca sözde kalmış; umutlar, beklentiler maalesef hep boş çıkmıştır. Bunları söylerken her şeyi eleştiren ve her yapılana karşı çıkan bir muhalefet anlayışıyla hareket etmediğimizi belirtmekte yarar görüyorum. AKP iktidarı milletimizin hak ettiği refahı getirememiş; çatışma, kamplaşma ve kutuplaşmadan beslenen siyaset uygulamasıyla sekiz koca yılı israf ve heba etmiştir. Vatandaşla devlet arasındaki gerilimin yükseldiği, milletimizin bin yıllık kardeşliğinin sorgulandığı, kriz ve kargaşayla geçen yılların altında ezilen bir millet gerçeği bulunduğunu görmek lazımdır." diye konuştu.
ÜSLUP TARTIŞMASI
Bahçeli, üslup konusunda kendisini 'hezeyan içinde olmakla' suçlayan Başbakanı ağır bir dille eleştirdi. Bahçeli, şunları söyledi: "Eğer edep ve izandan mahrum birisi varsa, o da sözleriyle her şeyi gözler önüne seren kendisinden başkası değildir. Hırçın ve vicdandan azade bir siyaset anlayışının yegane sahibi yine aynı başbakandır. Çiftçimize, 'ananı da al git' diyen; 'şehide kelle, katile sayın' diyen bir şahsın bize seviye dersi vermesi mümkün değildir, haddi de olmayacaktır. Özellikle bugünlerde iyice su üstüne çıkan terör örgütüyle görüşmeleri daha önce ifşa ettiğimizde; buna tahammülsüzlük gösterip bu iddiamızı şerefsizlikle, alçaklıkla suçlayacak kadar ağzı bozuk olan birisinin, birden bire masum bir rol takınması içine düştüğü ikiyüzlülüğü göstermesi bakımından anlamlı olmuştur."
"TAKSİM OLAYI PKK'NIN İŞİ"
Taksim'de 15'i polis, toplam 32 kişinin yaralandığı canlı bomba saldırısına değinen Bahçeli, bu olayın PKK'nın gerçek yüzünü bir kez daha ortaya koyduğunu ifade etti.
Bahçeli, "Ülkemizin dört bir yanında, katillerin canlı bomba olarak nasıl ölüm saçtıkları ve huzurumuza kast etmek için geçmişte hangi eylemleri gerçekleştirdikleri bildiğimiz acı gerçekler arasındadır. Ne var ki Taksim'deki hunhar eylemden hemen sonra yapılan kafa karıştırıcı ve hedef saptırıcı açıklamalar, PKK terör örgütünü aklamak için kollektif bir faaliyetin olduğunu da bizlere göstermiştir. PKK'nın, şehir örgütlenmesi olan TAK'la önce paklaştırılması; sonra aklaştırılması, arkasından da siyasallaştırılması amaçlanmaktadır. Gelişmeler bir iyi, bir de kötü PKK imajı verilmek için yoğun bir propagandanın yapıldığına işaret etmektedir. Bölücü çevreler ve AKP hükümeti; Taksim vahşetini provokasyon olarak niteleyerek bir anlamda terör örgütü PKK'yı temize çıkarmak için el birliği yapmışlardır. Ortada PKK'nın şehir örgütlenmesinin düzenlediği hain bir suikast vardır ve bunun tevil edilmeye çalışılması abesle iştigaldir. Ortada, cesedi parçalanmış olsa da Kandil'de eğitilmiş ve sınırlarımız içine girip saldırılar düzenleme konusunda görevlendirilmiş bir terörist bulunmaktadır." ifadelerini kullandı.
HÜKÜMETE PKK'YI AKLAMA SUÇLAMASI
Bahçeli, hükümeti PKK'yı aklamakla itham etti. "AKP yetkililerinin, PKK'yı koruma ve aklama refleksi gösterdikleri ibretle görülmektedir." diye iddiada bulunan Bahçeli, hükümete yönelik şu ağır suçlamalarda bulundu:
"PKK'nın Tokat Reşadiye saldırısında, hedef saptırmaya çalışarak terör örgütüne kol-kanat gerenin AKP hükümetinin başbakan yardımcısı olduğu unutulmamıştır. İskenderun Deniz üssüne yapılan PKK saldırısında, üçüncü ülkeleri işaret ederek canileri himaye edenin AKP'nin bir genel başkan yardımcısı olduğu hatırlardadır. Ve 31 Ekim 2010 günü, İstanbul Taksim meydanındaki PKK canlı bomba saldırısı sonrasında, bunun arkasında PKK'nın olduğu konusunda soru işaretleri ve kafa bulanıklığı yaratmak için sahneye çıkan da ne yazık ki bizzat Başbakan Erdoğan olmuştur. Bu terör eylemini, PKK içindeki otonom kişilerin ya da grupların yaptığını iddia etmek, terör örgütünün psikolojik harekatının sonuç verdiğini göstermektedir. Bir tarafta, hükümetle diyalogdan müzakere aşamasına geçen, yıkım projesine dolaylı olarak omuz veren bir PKK vardır; öbür tarafta da kendi içinde kafasına göre hareket eden ve ölüm kusan başka bir PKK yer almaktadır. Bizim, oluşturulmaya çalışılan 'iyi PKK ve kötü PKK' tasnifinden kastımız budur. Terör şebekesinin kanlı sicili ve katlettiği on binlerden sonra böyle bir konuma ulaşması utanç ve endişe vericidir. Bütün kabahatin ve suçun PKK terör örgütü içindeki sözde kontrol edilemeyen gruplara yüklenmesi vahim gelişmelerin peşi sıra ortaya çıkacağını göstermektedir."